İstanbul
27 Aralık, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

SURİYE'DEKİ OLAYLAR BİR DEVRİM Mİ?

24 Aralık 2024, Salı 00:07

Son günlerde iktidar yanlısı basın ve yayın organlarında ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Suriye’de yaşanan olayların bir “devrim” olduğu sık sık tekrarlanmaktadır. Hatta bunun silahlı bir “devrim” olduğu savunulmaktadır. Yine aynı şekilde, PKK-YPG yanlısı televizyon ve You Tube kanallarında da “ROJOVA” devriminden bahsedilmektedir. Peki; bu yaşananlara bir devrim diyebilir miyiz? Bu olayları dünyada meydana gelen devrimlerle aynı görmek ya da eşitlemek mümkün mü? Bugünkü makalemizde buna cevaplar vereceğiz.

Öncelikle devrimler, eski, köhnemiş, yozlaşmış bir düzeni ya da sistemi yıkıp, yerine adaletin, eşitliğin hakim olduğu ekonomik ve siyasi bir sistem kurmayı amaçlamıştır. 1789 Fransız devrimi, 1917 Rus devrimi, 1920 Türk devrimi, 1949 Çin devrimi, 1975 Vietnam devrimleri buna örnektir. Bu devrimler krallık rejimlerine, işgalci emperyalistlere ve onların iş birlikçilerine karşı yapılan bağımsızlık ve özgürlük hareketleridir. Amaçları, ülkelerinin bağımsızlığını sağlamak ve halklarını daha ileriye götüren modern bir sistem kurmak olmuştur.

Peki; Libya’da, Irak’ta ve Suriye’de yaşanan olayları, bu devrimlere dahil edebilir miyiz? Kesinlikle dahil edemeyiz. Zira, gerek ABD'nin kurup örgütlediği İŞİD-El Kaide kalıntısı HTŞ, gerek PKK-YPG’nin mücadeleleri emperyalizme karşı bir mücadele değildir. Evet gerek Suriye de gerek Irak’ta gerek Libya’da despot rejimler vardı. Ancak bu rejimler despot olmakla birlikte, emperyalistlerin hedefindeydi. Çünkü; emperyalizme karşı bir mücadele yürütüyorlardı. Kendi ülkelerinin bağımsızlığını savunurlarken, aynı zamanda  İsrail yönetiminin saldırılarına karşı Filistin halkıyla dayanışma içerisindeydiler. Filistin’in bağımsızlığı için mücadele eden örgütlerin merkezleri bu ülkelerin başkentlerinde serbestçe faaliyetlerde bulunabiliyorlardı. Oysa, burada emperyalistlerle iş birliği içinde olan HTŞ ve PKK-YPG örgütleri bulunmaktadır.

Nitekim; her iki örgütün hedefinde ne işgalci İsrail var ne de ABD ve yandaşları var. Bir tarafta dünyanın en büyük emperyalist gücünden binlerce tır silah ve milyonlarca dolar para  yardımı alan YPG-PKK, diğer tarafta da ABD ve İsrail’in güvenliğini sağlayacaklarını açıklayan İŞİD-EL KAİDE türevi Hizbi Tahrir-i Şam örgütü var. Bunların yaptıkları eylemlere “devrim” kendilerine “devrimci” diyebilir miyiz? Bunlara olsa olsa karşı devrimci ve iş birlikçi denilir. Zira her ikisi de emperyalistlerle iş birliği içinde olup, ülkelerinin bölünmesine ve onların çıkarlarına hizmet etmektedirler. Bir tarafta emperyalistlerin ve Siyonistlerin “Davut Koridoru” dedikleri projenin içinde yer alıp, Irak ve Suriye’nin petrol ve doğal kaynaklarının peşkeş çekilmesine hizmet edeceksiniz, diğer taraftan da kendinize “devrimci” diyeceksiniz. Hem iş birlikçi hem devrimci olunmaz. Bu tarihin akışına ve doğasına aykirıdır. 20. Ve 21. Yüzyılda emperyalizme karşı olmayan bir hareket devrimci olamaz. Çünkü; dünyanın en saldırgan olan ve mazlum ülkelerin bağımsızlığına düşmanlık yapanlar emperyalistlerdir. Vietnam’da, Kore’de, Irak’ta ve Afganistan’da işgaller gerçekleştirip, binlerce insanı bunlar katletmedi mi? Yüz binlerce kadına tecavüz etmediler mi? 

Emperyalistler “Arap Baharı” adı altında iş birlikçileri aracılığı ile Orta Doğu’ya özgürlük ve demokrasi getireceklermiş. Arap Baharının diğer bir adı olan Büyük Orta Doğu Projesinin ne anlama geldiğini Irak’ta ve Libya’da gördük ve yaşadık. “Arap Baharı” dediniz. Arap halkına kan ve gözyaşı getirdiniz. Bunların süslü yalanlarının sonu gelmez. Amerika'daki Kızıl Derilileri, Afrika'daki masum Siyahi halkları yalanlarla, hilelerle kandırdınız. Ülkelerini ellerinden aldınız, köle pazarlarında insanları sattınız. Demokrasi ve özgürlüğü sizden mi öğreneceğiz? Şimdi de kadim coğrafyada binlerce yıl önce medeniyetler kurmuş olan halkları mı kandıracaksınız? Hadi oradan…  Bu topraklar size göre değil, siz gidin önce kendi ülkelerinize demokrasi ve özgürlük getirin. Guantanamo hapishanesinde yaptiklarınizı niye söylemiyorsunuz. Kendi ceza evleriniz çok mu insani? Kurduğunuz ekonomik ve siyasi sistem çok mu adaletli?

ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçası olan Suriye'deki olaylara  "devrim" diyenlere bölgedeki değişimlere emperyalizm açısından bakmalarını öneriyorum. Yapılan eylemler emperyalizme mi hizmet ediyor, yoksa emperyalizmi mi zayıflatıyor? Suriye'deki olayların sonucunda hem İsrail'in güvenliği garantiye alındı. Hem de Orta Doğu'daki petrol ve doğal gaz kaynaklarının denetimi sağlandı. Kısaca emperyalistlerin lehine oldu. Devrim bunun neresinde? Emperyalizmin güçlenerek çıktığı bir hareket devrim olur mu?

Suriye'deki olaylara "devrim" diyenler, eğer bu görüşlerinde ısrar etmeye devam ederlerse, niyetleri ve amaçları ne olursa olsun, gidecekleri en son yer emperyalistlerin safı olacaktır. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum