İstanbul
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

TALİP, GELMEZ OLDUN PİR NEFESİNE!

02 Mayıs 2024, Perşembe 09:07

“TALİP GELMEZ OLDUN PİR NEFESİNE!”

Pir Sultan Abdal

Bildiklerimizin âlimi, bilmediklerimizin talibi olarak bu köşede düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, muhabbet etmek üzere, huzurunuzdayım.

Merhaba, Değerli Canlar…

İnsanlar olarak, tarih boyunca iyilik-kötülük, gerçek-yalan, güçlü-zayıf, zalim-mazlum, batın-zahir gibi zıtlıklar içinde birbirimizle mücadele ederek yaşadık.

Birimize doğru olan, diğerine göre yanlıştı veya doğru olsa bile, güçlünün çıkarına uymuyorsa, yanlış olarak kabul gördü.

Kabile toplumundan feodal topluma geçip, devlet olmayı zorunlu kılan dünya sistemi içinde, mazlumlar zalimlerle baş edemedi, kısa çöp uzun çöpten hakkını alamadı.

Tarihimiz sayısız acı olaylarla doludur.

Cahiliye döneminden İslamiyetin kurumsallaşma dönemine geçişte de benzeri sorunlar yaşandı. İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in Hakk’a yürümesi ile başlayan çekişmelerde, Nübüvvet Makamının sona erdiğini ve arkasından Velayet ve İmamet makamının başladığını bilir ve inanırız.

Ancak, tarihsel akışın doğası gereği yaşanan çekişmeler sonuç olarak, bilinen gerçekler ters yüz edilerek, birçok gereksiz acının yaşanmasına, kardeş kanının dökülmesine ve zalimlerin mazlumlara yaşam hakkını yok etmesine sebep oldu.

Kerbela’da Hz. Peygamber’in torunu,  Şah-ı Merdan Hz. Ali’nin oğlu, 3. İmam, Deşt-i Kerbela Hüseyin ve ashabının vahşice katledilmesi, insanlığın kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçti. Yüreğinde insanlık sevgisi olan herkes, bu lanetlik olayı, zalimliği “yezidlik” olarak görüp, her dönemin yezidine karşı mutlaka bir Hüseynî duruş olmalı diyerek, içselleştirmiştir.

Bulunduğumuz coğrafyada yaşayan insanlar arasında birbirleri ile et tırnak gibi kaynaşmış milletimizi Alevi-Sünni gibi, inanç ve etnik köken üzerinden bölmek için, her türlü fitne fesatı yayan emperyalistler ve yerli işbirlikçileri amaçlarına ulaşmak için, her yolu denemişlerdir.

Cumhuriyet öncesi ve sonrası kendi kutsal değerlerini bile ayaklar altına almaya çalışan ihanet şebekelerine karşı kuşatılmış devlet aklı, yasal düzenlemeleri ve Anayasal güvencesini siyasi kaygılarla inançsal alanda yeterince yerine getirememiştir.

Yıllardır devletten uzak, ücra yerlerde kendi inancını ve kutsal-kültürel değerlerini yaşatmak isteyen Aleviler, yaşadıkları acı tecrübeler sonucunda, görünüre çıkmak ve her zaman kutsal bildiği devletinin bekası için her türlü fedakârlığa katlanmıştır.

Aleviler her türlü yok sayılmaya karşın dernek, vakıf örgütlüğü içerisinde, yurt içi ve dışında  cemevlerini yaparak, inançlarını ve kültürlerini devam ettirme gayretine girmişlerdir. Bu süreçte dış destekli fitne ve fesat yuvaları kendi inançlarına ve değerlerine ihanet etme pahasına inancı siyasallaştırarak Alevi canlarımızı Türk milletinden uzaklaştırmak ve İslam dışı gösterme çabalarını yoğunlaştırmışlardır.

Alevilik Bektaşilik inancını ve Alevileri milli güvenlik sorunu gösteren art niyetli kişilerin çabalarını gören devlet aklı devreye girerek, her türlü inanca ve ibadet yerlerine (kilise, havra ve camiler) gösterilen desteğin yıllardır siyasi ve mezhepsel kaygılarla yok sayılan Alevilerin inançlarına uygun ibadet edebilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için Alevi Bektaşilere de verilmesi için, 2022 Ekim ayında Kültür Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlandı ve çıkarılan torba yasa ile yasal statüler belirlendi.

Biz, bu iyi niyetle yapılan çalışmalara her türlü desteği verip, cem evlerinin kurumsallaşması için çaba gösterirken, uzun yıllar içlerinde çalıştığım, emek verdiğim, daha sonra yolumuzu ayırdığımız bazı Alevi tabelalı dernek ve vakıf yöneticileri Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na karşı TBMM önünde “Alevilik torbaya, çuvala sığmaz” gibi sloganlarla çalışmaları sabote etmeye çalıştılar. Hatta başkanlığın kapatılması için ana muhalefet partisi CHP Anayasa mahkemesi nezdinde girişimlerde bulunuldu.

Bir defa bile inanç önderi dedesi için maddi ve manevi fedakârlık yapmayan, bir cemevi yapıp faaliyetleri için emek vermeyen, sadece alanlarda, sosyal medyada slogan atan, sözde Alevi Bektaşi kurum yöneticileri, elinden oyuncağı alınmış mızıkçı çocuklar gibi, bir yerlere savrulurken, inancını sürdürmek ve ibadetini yapmaktan başka gayesi olmayan yereldeki bazı dernek, vakıf şubeleri ve bağımsız cemevi yöneticileri aklı selim davranarak devletin çabalarına destek verdiler.

Bu süreçte Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bazı hatalı ve eksik uygulamalar yapmış olmalarına karşın, doğruları dile getirmekten ve yapıcı eleştirilerde bulunmaktan geri durmadık.

Çünkü, yıllardır birikmiş sorunların ve temel yanlış anlayışların bir anda ortadan kaldırılamayacağını biliyoruz. Atılan adımların oy devşirmek ve bazı kesimlere şirin gözükmek için olmadığını biliyoruz.

Bizim oralarda “yörüğün göçü yolda düzelir” atasözüne uygun olarak, zamanla bir çok sorunun ortaya konup çözüm yollarının arandığı biliyor ve kurum çalışmalarını takip ediyoruz.

Gerek kurum bütçesinden, gerek Valilikler ve belediyeler aracılığı ile hayırsever iş insanlarımızla birçok cemevinin temel ihtiyaçları giderildi. Bazı cemevlerimize personel desteği verilmesi için çabaların devam ettiğini, sosyal, kültürel ve eğitim faaliyetleri için bütçe ayrıldığını biliyoruz.

Cemevleri için büyük maliyetler getiren elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerin karşılanması için çabalar devam ederken, 16 Kasım 2022 tarihinde VUK.nda yapılan değişiklikle, cemevlerinin aydınlatma giderlerinin devlet tarafından karşılanması uygulaması kapsamında, başkanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, toplam730 cemevinin aydınlatma giderlerinin “rızalık temelinde” karşılandığı belirtildi.

Burada “rızalık” üzerinde durmak istiyorum.

Bu yasal düzenleme yapıldığında, cemevlerinin giderlerinin karşılanmasından bihaber, sadece genel merkezlerinde koltuklarını korumak ve kendilerine destek olup siyasi ikbal vaad edilen yöneticilerin temel argümanı “Alevileri hükümete bağlayıp asimile edecekler, para alan emir alır, devletin Alevisi olmayacağız” diye bağırıp çağırmaktır.

Çözümsüzlüğü çözüm gibi göstermek” işlerine geldiği için karşı çıkan şube yöneticilerini görevden aldılar. Bu nedenle isteyen cemevlerine yardım yapıldı.

İşin garibi ise, kurum başkanı olan Sayın Ali Rıza Özdemir’e açık ve kapalı her türlü hakareti yapan AKD genel başkanı Seher Şengünlü Yılmaz’ın tam 35 cemevinin aydınlatma giderinin kurum tarafından karşılanması, “Muaviye’nin yağlı pilavına kaşık sallayanlar” ifadesinin sahibi Genel Başkan Ercan Geçmez’in Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın 50 şubesinden 22 şubesinin aydınlatma giderinin kurum tarafından karşılanması, Mersin Güneykent Cemevi’nin “inşaat borcu”nun bakanlık tarafından ödenmesi, yine Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı “Hınzır Paşa” olarak niteleyen Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Cuma Erçe’nin kurumunun 36 şubesinden 13 cemevinin aydınlatma giderinin kurum tarafından karşılanması, değişik zamanlarda farklı görüntüler veren Cem Vakfı’nın da 50 şubesinden 24’ünün aydınlatma giderlerinin kurum tarafından karşılanması!

Bu gerçeklerin açığa çıkması üzerine, bu kurumların başkanları ve yöneticileri “bundan haberimiz yoktu” derlerse, hiç şaşırmam!

Bu kurumların dışında toplam 1.500 civarında başka dernek, vakıf ve bağımsız cemevlerinin de yardım aldığını biliyoruz. Zamanı geldiğinde, hem bakım onarım, mefruşat yardımı, hem de aydınlatma yardımı alan, ama saman altından su yürüten, gizlice bazı başka mahfillerde koşan sözde yöneticileri de yazarız.

Ne var bunda devlet, başka ibadet mekânlarına daha fazla yardım yapıyor” diyenleri duyar gibiyim. Ben de, devletimizin ayrılmaz parçası, kurucu unsurlarından Alevi Bektaşi yurttaşlarımızın inançlarını yaşamaları ve ibadethanelerini yasal güvenceye alması, her türlü personel giderlerini karşılaması, hatta dedelerine, zakirlerine her türlü imkânı sağlamasını istiyorum.

Ama “devletin Alevisi olmayacağız” deyip, kendi siyasi ikballeri için kapı arkalarında dolaşanlar, biraz aynaya baksınlar belki yüzleri kızarır!

Kendilerine yakın buldukları belediyelerden maaş ve ihale alanlar, elinizi kalbinizin üstüne koyup selam vermeyin, çarpılırsınız!

Aşure dahil, sosyal faaliyetlerinin bedellerini belediyelere ödetenler, biraz utanmalısınız!

Burada tüm gereceği bildikleri halde  susan, hemşericilik diyerek göz yuman, üç maymunu oynayan sessiz çoğunluk; dilsiz şeytanlık yaptığınızın farkında mısınız?

Gönül kalsın yol kalmasın!

Bu kişileri Hızır affeder mi, bilmem. Ama, “Yol”, önünde sonunda onları hak ettikleri yere vardırır.

Muhabbetle canlar.

Gerçeğe Hû.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Ali Ekber TOMBAKOĞLU
    02-05-2024 12:47

    Çalısmalarınızda başarılar diliyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum