İstanbul
06 Temmuz, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ŞERİAT DİN Mİ?

25 Haziran 2024, Salı 12:16

Bizim toplumumuza Şeriat din olarak sunulmuş ve anlatılmıştır.

Bu görüş maalesef Osmanlı’dan bu tarafa hep böyle açıklanmış ve bilinç altına da bu şekilde yerleştirilmiştir.

Oysa, Şeriat din değildir.

Şeriatı din ile eşitlemek dinin içini boşaltmaktır.

Çünkü, şeriatler değişir ama dinler değişmez. 

Bugün kü makalemizde bu konu üzerinde duracağız. Zira son zamanlarda en çok tartışılan konuların başında gelmektedir.

Önce Şeriatın anlamını açıklamamız gerekir.

Arapça bir kelime olan Şeriat; yol, yöntem, tavır, kural anlamına gelmektedir.

Modern çağın deyimiyle açıklamak gerekirse, kanun, hukuk, yasa, örf, adet, gelenek anlamındadır. Yani din ve imanla bir ilgisi bulunmamaktadır.

Toplumların içinde bulundukları coğrafi şartlara, geleneklere, göreneklere, zamana göre değişmektedir. Örneğin, Hz. İsa’nın tebliğ ettiği Hristiyan şeriatında içki içmek haram sayılmazken, İslam şeriatında haram kılınmıştır.

Ama dinlerin özü değişmemiştir. Sadece yaşam kuralları ve anlayışlarında değişiklikler olmuştur.

Yine aynı şekilde, Hristiyan Şeriatında rahibeler için baş örtüsü kuralı bulunurken, İslam şeriatında da hür kadınlar için uygulanmıştır. Bu şunu göstermektedir; toplumların gelenek ve göreneklerine göre, ya da içinde bulundukları çağın gereklerine göre kurallar değişebilmektedir.

Oysa, dinler değişmez. Tek tanrı inancı ve buna bağlı diğer akideler yerinde durur.

Değişen kanunlar, yasalar, yönetmelikler ve genelgelerdir. Çünkü şartlar değişir, teknolojiler değişir, buna bağlı olarak toplumlar değişir.

Değişen şartlara kanunlar da uyum sağlamak zorundadır. Bugün ki şekliyle söyleyecek olursak, Türkiye Büyük Millet Meclisi her yıl onlarca kanun, yasa çıkarmaktadır. Bakanlıklar her yıl yeni genelgeler, yönetmelikler yayınlamaktadır. Tüm bunların hepsi insanların yaşamlarını kolaylaştırmak ve kurallara bağlamak içindir. Şeriat da tam bu anlama gelmektedir.

Bunu şöyle bir örnekle açıklarsak konuyu daha iyi anlatmış olacağız. Tropikal bir iklimde yaşayan bir Müslüman erkeğe 7. Yüzyılda Arabistan coğrafyasında yaşayan Arap halkının giysisi olan şalvarı ve sarığı giymelisin diyebilir miyiz? Diyemeyiz; çünkü bunun dinle, imanla, inançla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu giysi tamamen örfi, yani Arap toplumunun gelenek, görenek ve yaşam tarzından gelmektedir.

Aynı şey Arap kavmine ait olan çok kadınla evlilik için de geçerlidir. Nitekim Arapların bu geleneği hem İran, hem de Türk kavimleri tarafından benimsenmemiş ve uygulanmamıştır.

Makalemizi, Hanefi mezhebin kurucu imamı olan Ebu Hanife’nin Şeriat konusundaki düşünceleri ile tamamlayalım:

Allah’ın dininde değişme yoktur. Din ne değiştirilir ne de başka bir şekle sokulur. Ama Şeriatler değiştirilir, başka şekle sokulur. Çünkü, öyle şeyler vardır ki, Allah onu şu topluluk için emrettiği halde, bir başka topluluk için yasaklar. Kısacası, şeriatler hem çoktur hem de değişiktir.

(Ebu Hanife, El-Alimu Vel-Müteallim, sayfa 16-17, aktaran Yaşar Nuri Öztürk, İmam Azam savunması)

Yorumlar

  • yorum avatar
    Kamil Öksel
    05-07-2024 09:28

    Hamdullah bey,makalenizi keyifle okudum.Şeriat ve din açıklamanızsa şeriat çağa uymuyorsa deyişir tespitinizde!"DİN" yani kuran çağa uymuyorsa ne yapmalı gerek kadın erkek eşitsizliği,bir erkeğe karşı iki kadının şahitliği,erkeğin dört kadına kadar alabilmesi gerekse miras hukukundaki adaletsizligi nereye koymak gerekir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum