İstanbul
08 Eylül, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

KAĞNI GÖLGESİNDEKİ İT!

22 Temmuz 2024, Pazartesi 16:43

Tarih 16 Kasım 2021, gece yarısını çoktan geçmişti.

Dostlarla “alem”den kent merkezine dönen “bir dede”nin içinde bulunduğu otomobil, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinin çıkışında durduruldu.

Aslında rutin bir uygulamaydı.

Kimlikler verilir, güvenlik görevlisi uygulama aparatından sorgular ve çoğunlukla teşekkür ederek vatandaş uğurlanır.

Ancak, “sarhoş dede”ye otomobilden inmesi rica edildi. Çünkü, bir “sorun” vardı.

Bu dede” dolandırıcılıktan kesinleşmiş bir hapis cezası nedeniyle aranıyordu!

İnfaz savcılığı vs derken, “bu dede” aylarca cezaevinde kaldı.

Ankara’da kendisini merak edenlere ise, kardeşleri “şehir dışında” diyordu.

* * *

Bu dede” cezaevinde voltada veya ranzada hayatını “bir film şeridi gibi” gözünün önüne getirdi mi, bilmiyorum.

Ama, getirdiyse, mutlaka Adana’da elektrik kaçakçılığı nedeniyle tutuklandığı anları da yeniden hatırlamış mıdır?

Ya da, Mersin’de devletin resmi kurumunda giriştiği cinsel ilişki sırasında “cürm-ü meşut” yakalanarak memuriyetten atılmasını?

Hatırladı mı, hatırladıysa yüzü kızardı mı, bilmiyorum.

Ama, bildiğim bir şey var ki, o da Ankara’yı mesken tuttuktan sonra, “bu dede”nin hayal dahi edemeyeceği bir üne kavuştuğu.

***

1957 seçimlerini bir gazeteye yazmak üzere yurt gezisine çıktığında, Sivas’ın Suşehri ilçesinde tanıdığı bir aday üzerinden, Aziz Nesin bir karakter yaratır.

Dünya edebiyat tarihine girecek bu karakterin adı “Zübük”tür.

Aziz Nesinin yarattığı karakter olan “Zübükzade İbraam Bey;

Fasulye sırığı gibidir.

Yalancı.

Egoist.

Ahlaksız.

Eğitimsiz, langır lungur bi’ tiptir.

Yılmaz Özdil böyle tanımlıyor Zübük karakterini.

Çevremize baktığımızda bu tiplerden bol miktarda var olduğunu görebiliriz.

***

Ve, her zaman söylediğim gibi;

Türkiye toplumunda ne kadar “hastalık” varsa;

kirlenmişlik, dejenerasyon varsa, hepsini Alevi Bektaşi toplumunda da bulmak mümkündür.

Özdil’den devam edelim:

Etrafına yalakalar doldurur.

Yolsuzluğu her yere bulaştırır.

Namuslu insanlara iftira yağdırır.

Kendisini eleştirenleri vatan haini, kendisini vatansever ilan eder.

Bugün bi şey söyler…

Yarın tam tersini söyler.

Dönektir.

Kalleştir.

İftiracıdır.

Ahaliyi birbirine düşürür.

Sıkışınca alttan alır…

Eline fırsat geçince, ezer.

Zalimdir.

Kindardır.

Dindar pozlarındadır.

Paraya tapar.

Aziz Nesin her zamanki sert ve yalın gerçekçiliği ile, zübükleri yaratan koşulları da yüzümüze vurur:

Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor.

Kabul etmek lazım ki, zübüklerimizi biz kendi ellerimizle yaratıyoruz.

***

Aziz Nesin, zübük karekteri ile ünlenen romanına önce “Kağnı Gölgesindeki İt” adını vermişti.

Nesin, en önemli özelliği olarak zübük karekterini kağnı gölgesindeki ite benzetmişti

Çünkü, büyük yazarımız Nesin’in de vurguladığı gibi, “kağnı gölgesinde yürüyen it kağnının gölgesini kendi gölgesi sanırmış”!

Zübük romanı üzerinden yapılan tüm tartışma ve analizlerde “es geçilen” bir önemli detaydır, bu benzetme!

Ama, biz konumuza dönelim.

Nitekim, “bu dede” de, devletin 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan, Alevi Bektaşi toplumuna yönelik haksızlıkları gidermek üzere ele aldığı girişimlerin yarattığı “aura”yı kendi gölgesi sandı!

Dedelikten vaz geçtim, sıradan bir insan için dahi yeterince yüz kızartıcı geçmişini kimsenin bilmediğini ve bilmeyeceğini varsayarak, devletin Alevi Bektaşi toplumuna yeni dönemde sağladığı haklardan kendisine menfaat sağlamaya çalıştı.

Girdiği her ilişkide kendisine samimiyetle yaklaşan Alevi Bektaşi canları kazıkladı.

Ankara’da bir cemevine “çökmek” için olmadık yalanlar, iftiralar, komplolara girişti.

Üstelik, kimi büyük gazetelerde çalışan rakı masası arkadaşlarını da menfaat çatışmalarına alet edebildi!

Hükumetin en üst düzeydeki temsilcilerini kandırdı, onlara türlü yalanlar söyledi!

Ama, “bu devran”ın böyle sürmeyeceğini hesap edemedi.

***

2022 yılında, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruluşu ilan edilince, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, Alevi Bektaşi toplumuna kene gibi yapışmış parazitlerin hızla temizleneceğini söylediğimde, ne demek istediğimi çok az kişinin anladığını biliyorum.

Toplumsal meşruiyetin en temel unsuru olan “resmi bir yapı”nın oluşturulmasının “devrim niteliğinde” olduğunu belirttiğimde de, çoğu dostumun dahi, abarttığımı düşündüğünü de biliyorum.

Bu arkadaşlarımın göz ardı ettiği nokta, devletin “düzenleyici” karakteriydi.

Hatta, iki yıllık tecrübe ile söyleyebilirim ki, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurumsal görevleri yanında, toplumda tetikleyeceği düzenleyici etkisini, Cumhur İttifakı’nın pek çok üst düzey yöneticisi dahi anlamamıştı.

O nedenle de, içlerinden “dolandırıcı ve ahlaksız dede”yi koruyup kollayanlar dahi çıktı!

Ahlaksız ve yüz kızartıcı davranışı yüzünden memurluktan atılmış, dolandırıcılık, belgede sahtecilik vb suçlardan hüküm yemiş, cezaevinde yatmış ve halen hakkında çok sayıda dolandırıcılık davası süren bir kişinin Ankara’nın göbeğinde kendisine “dede süsü” vererek, kapı kapı dolaşması, kendisine menfaat sağlaması akıl alır gibi değil!

Ne diyelim?

El Fatiha!

Not: Bu sahte dedenin bir de “ekürisi” var. Onu da yazacağım.

Ankara’yı Aleviliğin içerisine sızmış bu zübüklerden, Alevice söylersek, “ikrarsız lain”lerden temizleyeceğiz, inşallah.

Gençlerin deyimiyle bir de “spoiler” vereyim:  Bu sahtekarların hepsinin ortak özelliği uçkuru düşük olmaları!

Yorumlar

  • yorum avatar
    Ali Yildizer
    24-07-2024 12:35

    Yüreginize,kaleminize sağlıkAllah eyvallah

  • yorum avatar
    Hakkı ilhan
    23-07-2024 13:41

    Çok kıymetli Ali Rıza Bey Hayatımıza girdiğiniz günden beri sizi Sosyal Medyanız yoluyla zevklen takip ediyorum ve yazılarınızı tanıdığım dostlarıma gönderiyorum Araba Gölgesinde İT Yazınızı da zevklen okudum son derece çok aydınlatıcı toplumu uyarıcı bir bilgilendirme yapmışsını Çok teşekürler sağ olun var olun Selam ve Dua ile kalın.

  • yorum avatar
    İsmail Tosun
    22-07-2024 21:52

    Keşke Alevi ve Bektaş'i kurumlarına zarar veren ahlak yoksunu kişinin adını soyadını da yazıp ifşa etseydiniz daha iyi olmaz mıydı kirlenmişlik dejenerasyon varsa bunun gibi karaktersiz niteliksiz kişiliksiz tipleri Alevi Bektaşi toplumuna mal etmekte doğru değildir.Sakalla bıyıkla süslü laflarla saf Alevi insanların iyi niyetinden faydalanıp Dedelik,Rehberlik Mürşit'lik makamına zarar veriyorsa bunların adını açıklamak ve herkesin bunu bilmesi gerekmez mi

  • yorum avatar
    Dr.Ömer Uluçay
    22-07-2024 21:46

    Sayın Ali Rıza Özkan .Sizi ilgiyle izliyor, yazdıklarınızdan yer yer istifade ediyorum, bunun için teşekkür ediyorum. Ancak 'kol kırılır yiyen içinde. bir sürçmekle at ayağı kesilmez". Bence bu yazıdaki örnek ve ifadeler amacını aşmıştır.Yanlış olan, eğri olan örnek olmaz, düşkünlük diye bir kurum vardır, çalışınca sonuç alır. Saygın sıfatları ve makamları korumalı diye düşünüyor ve bekliyorum. Her sofrada eğri kaşık vardır, sofrayı ilzam edecek, dun duruma düşürecek açıklama ve üsluptan kaçınmak yararlı olur diye düşünüyorum .Bilvesile selam ve saygılar sunuyor kaleminize başarılar diliyorum.

  • yorum avatar
    Şeyh Hamit Erten
    22-07-2024 18:49

    İnsallah sayın hocam kurumlarımız bu tür kisilik yoksunlarından,benligini yolun üstünde tutanlardan temizlenir ve pırı pak oluruz. Sancılı günler yasıyacagız,lakin güzel günler biz Alevi bektaşi toplumunu beklemektedir.bunun üstesinde sizin gibi bu yola gönül vermiş degerli egitimcilerimizle ulasacagız.saygılar.Aşk ola huu

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum