HZ. MUHAMMED, HACI BEKTAŞ VELİ VE ŞEYH BEDREDDİN
10 Şubat 2024, Cumartesi 11:55Kendilerini “Sol” da gören bazı çevreler, İslam dinine ve onun peygamberi Hz. Muhammed’e karşı ilgisiz dururlar. Hatta, İslam dini ile ilgili tartışmaları da gereksiz ve “gericilik” olarak değerlendirirler. Bu tür tartışmalara ben de şahit olmuşumdur.
Bugünkü makalemizde konu ile ilgili görüşümüzü açıklayacağız.
Öncelikle şunu hemen belirtmeliyim; kendisini “sol” da görüp, İslam dinine “gericilik” gözlüğü ile bakan bu çevrelerin İslam dini konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları gibi, olaylara çok savundukları “tarihsel materyalizm” ilkesiyle bakmaktan da uzaktırlar.
Bu değerlendirmemizi biraz daha açacak olursak; İslam dini konusunda yüzeysel görüşlere sahiptirler. Araştırma gereği bile duymadan genellikle batılı oryantalistlerin (doğu bilimciler) İslam dini hakkındaki yanlış değerlendirmelerini tekrar etmekten kendilerini alamamışlardır.
Halbuki batılılar, İslam dini konusunda yeterli araştırmalara 19. yüzyıldan sonra başlamışlardır. Bu tarihe kadarki bilgileri önyargılı ve taraflıdır. İşte sözde bu “sol” çevrelerin İslam dini konusunda savundukları görüşler de batılıların bu ön yargılı ve taraflı görüşlerin tekrarından başka bir şey değildir. Oysa, İslam dinini çok savundukları “tarihsel materyalizm” yöntemi ile kaynaklarından araştırsalardı bu değerlendirmeleri yapmayacaklardı.
Hz. Muhammed’in yedinci yüzyılda yaptıklarını daha önceki toplumsal düzene göre ilerici ve devrimci olduğunu görebileceklerdi.
Bunu örnekler ile açıklarsak konumuz daha iyi anlaşılacaktır.
İslam şeriatının (hukukunun) getirdiği yeniliklerin en önemlileri şunlardı:
1-Köleliğe karşı çıkılmıştır. (Beled suresi 12. Ayet) Bu tarihte insanlar köle ve hür olarak ikiye ayrılmışlardı. Köleler birer mal gibi alınıp, satılıyordu.
2-Kadına mirastan pay verilmesi sağlanmıştır. (Nisa suresi 7. Ayet) Daha önce kadına mirasta pay verilmezdi. İslam şeriatı (hukuku) ile kadına erkeğin yarı hissesi kadar mal verilmesi kabul edilmiştir.
3-Kadının şahitliği kabul edilmiştir. (Bakara Suresi 282. Ayet.) Daha önce kadınların şahitliği kabul edilmezdi. Bu ayetle bir erkeğin yanında iki kadının şahitliği geçerli kabul ediliyordu.
4-Bir erkeğin en fazla dört kadınla evlenebilmesini getirmiştir. Daha önce bir erkek sayısız kadınla evlenebiliyordu.
5-Küçük esnaf ve köylüyü ezen faiz-tefecilik yasaklanmıştır. (Bakara Suresi 275, 276, 278, Ali İmran Suresi 130. Ayet, Rum Suresi 39. Ayet) Köylüyü üretimden koparan ve esnafı mülksüzleştiren faiz haram kılınmıştır.
6-Yetimlere ve yoksullara sosyal haklar getirilmiştir. (İnsan Suresi 8. Ayet, Fecr Suresi 17. Ayet, Beled Suresi 15. Ayet. Mearic Suresi 25. Ayet)
7-Gelir dağılımını dengelemek için, servetin kırkta biri oranında Zekat olarak verilmesini getirmiştir. (Meryem Suresi 31,55, Enbiya 73, Hac 78, Mümin 4 ve Nur suresinin 37. Ayetleri)
Toplumu yeniden düzenleyen bu ayetler yakından incelendiğinde, bir önceki düzene göre daha eşitlikçi bir düzeni amaçladığı anlaşılmaktadır.
İşte dünyaya “sol” pencereden baktıklarını söyleyen bu çevreler bunu görememektedirler. Yedinci yüzyılda yapılan bu değişiklikleri bugün ile kıyaslamaktadırlar. Yani yedinci yüzyıldaki yaşam koşullarına 21. yüzyıl gözlüğü ile bakmaktadırlar. Bin dört yüzyıl önceki hukuku (Şeriatı) bugün aynen uygulamak isteyenler gibi, onlar da o tarihte donup kalmışlardır. İşte esas gericilik budur.
Dinlerin getirdiği şeriat değişmez olsaydı, o zaman tek peygamber, tek şeriat olurdu. Oysa, dinlerin özü olan iman ve inançlar aynı kalırken, dinlerin getirdiği şeriatlar sürekli değişmiştir. Çünkü toplumlar değişmiştir, üretim ilişkileri değişmiştir. Hukuk da bu değişimlere uygun olarak yeni kurallar getirmiştir. Büyük İslam bilgini İmam Ebu Hanife de eserlerinde aynı düşünceleri savunmuştur.
Hz. Muhammed ile peygamberler dönemi son bulurken, değişen şartlara göre kanun yapma görevini bugün halkın seçtiği vekiller üstlenmiştir. Bu yönetim şekli de bir öncekine göre daha ileri bir modeldir.
Ancak zamanla bugünkü yönetim şekli de yerini daha modern bir yönetime devredecektir. İnsanlık tarihinin ilerlemesi hep böyle olmuştur. İnsanlık köleci toplumdan feodal topluma, oradan kapitalist topluma devrimlerle geçmiştir.
Yine Kapitalist toplumdan sosyalist topluma devrimle geçen ülkeler olmuştur. Bu mantıkla baktığımızda, burjuva devrimlerini gericilikle suçlayabilir miyiz?
Bu devrimlere sözde “solcu” olan bu çevrelerin gözlüğü ile bakarsak cevap “evet” olacaktır.
Bu arkadaşlara konuyu daha iyi anlatabilmek için devrimci ve ilerici olarak gördükleri Hacı Bektaş Veli, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal’ı örnek vermek istiyorum.
Bu şahsiyetlerin savundukları görüşlerin esas kaynağı İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an’ı Kerim’dir.
Ancak onlar Kur’an’da yer alan İslam hukukunu günün şartlarına uyarlayarak yeni yorumlar ve görüşler sunmuşlardır. İlerici olarak görülmelerinin nedeni de budur.
O yüzden onlar İslam dini ile barışık yaşamışlardır. Aklı kullanmayı ve hümanizmi ilkelerinin başına koymalarını da yine buradan almışlardır.
Bu arkadaşlara İslam dinine ve şeriatına bu açıdan bakmalarını öneriyorum.
Aksi taktirde, daha ileride kurulacak sistemde ve düzende kendileri “gerici” durumuna düşeceklerdir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum