KUR'AN'DA AKLIN KULLANILMASI İÇİN NE DENİLİYOR?
05 Eylül 2024, Perşembe 14:46İslam mezhepleri-ekolleri arasında en büyük ayırımlardan ikisi, aklın kullanılması ile ibadetlerin imanı artırıp, artırmayacağı gelmektedir. Ehli-sünnet mezhep imamları arasında insanların yaşamlarında aklını kullanması gerektiğini savunan İmam Ebu Hanife’dir. Diğer ekol imamları bunu kabul etmezler. Yine ibadetlerin imanı artırıp artırmadığı konusunda Ebu Hanife yine tektir. Ebu Hanife (İmamı Azam) ibadetlerin imanı artırmadığı gibi eksiltmeyeceğini de savunur. İşte Alevi İslam da bu konularda İmam Ebu Hanife ile aynı görüştedir. Alevi İslam’ın önderleri olsun, İmam Hanife olsun bu iki konudaki görüşlerini Kur’an ayetlerine dayandırmaktadırlar. Konu ile ilgili ayetler şunlardır:
ZÜMER SURESİ: 9. Ayet: “Bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Ancak AKIL sahipleri bundan öğüt alır.”
SAD SURESİ: 29. Ayet: “Ey Muhammed! Sana indirdiğimiz bu kitap kutludur. Ayetlerini düşünsünler, AKLI olanlar ibret alsınlar.”
YUNUS SURESİ: 100. Ayet: “Allah, pisliği aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.”
ENAM SURESİ: 151 Ayet: “De ki onlara hadi gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah’'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. ALLAH size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.”
ENFAL SURESİ 22. Ayet:” Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır dilsizlerdir.”
Ayetlerden görüldüğü gibi, Allah’ın insan oğluna yararlanmaları için akıl verdiği, doğru yola erişenlerin ve Kur’an ayetlerinden dersler çıkaranların da aklı başında bulunanlar olduğu belirtilmiştir. Yani, Allah’ın iyi kulları, aklını kullanıp, bu ayetlerden “öğüt alıp, ders çıkaranlar olacaktır” denilmektedir. Kısaca, Yüce yaradan insanoğluna AKLINI kullanmasını emretmektedir. Bu nedenle, Kur’an’da insan oğlunun diğer yaratılanlardan üstün tutulduğu belirtilmiştir.
Alevi-Bektaşi İslam’ın önderlerinden Hacı Bektaş Veli’nin akıl ve ibadet konusundaki düşünceleri ise, MAKALAT adlı eserinde şöyle yer almaktadır:
“Arifler katında iman akıl üzeredir. Fakat herkesçe bilinen, imanın dil ve gönül üzere olduğudur…İbadete gelince, amel imandan ayrıdır. Ve iman ibadettir. İman akıl üzeredir: Akıl sultandır. Ve ten içinde imanın naibi-vekilidir. Sultan giderse naip-vekil nasıl durabilir.”
“Çalap (yaratıcı) Tanrıya inanmak, buyruğunu tutmak, sakının dediğinden sakınmak, imandır. “
“Bu yola girmenin ilk mertebesi imandır. İmanın ilk şartı ise, kelime-i şahadet getirmektir. Ama bizim sözümüz budur ki, Rahmanın sıfatı nedir? Önce bunu bilmek gerek. Şimdi şöyle bilmek gerek ki, Rahmanın aslı imandır. Ve şeytanın aslı fenalıktır. İman akıl üzerinedir. Akıl sultandır. Sultan giderse naip de duramaz. İman bir hazinedir. İblis bir hırsızdır. Akıl haznedardır. Haznedar giderse, hırsız da hazineyi çalar. Bir söze göre insan koyundur. Akıl çobandır. Ve iblis kurttur. Çoban giderse kurt koyunu ne yapar?”
Hacı Bektaş Veli, Kur’an’ı ve İslam’ı, hitap ettiği toplumun anlayabileceği basit bir dille anlatmıştır. Onları, anlamadığı Arapça sözcüklerle boğmamıştır. Bu nedenle itibar, saygı ve hürmet görmüştür.
Makalemizi İmam Ebu Hanife’nin ibadetlerin imanı artırıp-artırmayacağı ile ilgili olarak “EL ALİM VE’L MÜTEALLİM” adlı eserindeki sözleri ile tamamlayalım:
“Allah’ın azap için gerekçe yapacağı günah olarak, Allah’ı inkar etmek veya ona başka bir ilaha ortak etmek dışında bir şey bilmiyorum. ..... Allah şöyle buyurmuştur: Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz. Sizi, nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız. Nisa suresi 31. Ayet. Allah, Müminlere farz olan şeyleri, onların dini kabul etmelerinden sonra emretmiştir. Bakara suresi, 112, 178, İbrahim suresi 31. ayet, İsra suresi 19. ayet, Ahzab suresi 41. ayet. “
“Konuyla ilgili ayetlerden anlaşılıyor ki, Allah, imanı amelden ayrı tutmuştur. Başka bir ifadeyle, müminler, Allah’a imanları sebebiyle namaz kılar, zekat verir, oruç tutar, hacca giderler, Allah’ı zikrederler. Bunun tersi olmaz. Yani, namazları, zekatları, oruçları, hacları sebebiyle Allah’a iman etmezler. Yani, amelleri Allah’a imanları münasebetiyledir. İmanları, amelleri münasebetiyle değil. Bu şuna benzer: Kişi önce borcu kabul eder, sonra da öder. Bunun tersi olmaz. Yani, önce borç ödenip, sonra da borç kabul edilmez. ...AMELLERLE (ibadetlerle) İMAN NE ARTAR NE EKSİLİR. Bir insan inanıyorsa, (iman etmişse) hiçbir ameli olmazsa da günahları çok olsa da MÜMİNDİR.” (Aktaran, Y. Nuri Öztürk, İmam-ı Azam Savunması, Sayfa, 145-146, Yeni Boyut yayınları, 2. Baskı, 2017)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum