ORUÇ TUTMAK KALBİMİZİ,  DİLİMİZİ VE NEFSİMİZİ TERBİYE ETMEKTİR

Aleviler, Kerbela'da Ehlibeyt evladı, Hz. Muhammed'in torunu İmam Hüseyin'in ve beraberinde 72 Evlad-ı Resulun katledilmesi yasını anarken oruç da tutuyor.

Sünni yurttaşlarımız inancımıza saygı ile yaklaşırken, bazı Alevi görünümlü Muaviye karakterli kişiler ise, bu günleri de Alevilere ve inançlarına hakaret etmek, iftira atmak için vesile sayıyorlar.

Kimi Alevi canlar ise, bu yezit soylulara cevap yetiştirmek için çırpınıyor.

Halbuki, fitne akıl ve mantıkla iyileştirilemeyecek bir hastalıktır. 

Onun için Hz. Muhammed Ebu Cehil'e lanet etmiştir.

Onun için, Hz. Ali der ki, 1 delille 40 alimi yendim, ama 40 delille bir cahili yenemedim!

* * *

Özellikle de, Alevi canlardan ricamdır; bırakın fitne kinini kussun. 

Biliyoruz ki, biz doğru durdukça, eğri belasını bulacaktır!

Hünkâr Hacı Bektaş Velî der ki; düşmanınızın dahi, insan olduğunu unutmayınız!

Bu ne demek?

İnsan yaratılmışların en soylusudur.

O halde, meleklerin dahi teslim olduğu 'insan'a davranışımızı iyilikle, güzel sözlerle, samimi dileklerle donatalım. 

Alevîler, bu yüzden kimseye kötülük düşünmezler, dilemezler. 

Tersine, tüm insanlığın esenliği, barışı ve refahı için dilek dilerler.

İşte, tam da bu ânlarda Hünkâr'ımızın uyarısını aklımıza ve kalbimize işleyelim:

"Ariflerin kalbinde murdar nesne eğlenmez."

* * *

Kapitalizmin ve emperyalizmin insanlığın hayatlarını, umutlarını ve geleceğini kararttığı koşullarda, küçücük bir vesile yaratıp sevgiye ve umuda yer açan insanları kucaklayalım.

Çünkü, dünyayı sevgi kurtaracak.

Karacaoğlan yüzyıllar öncesinden bize bir öğüt vermiş, bakalım ne demiş:

* * *

Dinle sana bir nasihat edeyim

Hatırdan, gönülden geçici olma

Yiğidin başına bir iş gelince

Anı yad ellere açıcı olma

Mecliste ârif ol kelâmı dinle

El iki söylerse, sen birin söyle

Elinden geldikçe sen eylik eyle

Hatıra dokunup yıkıcı olma

Dokunur hatıra kendisin bilmez

Asilzadelerden hiç kemlik gelmez

Sen eyilik et de o zayi olmaz

Darılıp da başa kakıcı olma

El âriftir, yokla kendi kendini

Dağıdırlar duzağını, fendini

Alçaklarda otur, gözet kendini

Kat-i yükseklerden uçucu olma

Muradım nasihat bunda söylemek

Size lâyık olan onu dinlemek

Sev seni seveni, zay etme emek

Sevenin sözünden geçici olma

Karac'oğlan söyler sözün, başarır

Aşkın deryasını boydan aşırır

Seni bir mecliste hacil düşürür

Kötülerle konup göçücü olma

* * *

Eğer biz, insan-ı kamil yolunda iyilikle, paylaşım ile, dayanışma ile, karşılıklı saygı ile, "yaradandan ötürü" sevgi ile var olacaksak, bize düşmanlık güdenlerin dahi "insan" olduğunu unutmayacağız.

Alevî olmak budur.

Kalbinde fenalığa, harama, fitneye yer açmamaktır, Alevîlik.

Bu insanlık davasından aldığı güçle Pir Sultan Abdal şöyle diyor:

Koyun beni Hakk aşkına yanayım,

Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan!

Hakk yolundan dönmeyenlere selâm olsun!

* * *

Kalbini, dilini ve nefsini temiz tutamayanın Alevîlik yolunda, yani Kur'an emri olarak insan-ı kamil yolunda sınıfta kalacağını aklımızdan çıkarmayalım.