İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

İSLAM ŞERİATINA İKİ FARKLI BAKIŞ

22 Eylül 2024, Pazar 17:10

İslam şeriatına iki farklı bakış açısı bulunmaktadır. Birinci kesim, “Gelenekselciler” olarak adlandırılan, yedinci yüzyıldaki şeri hükümleri değişmez ve sabit bir şekilde savunanlardır. İkinci kesim ise, kendilerine “Tarihselciler” diyenlerdir. Biz de tarihselcilerle aynı görüşü paylaşmaktayız. Bu görüştekiler, şeri hükümlerin yedinci yüzyıldaki Hicaz bölgesinde yaşayan Arap halkının yaşam koşullarına, geleneklerine ve örflerine uygun olarak bir çözüm sunduğunu belirtmektedirler. Dolaysıyla, bu hükümlerin tarihi şartlara ve ekonomik sistemlere göre değişebileceğini savunmaktadırlar.

Gelenekselciler aslında yedinci yüzyıldaki şeriat hükümlerini savunmakla, toplumların geliştiğini ve değiştiğini reddetmektedirler. Bu durum, toplumsal düzeni ve hükümleri yedinci yüzyıl ile sabitlemeleri anlamına gelmektedir. Bu bakış açısı aynı zamanda, o döneme kadar yaşanan tarihsel gelişmeleri de göz ardı etmektedir. Zira, yedinci yüzyılda egemen olan düzen, cariyeliğin ve köleliğin hâkim olduğu bir sistemdi.

Köleci toplumdan önce avcı-toplayıcı yani ilkel Komünal yaşam vardı. Daha sonra konar-göçer yaşam tarzı ve sonrasında köleci toplum düzeni ortaya çıkmıştır. Tarihsel gelişim devam etmiş, insanoğlu köleci toplumdan feodal topluma ve daha sonra da kapitalist ekonomik sisteme geçmiştir. Gelenekselciler, bu gelişmelere gözlerini kapatarak tarihsel gelişim sürecini yok saymaktadırlar.

Bu yaklaşım, insanın yaradılış ilkelerine de aykırıdır. Kur’an’da insanın kullanması için Tanrı tarafından akıl verildiği ve bunu kullanmayanların üstüne pislik yağacağı belirtilmektedir (Yunus Suresi, 100. Ayet). Dolayısıyla, gelenekselcilerin Kuran ayetlerini anlamadıkları da görülmektedir. Yüce yaratıcı, insanoğlunu aklı sayesinde diğer varlıklardan üstün kılmıştır. Eğer insanoğlu aklını kullanmıyorsa ya da dışlıyorsa diğer yaratılanlardan ne farkı kalır?

Sonuç olarak, gelenekselciler toplumları yedinci yüzyıldaki köle ve cariye düzenine hapsederek, değişimlerine ve gelişimlerine engel olmaktadırlar. Geleneksel görüş savunucuları bu görüşlerinde ısrar ederlerse, teknolojik yenilikleri ve yeni üretim araçlarını geliştiren toplumlara bağımlı kalmaya ve onların sömürgesi olarak yaşamaya devam edeceklerdir.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum