YENİ ŞAFAK GAZETESİ YAZARLARININ ALEVİ DÜŞMANLIĞI
19 Mart 2025, Çarşamba 00:42Yeni şafak gazetesindeki yazarların Alevi düşmanlığı kampanyası devam etmektedir. Önce Aydın Ünal, sonra İsmet Kılıçarslan, şimdi de bu kampanyaya Taha Kılınç’ın katıldığı görülmektedir. Aydın Ünal ve İsmet Kılıçaslan’a daha önceki makalelerimizde cevap vermiştik. Bugünkü makalemizde bilgiçlik taslayan ve kendisini her şeye muktedir görüp insanların inançlarını yargılayıp hakaret eden bu kendini bilmez şahsa cevap vereceğiz.
Bu şahıs, 15 Mart 2025 günlü Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde “NEVZUHUR BİR DİN” başlığı ile bir yazı kaleme almış. Nevzuhur bir din dediği ile Aleviliği kast ediyor. Yani Aleviliği yeni bir din olarak tanımlıyor. Bunun da son kırk yılda ortaya çıktığını iddia ediyor. İlgili bölüm aynen şöyle:
“Özellikle son 40 yıldır, Alevilik, İslam’ın bir yorumu veya İslam dairesi içinde kendine has bir yol değil, tamamen İslam’ın dışında, nevzuhur (Ortaya yeni çıkan) bir din biçiminde yeniden kurgulandı, kurgulanıyor. İslam’ın temel emir ve yasaklarının hepsine birer alternatifin bulunduğu; namazsız, oruçsuz (farz olan Ramazan orucunu kastediyorum), haçsız, tesettürsüz, Camisiz bir din bu.”
Bu arkadaş öyle muktedir ki; haşa kendisini Allah’ın vekili görüp, bir inanç hakkında karar verme yetkisini kendinde görebiliyor. Ya bu arkadaş gibi inanacaksınız ya da değilseniz İslam dışısınız.
Şimdi her şeyi çok bilen bu arkadaşa şu sorularımızı sormamız gerekiyor.
--Allah isteseydi herkesi senin gibi yaratamaz mıydı?
--Kur’an’ın Hz. Muhammed’e vermediği vekilliği siz nereden alıyorsunuz?
--Siz, yoksa Emevi ve Abbasi halifesi gibi kendinizi “Allah’ın yer yüzündeki temsilcisi” olarak mı görüyorsunuz? Bu şirktir. Uyarmış olalım.
--Namaz, oruç, hac ve tesettür İslamiyet öncesinde yok muydu? Var olduğunu sanırım biliyorsunuzdur.
--Hz. Muhammed’in dini tebliğ ettiği dönemde Cami mi, Mescid mi vardı?
--Siz de Vahabiler gibi ibadetlerin imanı artırdığına mı inanıyorsunuz?
--İslam’ın özünün, tevhid inancıyla birlikte iyi ahlak ve adalet olduğuna inanıyor musunuz?
--Sizin inandığınız inançlara bir başkasının müdahale etmesine müsaade eder misiniz? Ya da ona inancınızı yargılama hakkı verir misiniz?
Bu arkadaş, ibadetler üzerinden Aleviliği “İslam” dairesinin dışında görüyor. Oysa İslamiyet’de asıl olan iman etmektir. Yani Allah’ın birliğine ve tek olduğuna inanmaktır. Aleviler de Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanmaktadırlar. Aleviler belki senin gibi namaz kılmıyorlar ama Cem ibadetinde Allah’a secde edip, Fatiha, Nur ve İhlas surelerini okurlar.
Sayın yazar,
Sizin künyenizde Kartal İmam Hatip Lisesi çıkışlı olup, İlahiyat Fakültesinden mezun olduğunuz belirtiliyor. Buna dayanarak sanırım Maun suresinin ne zaman indiği ve kimlere hitap ettiği konusunda bilginiz vardır. Hz. Peygambere Mekke döneminde inen ve müşriklere hitaben “ Vay haline o namaz kılanların ki, onlar gafildirler, riyakarlık yapanlardır.” Denilir. Yani müşrikler de namaz kılıyordu. Yani Ebu Cehil de Ebu Leheb de namaz kılıyordu. Kaldı ki, namaz Musevilikte, Hristiyanlıkta, Zerdüşt inancında da bulunmaktadır. Hatta Zerdüşt inancında namaz beş vakit olarak kılınmaktadır. Dolayısıyla namaz bir dinin esasını oluşturmaz. Kur’an’da ve Hadislerde İslam dininin özünün iyi ahlak ve adalet olduğu sık sık belirtilir. Sanırım siz bunları atlamış görünüyorsunuz.
Bir de bu arkadaş kendine göre bir Alevilik tanımı yapıyor. Onun üzerinden yorumlarda bulunuyor. Size tavsiyem bir Cem ibadetinde ne yapıldığını ya okuyun ya da bir Cem ibadetine katılın. Orda yapılan ibadetle sizin söylediklerinizin bağdaşmadığını göreceksiniz. Bunu yaptığınız taktirde, ön yargılarınızın da yıkılacağı kanaatindeyim.
Alevilerin ibadet dilinin genellikle Türkçe olmasına da kafayı takmışsınız. Beyefendi, Alevilikteki ibadet dilinin Türkçe olması da Kur’an’a uygundur. Kur’an öğüt ve ders almak için okunur. Arapça bilmeyen birisi Kur’an’da öğüt ve ders alabilir mi? İlgili ayetlerde şöyle deniliyor:
FUSSİLET SURESİ: 44. Ayet: “Biz bu Kur’an’ı yabancı bir dille meydana koysaydık, “Ayetlerin açıklanması gerekmez miydi? Bir Arap’a yabancı bir dille söylenir mi “ diyeceklerdi.”
İBRAHİM SURESİ: 4. Ayet: “Her peygamberi apaçık anlatabilmesi için kendi milletinin diliyle gönderdik.”
YUSUF SURESİ: 2. Ayet: “Biz onu anlayasınız diye Arapça okunmak üzere gönderdik.”
Yukarıdaki ayetlerden de görüleceği gibi, Kur’an Araplara indiği için, onların anladığı dilde indirilmiştir. Yoksa Arapça kutsal bir dil olduğu için değil. Arapça bilmeyenlerin de anladığı ve bildiği bir dilde okuması da bu ayetlere uygundur. Arapça olarak okunmasında ısrar etmek, tekrardan başka bir şey değildir. Oysa, Kur’an öğüt ve ders alınmasını istemektedir. İnsan, anlamanı bilmeden okuduğu Arapça Kur’an’dan dersler çıkarıp, ibret alabilir mi?
Bu ayetlere rağmen hala Arapça okunmasını şart koşuyorsanız ya insanların anlamasını istemiyorsunuz ya da eğitim dilini Arapça olarak yapılmasında ısrarcı olduğunuzdur. Bu da Arapçayı kutsal bir dil olarak görmek istemenizden kaynaklanmaktadır.
Bu arkadaş Arap Nusayri Alevilerine yapılan katliama karşı çıkmayı da “Siyasal Alevicilik” olarak tanımlıyor.
Bakınız beyefendi,
Kur’an’da meşru savunma dışında adam öldürmek yoktur. Hele savunmasız kadın, çocuk, genç ve yaşlıların suçsuz ve günahsız bir şekilde katledilmesi haram kılınmıştır. Yani yasaklanmıştır. Siz hem İmam Hatip lisesinden hem de İlahiyat Fakültesinden mezun olmuşsunuz. Bunu nasıl bilemezsiniz.
Alevi dernek ve kuruluşları başta Gazze olmak üzere, Suriye’deki sivillerin de Irak’taki sivillerin de katledilmesine karşı çıkmışlardır. Suriye’deki Bass rejiminin başında bulunan kişinin Alevi bir aileden gelmesi, onun yaptığı haksızlığın ve zulmün sorumlusu Suriye’deki Arap Alevileri midir? Kaldı ki, Bass partisi bir Alevi partisi değildir. Arap Milliyetçisi bir parti olup, üye ve yöneticileri arasında Sünni-Hanefi Arap, Hristiyan Araplar da bulunmaktadır. Şeyhülislam’ı, Ordu komutanlarının, bakanların çoğu Henefi mezhebine mensuptur. Bir kişinin mensup olduğu inanç üzerinden bütün bir halkı suçlamak hangi mantığa sığar?
Ona bakarsanız Saddam da Sünni mezhebine mensuptu. Onun döneminde yapılan haksızlıkları ve zulmü Sünni topluma mı yüklemek lazım? Bu nasıl bir mantık?
Yine aynı şekilde Arap Aleviliği hakkında yazdığınız iftira ve yalanları da İlahiyat Fakültesi mezunu birisine yakıştıramadım.
Beyefendi siz Orta çağda mı yaşıyorsunuz? Bu nasıl bağnazlık. Bir inanç grubuna “Ensest ilişki içindeler” denilir mi? Bu cehalet değilse, kışkırtıcılıktır. Halkı birbirine düşürmektir. Bu projelerin sahibi de emperyalistlerdir. Siz, emperyalistlerin din ve mezhep üzerinden ülkemizi bölmeyi amaçlayan projelerinde mi görev aldınız? Değil diyorsanız yazdıklarınızla onlara hizmet ediyorsunuz. Ülkemizin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu dönemde bu tür yazılar yazılır mı?
Bakınız beyefendi,
Sizin yaptığınızın bir benzerini daha önce FETÖ yapmıştı. Alevileri hedefe koyarak hem orduyu hem de yargıyı ele geçirdiler. Yeni Şafak gazetesi yazarları olarak Fetö’nün giyotini gibi çalışan “TARAF” gazetesine özenmeyin. Aklınızı başınıza alın. Bu ülkenin birliği ve dirliğinden yana olun.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum