İDRİS -İ BİTLİSİ'NİN KIZILBAŞLARI KIRMA MEKTUPLARI
23 Nisan 2023, Pazar 18:32"Ben deniz tekrar hürmetlerimi sunarken yeni zaferinizi kutlar ve İslam Sultanı ve Müslümanlar Padişahının huzuruna aşağıdaki bilgileri arzederim:
Savaş havadislerini Azerbaycan ve Irak'ın en ücra köşelerine kadar ulaştırdık, fakat hoş olmayan olaylar cereyan etti ve birçok müşavereden sonra ihtilaf konularını kaldırmaya muvaffak oldum ve ordu ümerası arasında tam bir fikir birliği sağladım. Düşman ordusunu yok etmek için şu planı hazırladım:
Ordu'nun kalbine özel saray muhafızlarımı ve genç, cesur yeniçerileri orduya kuvvet kazandırmak için yerleştirdik. Ordu'nun sağ kanadında Karaman Emirleri ve Anadolu askerleri ve soluna da Kürdistan Emir ve mülukları yerleştiler.
Bendeniz de tereddüt etme huyuna sahip olan Kürtleri devamlı şekilde ittifak içinde idare etmek maksadı ile aralarında bulundum.
Bendeniz sağında Kürt emirlerinden Sultan Halil-i Eyyubi ve Sasonlu Mehmed bey, Eğil'li Kasım Bey, Zırki Mehmed bey, Şah Ali bey, Emir Sarim'in oğlu Kasım bey ve Süleyman Nasır bey ve solumda da Bitlis hakimi Şeref Bey, Hizan hakimi Davut Bey, Süleymani Şah Beled bey, Hacılı Sultan Ahmed ve kardeşi Isfahan bey her biri akraba ve askerleri ile süvari ve piyade olarak savaşıyorlardı.
Bendenizin vazifesi ise, bunlara nezaret etmek ve intizamı korumak idi. Savaş sırasında sol cenah Kızılbaşların kuvvetli hücumu karşısında zayıf düştü, fakat Ordu'nun kalbini yenememekten dolayı meyus olan Kızılbaşlar ikiye bölünerek zikzak hareketlerle Karahan ve Diyarbekir emirleri ile birlikte sağ cenaha hücum ettiler ve Karamanlılar ve Hüsrev Paşayı büyük bir yenilgiye uğrattılar, fakat Allah'ın inayeti ile bu sırada Kızılbaş kumandanı Karahan katledildi. Ayrıca Birecik hakimi Akkoyunlu Veli Han Bey'in evlatları Berat hakimi Sarı ve kâfirlerin ileri gelenlerinden birkaçı cehenneme vasıl oldular. orduları da toplu halde Berri'ye doğru kaçtılar, ihtiyati sebeplerden dolayı onların takibi mümkün olmadı...
Bu harp sırasında Dulkadir askerlerinin ihmal ve kusurlarından dolayı İslam ordularının kalecilerinden birçoğu şehit oldu. Kürtlerden de birçok kişi öldü; öyle ki, Şeref Bey'in askerlerinden birinin vücudunda 18 yara olduğu halde savaştı ve nihayet yardım görmediği için şehit oldu. Velhasıl, ordumuzun sol kanadında çarpışan Kürtler bu savaşta öylesine erkekçe dövüştüler ki, emirleri bilhassa Ahmed bey onların fedakarlıklarını teyid ettiler...
Bu mektubu yazdığım sırada, İnşallah kalenin düşmesi yakındır. Birecik kalesi ve Mardin'in aşağı kalesi düşmüş, toplar üst kaleyi dövmek üzere hazırlanmış bulunmakta ve zafer haberlerini tafsilatlı olarak bendezadeniz Ebu'l-Mevahib yüksek huzurunuzda arzedecektir.
Bu fırsattan istifade ederek cesaretinin affı ile aşağıdaki maruzatımın kabülünü istirham ederim.
Diyarbekir'de hazin bir yenilgiye uğrayan Kızılbaş ordusu düşmanlarımızın en seçkin ve en gözde ordusu idi; ve bundan sonra düşmanın tamamen ortadan kaldırılması daha kolaylaşacaktır." (1)
"Kanuni Sultan Süleyman" Babası Yavuz Sultan Selim zamanında: Kızılbaşlara karşı cephe alarak müsbet ve hayırlı hizmetlerde bulunan ve şimdi de Devlete doğrulukla hizmetler ifa eden, bilhassa (serasker-i Sultan İbrahim Paşa'nın) bu defaki İran seferine katılarak Kızılbaşların yenilmesine yararlıklar gösteren Kürt beylerine, gerek Devlete karşı gösterdikleri özkulluk ve dilaverlikleri karşılığı olarak ve gerek kendilerinin vaki mürecaat ve istirhamları göz önüne alınarak, her birinin ötedenberi ellerinde ve tasarruflarında bulunan eyalet ve kaleler geçmiş zamanlardan beri yurtları ve ocakları olduğu gibi ayrı ayrı ihsan edilen yerleri de kendilerine verilip mutasarrıf oldukları eyaletleri, kaleleri, şehirleri, köyleri ve mezraları bütün mahsülleriyle, oğuldan oğula intikal etmek şartıyla kendilerine temlik ve Ihsan edilmiştir.eyaletleri, kaleleri, şehirleri, köyleri ve mezraları bütün mahsülleriyle, oğuldan oğula intikal etmek şartıyla kendilerine temlik ve ihsan edilmiştir.
Bu münasebetle aralarında aralarında asla anlaşmazlık ve geçimsizlik çıkmamalı, dışardan müdahale ve taarrruz edilmemelidir. Bu emr-i celile riayet edilecek, hiç bir suretle üzerinde kalem oynatılmayacak hiç bir yeri değiştirilmeyecektir. Bey öldüğünde eyaleti kaldırılmayıp, bütün hududu ile mülkname-i Hümayun uyarınca oğlu bir işe ona kalacak, eğer müteaddit ise istekleri üzerine kale ve yerleri aralarında paylaşacaklardır. Uzlaşamazlarsa Kürt beyleri nasıl münasip görürlerse öyle yapacak ve mülkiyet yolu ile bunlara ebediyete kadar ila ebeddevran mutasarrıf olacaklardır...
Şeriat ve kanun dairesinden ayrılmayın, emirlerindeki reayaya zulüm ve her türlü fenalıklardan kesinlikle sakınmalıdır." (2)
Bu belgeler Diyarbakır'dan sadece iki belge.
Ancak, Urfa'nın 16. Yüzyıl Tapu Tahrir Defterleri ise, ne yazık ki, kayıp!
Buna rağmen TD 64'te Ruha Sancağına 190 köyün kayıtlı olduğu görülmektedir.
Bunlardan 53'ü meskun vaziyette olup, diğer ,137 köy nüfusu bulunmayan "viran" yerlerdir.(3)
Bu viran köy, arazi ve çiftlikler Şah İsmail taraftarı Kızılbaş Türkmenlerin yurdu idi.
Ancak, Yavuz Sultan Selim, İdris-i Bitlisi'ye "boş fermanlar" göndererek, doldurup, istediği aşiret reis ve ağalarına, dağıtmasını ister.
1- Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ve Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları MN Tanıtım, Ankara, 1996, s.507.
2- Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları MN Tanıtım , Ankara, 1996, s.510.
3- Ahmet Nezihi Turan, 16. Yüzyılda Ruha (Urfa) Sancağı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2012, s.38
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum