İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ÜNLÜ ŞAİR FUZÛLİ VE KERBELÂ -3

02 Temmuz 2023, Pazar 12:33

 Alevi-Bektaşi Erenlerinin kadem bastıkları Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Irak Coğrafyasındaki İlk devir Ehlibeyt bendelerinin türbelerini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş’tan, yola yaya olarak çıkıp, geçtiği menzilleri tasvir ederek, Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasını dizelerinde dile getiren ve bu güzergahta Kısas köyüne de mihman olan Âşıklardan biri de Malatyalı Seyit (Topal) İbrahimdir. 

“Bektaşi tekkelerinin coğrafi dağılımına dair en eski çalışmanın sahibi F.W. Hasluck, haklarında ayrıntılı bilgi vermeden Bağdat, Kâzımiyye, Kerbela, Necef ve Samarra gibi şiilerce kutsal kabul edilen yerlerde Bektaşi tekkeleri olduğunu belirtir.”

Konumları itibariyle bu tekkeleri iki gruba ayırabiliriz.

Birinci gruptakiler On İki İmamlara ait türbelerin avlularında bulunmakta idi. Kerbela’da İmam Hüseyin’in, Necef’te Hz. Ali’nin, Kâziımiyye’de İmam Musa El-Kâzım’ın ve Samerra’da İmam Hasan el-Askeri’nin türbeleri etrafında oluşmuş külliyelerin parçası olan tekkelerdir. İkinci gruptakiler ise, bu tür külliyenin parçası olmayan tekkelerdir.

Bağdat’taki Gürgür Baba ve Hızır İlyas Tekkeleri ile Kerkük ve civarındaki tekkeler bu gruptandır.

Evliya Çelebi, üzerine “Ve Tekye-i Bektaşî ve Şat kenârında Tekye-i Hazret-i Hızır” şeklinde kısa bir not düşmüştür.”

Elimizdeki Kerbela kaynaklı bir Alevi belgesi de bu durumu kısmen teyid eder niteliktedir.

Tarihsiz olmasına rağmen 18. Yüzyıl sonlarında kaleme alındığını tahmin ettiğimiz bu belgeye gör, İmam Zeynel Abidin ocağına mensup Seyit İbrahim, Malatya’dan Bağdat’a gider. Orada gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra Bağdat’taki Şahin Baba Tekkesi’nden Halil Dede refakatinde Necef’teki İmam Ali ve Kerbela’daki İmam Hüseyin Asitanesi’ni ziyaret eder.

Kerbela’daki Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesi’nde tarikat erkânına uygun olarak kurban kesip, halife kazanı kaynattıktan ve dervişlere nezirlerini verdikten sonra Seyyit İbrahim, çerağcı olarak Abdülhüseyin Dede’nin tasvir ettiğine çok benzer bir çerağ uyandırma törenine katılır ve akabinde hilafetnameyi alır. *

Kerbela’daki tekkenin kuruluşuna dair yazıya geçirilmiş en eski sözlü geleneklerden birinin kaynağı da yine Abdülhüseyin Dede’dir. Buna göre, Kerbela’daki tekke 500 yıl önce Abdülmüminin adındaki bir Bektaşi şeyhi tarafından kurulmuştur.

Meşhur şair Fuzuli de bu zata bağlanarak bir süre Kerbela’daki tekkede çerağcılık hizmetinde bulunmuştur.

Her ikisinin mezarının tekkenin içerisindeki çukur mağarada olduğu rivayet edilir.” (2)

Alevi-Bektaşi inanç erlerinin tekke ve türbelerinin bulunduğu bu yöreler Hace Beğdeş-i Veli’nin Anadolu’ya ilk girişinde kadem bastığı yerlerdir.

Bu itibarla ozanların dizelerinde aşk ile dile getirilir.

“İşte bu ozanlardan Seyit İbrahim; Malatya’da cemde hem Dede hem de Zâkir olan İbrahim aynı zamanda Hacım Sultan Ocağı’na bağlıdır. Kısas köyüne üç defa gelmiştir.

Kerbela’ya 1313 tarihinde Hacı Bektaş’tan çıkıp, yaya olarak gitmiş ve dönmüştür.

Yolculuğu esnasında gittiği yerleri dizelerinde şöyle dile getirmiştir.

ARZULADI GİTTİ KERBELA DEYİ *

Sene 1313 Mahi Şubat’ta

Arzuladı gitti Kerbela deyi

                                                     Arzumanım kaldı bir Ali zatta

                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

İptida Hünkâr’dan aldık icazet

Hacı Bektaş Veli’m çektirme zahmet

                                                     Hak nasip eylerde kula ne mihnet

                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Urfa muhiplerini eyledik zeyrat

 Kısas, Sırrın, Burunçayır siz edin himmet

                                                    Medet İbrahim Halilullah çektirme zahmet

                                                    Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Viranşehir’de mihman olduk bir gece

 Başı karlı dağlar görünür yüce

                                                   Yeriş canımıza ey Hızır Hoca

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Mardin, Nusaybin, Cizire çölü

Ne yaman akıyor Şat suyu seli

                                                   Emirel müminin Ali Hünkârı

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

 Zaho’ya varmayın ırakça kaçın

Kırcalı dağları erkenden geçin

                                                   Ala durna gibi kanadiz açın

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Circis Peygamber’de Musul’da iskân

Yüz sürdük baş eğdik eyledik mesken

                                                  Bağdad’ı, Basra’yı geçeydik erken

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

        

Sabah yemeği’nde bindik eleğe

Şat suyu da meydan vermez feleğe

                                                  Samarra şehrinde çıktık dileğe

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Sene 1313’de vuruldu tarih

Ceddim Hacım Sultan etsin muvafık

                                                  İptida Bağdat’a çıkarsa kayık

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Gözüme göründü Necef’in şehri

Emir-el Müminin Ali Hünkâr’ı

                                                Medet Şah Hüseyin sen göster yolu

                                                 Arzuladı gitti Kerbela deyi.”

 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “baş açık yalın ayak” Ehlibeyt sevgisiyle adımlayan, Malatyalı Seyit İbrahim yukarıdaki dizelerinde ehlibeyt sevgisini muhabbetle yüreklere damıtır, ceylanlarla semah döner, gezdiği gördüğü erenlerin dergâh ve türbelerini ziyaret ederek, Ortadaoğu’da Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasına tanıklık eder.

*****

1- Ayfer Karakaya Stump, “Iraktaki Bektaşi Tekkeleri”, Belleten Dergisi Türk Tarih Kurumu, Cilt: LXXI, Sayı. 261, Ankara, Yıl:2007, s.689-690-692-701-702; Seyit İbrahim Kısas’ta Topal İbrahim diye bilinir.

* Hacım Sultan; Şanlıurfa’nın Kısas ile diğer birkaç Alevi köyü, Çorum’un bazı köyleri; Yozgat Akdağmadeni ilçesine bağlı Veziralan, Bozhüyük köyleri, adları geçen köylerde Hacım Sultan Ocağının talipleri bulunduğu, Mehmet Mahir Dede ve Ali Onbaşı Dede’nin anlattıkları ile sabittir.” İsmail Özmen, Hacım Sultan Velayetnâmesi ve Ocakları, Dumat Ofset, Ankara, 2007, s.257)

* Bu ezgi müzikli bir ezgi olup Malatyalı Topal İbrahim’in, Kerbela’ya yaya olarak giderken geçtiği yerleri dile getiren bir deyiştir. Derleyen Kısaslı Âşık Mehmet Acet (Sefaî)’dir.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Veli Ocaklıoğlu
    02-07-2023 13:03

    Sekizinci dörtlükte, ilk mısranın sonundaki sözcük kanımca "kelek" olacak "elek" değil. Kelek hayvan tulumları hava ile şisirilerek birbirine bağlanarak yapılan bir tür sal, durgun ya da akıcı sularda kullanılan taşıt.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum