İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

İNKARCI CEPHE DAĞILIYOR -1

25 Mart 2024, Pazartesi 09:49

Aslında, Alevi Bektaşi toplumunda olumsuz bir fenomene dönüşen AKD genel başkanı Seher hanıma, bize sataşması nedeniyle cevap yazacaktım. Ama, CEM Vakfı genel kurulunda yeni seçilen yönetim kuruluna da değinmeden geçmek istemedim.

Önce küçük bir tespit notu:

Görüldüğü üzere ve bizim de en az bir yıl önce işret ettiğimiz üzere, inkârcı cephe dağılıyor. Devlet kurumlarıyla inatlaşmanın sadece terör örgütüne fayda sağladığı, Türkiye’yi karıştırmak, toplumu birbirine düşürmek hedefli emperyalist projelere piyon olunduğu açıkça görüldü. Alevi Bektaşi inanç toplumu da, bundan böyle hem toplumsal meşruiyetini ve hem de devlet kurumlarıyla muhataplık inşa etme sürecinde derleniş ve toparlanış sürecine girecektir.

Fakat, süreci okuyamayan AKD Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz gibi yöneticiler, “kör döğüşü misali” her tarafa yumruk sallayarak kendilerine zarar verdikleri gibi, Alevi Bektaşi inanç toplumuna da zarar veriyorlar.

Bu konuya döneceğiz.

Önce, CEM Vakfı genel kurulu hakkındaki değerlendirmemi paylaşmak istiyorum.

CEM Vakfı 30. Olağan Genel Kurulu’nu başarılı bir şekilde yaptı. Cem Vakfı’na gerçekten emek vermiş, gerektiği her durumda elini taşın altına koymakta tereddüt etmemiş bir isimin başkanlığında, yine çok kıymetli isimlerle yeni bir yönetim kurulu seçildi. Hayırlı olsun.

CEM Vakfı, Alevi Bektaşi inanç toplumunun çok önemli bir değeridir.

Son 30 yılda Alevi Bektaşi inancına dair ne kazanım varsa, araştırın; hepsinin altında CEM Vakfı imzasını göreceksiniz.

Bu kadar önemli bir kurumu uzun süre yöneten Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın onursal başkanlığa oy birliği ile seçilmesi de büyük anlam taşıyor.

Prof. Dr. İzzettin Doğan ile her zaman aynı düşünceleri paylaşmadığım bilinir. Ancak, onun toplumsal mücadelede, kurumsal ilişkilerde vizyon sahibi bir öncü olduğunu ve Alevi Bektaşi toplumunun hayrı için satranç ustası bir zeka ile oyun kurduğunu teslim etmemiz gerekir.

Dolayısıyla, 30 yıllık emeğin heba edilmemesi, dışarıdan kimilerinin CEM Vakfı’na müdahil olma heveslerinin önünün kesilmesi ve “geleneksel aklın” sürmesi adına, yeni başkan Ahmet Rasim Tütek ve ekibini kutluyor ve başarılar diliyorum.

CEM Vakfı,

toplum ile devleti karşı karşıya getiren değil, buluşturan;

halkını sokak eylemlerine sürükleyen değil, barışı koruyan bir misyonun temsilcisidir.

Bu kuruma başkan olmanın anlamını ve büyüklüğünü idrak edecek bir ekibin seçilmiş olması beni ziyadesiyle sevindirmiştir.

İNKARCI CEPHENİN YENİ “FENOMENİ” SEHER!

Alevi Bektaşi inancında yalan, iftira ve hakaret en büyük günahlardandır.

Bu konuya defalarca değindim. Defalarca Yol Erenlerimizin değerlendirmelerini aktardım.

Ama, içimizdeki “bir kısım” insanı bu fena davranıştan döndüremiyoruz.

Alevi Kültür Dernekleri genel başkanlığına seçildiği günden beri örgüt içi sorunlarla boğuşan Seher Şengünlü Yılmaz, ajitasyonla ve örgüt dışından düşmanlaştırma hedefleri göstermek yoluyla çözemediği meselelerin üstesinden gelmeye çabalıyor.

Elbette, bu yolla da başaramayacak.

Ama, kendisinin ve ekibinin beceriksizliğini bizim üzerimize atmaya kalkışmasına da sessiz kalmam mümkün değil.

Efendim; Seher hanım Gaziantep şubesini haksız olarak görevden almasının yargıya taşınması sürecinde 3 günlük disiplin hapsi cezası yemiş. “Cemevi Başkanlığı’nın yandaşlığını yapan bir internet sitesi” de, kendi avukatının dahi bulamadığı (ve hatta haberinin dahi olmadığı!) duruşma metnini hemen yayınlayıvermiş!

Öncelikle, “yandaş”lığı size ve ekibinize aynen iade ediyorum!

Benim, değil Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ndan, devletin herhangi bir kurumundan tek bir kuruş aldığımı kanıtlayamazsanız, sizi müfteri ilan edeceğim ve isminizin önünde “müfteri” sıfatıyla hitap edeceğim.

Ama ben, örgütünüzün onlarca şubesinin hem Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ndan, hem çeşitli kamu kuruluşlarından ve hem de AK Parti ve MHP belediyelerinden milyonlarca TL tutarında destek aldığınızı kanıtlarsam, o koltuğu bırakacak mısınız, Seher hanım?

Hodri meydan!

Cesaretiniz varsa, buyrun!

Geçmeden şunu da belirteyim: Gazetecinin işi gerçekleri bildirmektir.Haber vermektir.

Gerçekleri bildirdiğimiz için, hatta sizin de itiraf ettiğiniz üzere; kendinizin ve avukatlarınızın dahi habersiz olduğu, hakkınızdaki hapis kararını bizden öğrendi iseniz, önce bize teşekkür etmeli ve avukatlarınıza ise, ihmallerinin nedenini sormalısınız.

Mart ayının 1. günü alınan mahkeme kararını biz aynı ayın 16. günü yayınlamışız. Ve, biz hapis cezası haberini yayınladığımızda, sizin avukatlarınızın hâlâ bu karardan haberi yok-muş!

Verilen karardan 15 gün haberi olmayan avukatınız var, hem de tebligat sisteminin tamamen çevrimiçi ortama taşındığı bir ülkede! UYAP diye bir sistem var Türkiye’de! Tüm yargı faaliyetleri, iletişim, davet, kararlar, duruşma celbleri vs. aklınıza gelecek her şey buraya yükleniyor. UYAP üzerinden davalarınızın seyrini izleyebiliyorsunuz. Vatandaşlık kapısından, siz de örneğin davacı veya davalı olduğunuz yargılamaların seyrini izeyebilirsiniz.

İnsan, dönüp avukatına, “sen nasıl avukatsın”, diye sormaz mı?

Avukatınızın bu sistemi bilmemesi mümkün değil.

O halde, acaba siz mi hadef şaşırtmak, sizi dinleyenlerin bu konuyu bilmeyeceğini düşünerek bizi hedef göstermek istiyorsunuz?

Ve hızınızı alamayıp, bizi yandaşlıkla suçlamaya kalkışıyorsunuz.

İfadenizdeki bir çarpıklık da şu ki, bizi bir devlet dairesine yandaşlıkla suçluyorsunuz.

Hem de, sadece bir dakika önce bu kurumun varlığını olumlu bulduğunuzu ifade ettiğiniz halde!

Bilmelisiniz ki, devletin yandaşlığı olmaz. Devlet kurumunun da yandaşlığı olmaz.

Hepimiz aynı devletin yurttaşlarıyız. Ve aynı devlet kurumlarından hizmet alıyoruz.

İçinde bulunduğunuz zor durumun farkındayız, ama kendi sıkıntılarınızı aşmak için bizi hedef göstermeniz en hafif deyimle “yakışıksız” bir durum ortaya çıkarıyor.

Bu da, bizim sizin samimiyetinizi sorgulamamıza neden oluyor!

YANINDAKİ ALİ'SİZ ALEVİYİ GÖREMEYEN SEHER!

Devam edelim: “Kainat Ali’siz olur mu ki, Alisiz Alevilik olsun ya” diyorsunuz ya!

Hem de Mersin’de, hem de Hasan Klavuz’un başkan olduğu şubenizin toplantısında!

Üstelik, “Siz bizim bu manevi duygularımızı sömürerek bizi ayrıştıramazsınız, bizi bölemezsiniz” diye sürdürüyorsunuz konuşmanızı.

O halde, sormak farz oldu: Peki, Seher hanım, “mücadele yoldaşınız” Celal Fırat “Aleviler ateşe taparlar” dediğinde, itirazınız oldu da, biz mi duymadık?

Bölünmemek, ayrışmamak için çabaladığınız kurum ortağınız bu “ateşe tapıcı”nın temsil ettiği kurum değil mi?

Yine “mücadele ortağınız” Pir Sultan Abdal Dernekleri içerisinde onlarca şube başkanı ve genel merkez yöneticilerinin Hz. Ali’ye “Arabın Alisi, katil” ve diğer hakaretlerini de mi duymadınız?

Alevi Bektaşi toplumu sizin kimlerle ittifak halinde olduğunuzu görmüyor, anlamıyor mu, sanıyorsunuz?

Hadi, uzağa gitmeyelim, sizin örgütünüzün içinden örnek verelim:

Mersin şube başkanınız Hasan Klavuz “Alevilik İslam dışıdır, Hz. Ali’ye bağlı değiliz” dediğinde, ona karşı çıktınız da, biz mi duymadık?

Türkiye’de “Ali’siz Alevilik fitnesi”nin neredeyse “temsilcisi”, “proje dede” olarak bu fikri yayan kişinin Hasan Klavuz olduğundan da mı haberiniz yok?

Bilmiyor olabilirsiniz, bir örnek vereyim:

Sizi genel başkanlığa taşımak için en çok çaba gösteren kişilerden olan Hasan Klavuz bir konuşmasında diyor ki: “inancımızı istediğiniz kadar elekten geçirin. Toplu iğne başı kadar İslam inancıyla üst üste çakışmıyor. Hiçbir yerde, hiçbir eylemde ve söylemde… (İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN)

Bir daha düşünün; bölünmek, ayrışmak size dışardan dayatılan bir irade mi, yoksa, siz “beraber yiyip içtiğiniz” ortaklarınızın kim olduğunu mu bilmiyorsunuz?

Alisizlerle oturup kalkacaksınız, sonra da bize Alisiz diyorlar, iftira atıyorlar, hükümet bize baskı uyguluyor vs diye yakınacaksınız ve Alevi Bektaşi toplumu da sizin bu samimiyetsizliğinize inanacak, öyle mi?

Seher hanım, açık konuşayım:

AKD içerisinde büyük sorunlarınızın olduğunun farkındayım.

Ama, sizin örgütü bu türden ajitasyonla bir arada tutamayacağınızın da farkındayım.

Alevi Bektaşi toplumu, “bize dışardan saldırı var, bizi bölemeyecekler, bizi ayrıştıramayacaklar” yollu “çirkin politikacı tipolojisi”ne ait ve bütün Türkiye!nin çok iyi tanıdığı hedef saptırma söylemlerinizi kabul etmez.

Görülüyor  ki, kendi kitlenizi hafife alıyorsunuz.

AKD tabanının zekâsını küçümsüyorsunuz.

Böyle giderse, AKD’yi paramparça eden genel başkan olarak tarihe geçeceksiniz.

Yorumlar

  • yorum avatar
    İbrahim Kaygusuz
    25-03-2024 11:55

    Başarılı bir yazı tebrik ederim.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum