KERBELA’NIN TEMSİL ETTİĞİ DEĞERLER NEYDİ?
23 Temmuz 2024, Salı 11:18Miladi takvime göre, bundan 1344 yıl önce peygamberimizin Ehl-i Beyt'ine yapılan katliamı anmak için ülkemizin her tarafında anma toplantıları ve aşure etkinlikleri yapıldı.
Bütün İslam dünyasını acıya ve hüzne boğan bu vahşice işlenen katliamı onaylayan bir kişiye bile rastlayamazsınız. O kadar derin izler bırakmıştır ki, aradan bu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen hala tazeliğini ve canlılığını korumaktadır.
Bunun nedeni birincisi; elbette ki katledilenlerin Peygamber efendimizin Ehl-i Beytinden olmalarıdır.
Diğer bir nedeni ise, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olmasıdır.
Çünkü, katledilenler zalime karşı mazlumun, haksızlığa karşı haklının, diktatöre karşı ezilen halkın haklarını savunmuşlardır.
Hz. Hüseyin ve beraberindekiler işte tüm bu değerleri ayakta tutabilmek için şehit olmuşlardır.
Onlar; babaları Hz. Ali, dedeleri peygamberimiz Hz. Muhammed’in savunduğu değerler için şehit olmuşlardır. Onlar peygamber efendimizin tebliğ ettiği dinin değerlerini ayakta tutabilmek için şehit olmuşlardır. O şerefli bayrak Hz. Hüseyin ve yoldaşlarının sayesinde bugün hala dimdik ayakta durmaya devam ediyor.
Bu onur ve şeref sonsuza kadar da devam edecektir.
Kerbelayı anmak, bugün Filistin’de mazlum ve masum olanların hakkını savunmaktır.
Kerbelayı anmak, rengi, dili, dini, mezhebi ne olursa olsun, ezilen, zulme uğrayan, katledilen tüm insanların hakkını savunmaktır. Çünkü bu değerler evrenseldir.
Peygamberlerin tebliğ ettiği hiçbir dinde, hiçbir kutsal kitapta, insanlara zulüm yoktur, katliam yoktur. Hepsi de iyiliği öğütlemiş, barış içinde yaşamayı ve adalet ilkeleri doğrultusunda yönetmeyi emretmişlerdir.
İşte Anadolu İslam’ın temsilcileri olan Hacı Bektaş-ı Veli ve Anadolu’nun diğer erenleri bu ilkeler doğrultusunda irşat’da bulunmuş ve coğrafyamızı bir güneş gibi aydınlatmışlardır.
Onların İslam anlayışı hoş görüye, Allah sevgisine, peygamber sevgisine, Ehl-i Beyt sevgisine ve insan sevgisine dayanır. Onların İslam inancı korku üzerine değil, sevgi üzerine inşa edilmiştir. Onun için evrensel olmuştur. Onun için bugüne kadar ayakta kalmıştır.
Alevi ve Bektaşiler, 1826’da dergahlarının kapatılmasından iki yüz yıl sonra nihayet devlet katında kendilerini temsil eden bir kuruma kavuştular. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Daire başkanlığının kuruluşunda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Ancak Türkiye’deki nüfusun önemli bir kısmını oluşturan Alevi ve Bektaşiler için bu yeterli değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu tüm kararlar tam olarak uygulanmalıdır.
Yani, genel bütçeden Alevi ve Bektaşilerin ibadet merkezleri olan Cem Evleri için pay verilmelidir.
Bu ibadet merkezlerinde görev alan personele kadrolar tahsis edilmelidir.
Gençlerimizin inançlarını öğrenebilmeleri için okullar, enstitüler, akademiler açılmalıdır. Bu kurumlarda akla ve bilime dayalı bir eğitim sistemi esas alınarak, gençlerimizin kendi inançlarını öğrenmeleri ve toplumu bilinçlendirmeleri sağlanmalıdır.
Zira Aleviliği ancak akla ve bilime dayanan yazılı kaynaklar üzerinde yaşatabiliriz. Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin bize taşıdığı değerleri ancak bu şekilde devam ettirebiliriz. Aksi taktirde, gençlerimizin asimile olmasının önüne geçemeyiz. Bize teslim edilen evrensel değerlere de sahip çıkamayız.
Bu kutsal değerler için şehit olan başta peygamber efendimizin ciğer paresi Hz. Hüseyin olmak üzere, tüm şehitleri rahmetle anıyor, ruhları şad, mekanları ebedi cennet olsun.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum