İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

HZ. ALİ İKTİDARI NEDEN KAYBETTİ?

23 Ocak 2024, Salı 22:49

Halife Osman'ın şehit edilmesinden sonra, (M.656) halife olan Hz. Ali'nin ilk yaptığı icraat valileri değiştirerek, yerlerine yenilerini ataması oldu.

Ancak, bu isteğin gerçekleşmesi zor görünüyordu. Karşısında bir tarafta, adları halife olacaklar arasında bulunan Zübeyr ile Talha, diğer tarafta Şam valisi Muaviye vardı.

Muaviye, Hz. Ali'ye karşı Zübeyr ve Talha'yı destekleyerek, her iki tarafın da zayıflamasının pususuna yatmıştı. Muaviye, aynı zamanda Hz. Ali'ye direkt karşı çıkmak yerine, Hz. Osman'ın katillerine kısas uygulanmadan biat etmeyeceğini ve valilikten de ayrılmayacağını ileri sürüyordu.

Oysa, Hz. Osman'ın şehit edilmesinde Hz. Ali'nin hiçbir ilgisinin olmadığı bir yana, asilerin saldırısına karşı Hz. Osman'a destekte bulunmuştu. Üstelik Hz. Osman'ı şehit edenlerin büyük çoğunluğu cezalandırılmıştı.

Muaviye bunu bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Peki, Hangi gerekçe ile bunu istiyordu? 

Hz. Osman benim amcamın oğludur. Onun davasını ben savunurum ve vasisi de benim.” 

Oysa Hz. Ali de Halife Osman ile akrabaydı. Sonuçta hepsi Kureyşliydi.

Ama, amaç başkaydı. Muaviye iktidarı tüm bölgede ele geçirip halife olmak istiyordu.

Muaviye’nin valilik yaptığı Suriye çok zengin bir eyaletti. Daha önce Roma (Bizans) imparatorluğunun tahıl deposuydu. Tarım ve hayvancılığa elverişli geniş toprakları bulunuyordu.

Suriye'de iktidar yarışı için olanaklar uygundu. Muaviye alt yapıyı da valilik görevi sırasında kurmuştu. M. 639'dan beri Şam valisiydi. Suriye’nin en büyük kabilesi Kelb’lerden Meysun adlı kadınla siyasi bir evlilik yapmıştı. Kendisinden önce ağabeyi Yezid bin Süfyan da M. 636-639 arasında Şam valiliği yapmıştı.

CEMEL (DEVE) OLAYI

Hz. Ali, iki ateş arasında kalmıştı.

Muaviye Şam'da, sahabelerden Zübeyr ve Talha da Basra bölgesinde asker toplamaya başlamıştı. Kendisi de Medine'de bulunuyordu.

İşe en yakın bölge olan Basra'dan başlaması gerekiyordu. Medine'den bin kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Ordusunu güçlendirmek için Küfe ve Medain valilerinden asker istedi.

Medain olumlu yaklaşmıştı, Ancak Küfe, isteksiz cevaplar vermişti. Görüşmeler sonunda, Küfe'den de asker desteği sağlanmıştı.

Hz. Ali, Zübeyr, Talha ve onlara destek olan Hz. Ayşe'ye karşı güç kullanma taraftarı değildi. Konuyu görüşmelerle çözmek istiyordu.

Fakat, iki tarafın da iradesi dışında çatışma çıktı ve yayıldı. Hz. Ali'nin ordusu galip gelmişti.

Ancak, çatışmalarda, Zübeyr ve Talha hayatlarını kaybetmişti. (M. 656) İki sahabenin de ölümüne üzülen Hz. Ali, Hz. Ayşe'yi koruma altına alarak, kardeşi Muhammed bin Ebu Bekir ile evine gönderdi.

Hz. Ayşe, bu olayı deve üzerinde yönettiği için adı tarihe Cemel Vakası (Deve olayı) diye geçti. Muhammed bin Ebu Bekir, adından anlaşılacağı gibi birinci Halife Ebu Bekir'in oğluydu. Hz. Ali'nin ordusunda bulunuyordu. Kendisi üç yaşından beri Hz. Ali'nin yanındaydı.

SIFFİN SAVAŞI

Hz. Ali, birinci engeli aşmıştı. Sıra Şam valisi Muaviye'ye gelmişti.

Ancak Muaviye küçümsenecek bir rakip değildi. Hem ekonomik olarak güçlüydü hem de siyaseten çok kurnaz ve tecrübeliydi. Hz. Muhammed döneminden beri yönetim kadroları içinde bulunmuştu.

Ayrıca babası Ebu Süfyan da Mekke'nin ileri gelen yöneticilerinden ve zenginlerindendi. Babasından gelen bilgi birikimine de sahipti.

Hz. Ali'nin gönderdiği elçileri oyalayarak zaman kazanmaya çalıştı. Ordusunu silahlandırdı. Takviye birliklerini ve ordunun yiyecek ve içeceğini sağladı.

Halife Osman’ın kanlı gömleğini Şam’da teşhir ederek, “Osman’ın katillerinden hesap soracağım” diyerek halkı Hz. Ali’ye karşı kışkırttı. Propaganda yöntemlerini çok iyi kullandı. Askerlerinin tamamı Arap kabilelerinden oluşuyordu.

Hz. Ali'nin ordusunda ise hem Arap hem de Acemler (İran'lı) bulunuyordu.

Hz. Ali'nin barış görüşmeleri sonuçsuz kalınca, her iki ordu da savaş kararı aldı. Sıffin'de zaman zaman duraklamalarla birlikte, yaklaşık üç ay süren çatışma ve savaşlarda her iki taraftan da binlerce kişi hayatını kaybetti.

Hz. Ali'nin ordusu galip gelmesine rağmen, halifelik hakem kararına bırakıldı. (M.657)

Muaviye, Amr ibn As’ın Kur’an mushaflarını mızrak uçlarına taktırması sayesinde son anda yenilmekten ve esir düşmekten kurtulmuştu. Sonra da yine Amr ibn As’ın kurnazlığı ile halife ilan edildi. Ancak, bu Hz. Ali tarafından kabul edilmedi.

Hz. Ali, halifeliğin ilk gününden itibaren bütün enerjisini iç çatışmalara vermişti. Muaviye’ye karşı yapılan savaşta Hz. Ali’nin ordusunda yer alan Hariciler bu savaştan sonra, ayrı bir grup oluşturarak hem Muaviye’nin hem de Hz. Ali’nin halifeliğine karşı olduklarını ilan ettiler. Hz. Ali’nin ordusuyla Nahrevan’da savaştılar ve yenildiler.

Hz. Ali, Harici taraftarı İbn Mülcem tarafından Şehit edildiği M. 661 yılına kadar, bütün bölgelerde denetimi sağlayamadı.

Mısır ve Suriye eyaletleri Muaviye'nin, diğerleri de Hz. Ali'nin kontrolünde kaldı. Buna rağmen, kontrol ettiği bölgelerde bile iç çatışmalar hiç durmadı.

Olayları özetledikten sonra, şu soruyu sorabiliriz: Hz. Ali, tüm eyaletlerde denetimi neden sağlayamadı?  İktidarını neden kuramadı? 

Bu sorulara maddeler halinde şu şekilde cevap verebiliriz:

1-İslam devletinin yönetim kadrolarının ana gövdesi, Ümeyye (Emevi) oğullarının eline geçmişti.

2-Muaviye Şam'da çok büyük zenginlikleri kontrol ediyordu. Kendisini zengin tüccar sınıfı destekliyordu. İktidar için, her yolu mübah gören bir anlayışa sahipti. On yedi yıldır Şam eyaletinin genel valiliğini yapıyordu. (Bugünkü Suriye-Lübnan coğrafyası)

3- Muaviye, politik güçle askeri gücü iyi birleştirmişti. Kadroları daha deneyimliydi.

4-Hz. Ali'nin olayları askeri güç yerine, barışçı yollarla çözmek istemesi ve pasif bir politika izlemesi.

Bu nedenlerin dışında, başka faktörlerin de şüphesiz etkisi olmuştur.

Ancak, uzun vadede Hz. Ali'nin kazanma şansı yoktu. Çünkü, ordusunu uzun süre finanse edecek mali kaynaklara ve askeri güce sahip değildi.

Bunu, oğlu Hz. Hasan da gördüğü için Muaviye'nin halifeliğini ve barış şartlarını kabul etmek zorunda kalacaktı.

Zira başka şansı yoktu. İktidar ve güç karşı tarafın eline geçmişti.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum