İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

HADİ GEL, ÖZÜMÜZE GERİ DÖNELİM!

14 Ekim 2024, Pazartesi 18:53

Ne ümitle geldik koca şehire

Allah sonumuzu hayır getire

Alacaklı haciz koymuş Bekir’e, aboo

 

Hadi gel, köyümüze geri dönelim

Fadime’nin düğününde halay çekelim

 

Buralarda ağaçları kesmişler

Yerlerine taş duvarlar dikmişler

Sevdiğimi başkasına vermişler, aboo

 

Hadi gel, köyümüze geri dönelim

Fadime’nin düğününde halay çekelim

 

Bir başkadır Torosların yağmuru

Anam evde hazırlamış hamuru

Çok özledim havasını, suyunu, aboo

 

Hadi gel, köyümüze geri dönelim

Fadime’nin düğününde halay çekelim

Bence, Ferdi Tayfur’un “çağdaş halk şiiri” örneği olarak tanımlayacağımız bu eserinin 1994 yılında yine kendisi tarafından bestelenerek yayınlandığında çok tutulmasının nedeni, “köye özlem” duygusunu faş etmesiydi.

Yanlış hatırlamıyorsam, 1994’te 5 milyona yakın kaset ve CD satan Ferdi Tayfur’un “Mor Güller” albümünün en sükse yapan eseri olan “Fadime’nin Düğünü”nü severek ve oynayarak dinleyenlerin içinden büyük ihtimalle tek bir kişi bile köyüne dönmemiştir!

Konuya neden örnekle girdim?

Nostalji, romantizm vb pek çok kavram özünde insanın bugünün sorunlarında yaşadığı sıkışmışlığı “güzel, parlak geçmiş”e özlemi dile getirerek bastırma yöntemleridir.

Geçmişe özlem, bugünü değiştiremediği ve geleceğe önerme yapamadığı için de (re-aktif) gericidir.

Çaresizliği artırdığı için, rasyonel düşünmeyi engellediği için ve durumu değiştirme kuvvetini bastırdığı için gericidir.

***

Kısa bir süre önce, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın amatörce bir girişimine tanık olduk. Rama, küreselci emperyalizmin sesi New York Times gazetesine Arnavutluk’ta “tüm hazırlıklarını tamamladıkları”  bir Bektaşi devleti kuracakları müjdesini verdi. Rama, “Vatikan benzeri” bir devlet olacağını vurguladığı oluşumdan ABD ve Batının hiç haberi olmadığının da altını özenle çiziyordu!

Düşünün; ABD’nin Avrupa’da en büyük askeri yığınak yaptığı ülke olan ve kendilerini “ikinci İsrail” tanımlayacak kadar şahsiyetsiz yöneticilere sahip ve Irak’ta tutamadığı İranlı terörist örgüt “Halkın Mücahitleri”ni ABD’nin dünya üzerinde yerleştirebildiği tek ülke olan Arnavutluk Başbakanı “gizli yürüttüğü” Bektaşi devlet projesinden ABD’nin ve Batılı ülkelerin haberinin olmadığını söylüyor!

Ancak, bizi ilgilendiren Arnavutluk Başbakanı’nın siyasi manevraları değil.

Asıl önemli olan Türkiye’de yaşananlar.

Sevinçle gördük ki, en başta Bektaşilerin lideri Ali Haydar Ercan Dedebaba olmak üzere, Alevi Bektaşi toplumu tek ses verdi ve bu girişimi reddetti.

Alevilerin ve Bektaşilerin topyekun milli duruş sergilemesi birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, örneğin HDP eski Milletvekili Ali Kenanoğlu Halifebaba Dursun Gümüşoğlu’na saldırarak Türkiye’nin Bektaşilerini eleştirmeyi kendisine görev edindi.

Çeşitli trol hesaplarından Alevilerin Bektaşilerin “nihayet” bir devletinin olacağı türünden zırvalıklar paylaşılsa da, hem Alevilerin ve hem de Bektaşilerin bu tür algı oyunlarına kanmayacak kadar deneyimli ve feraset sahibi olduklarına bir kez daha tanık olduk.

Alevi Bektaşileri geçmiş-gerici bir din devleti ile kandırma projesi başlamadan bitti, diyebiliriz.

***

Hemen şunu belirteyim; “öze dönüş” çağrıları Alevi Bektaşilere has bir durum değil. ABD artık küresel ölçekte insanların nelere yoğunlaşacağını, neleri “düşüneceğini”, neleri “tartışacağını” belirliyor ve yönlendiriyor.

Somut olarak örnekleyemem, ama son bir yıl içerisinde, “algı oyunları” operasyonlarında yapay zeka uygulamalarının da devreye sokulduğunu düşünüyorum.

Özellikle tarih üst başlıklı sosyal medya hesaplarının büyük kısmının yapay zeka uygulamaları tarafından yönetildiği kanaatindeyim.

Yani, biz kendimizin kontrolünde bir medya yaratamazken, yapay zeka uygulamaları ile saldırı altında oluşumuzun yarattığı riskleri tartışmak zorundayız.

***

Son yıllarda Alevi Bektaşiler içerisinde de “öze dönüş” kavramı sıklıkla kullanılıyor.

Elbette “öz” derken bunu zaman ve mekân açısından belirlemiyorlar.

Zaten amaç tam da bu!

Öze dönelim” diyenlerin hiçbirisi, örneğin Hacı Bektaş Veli’nin zamansal ve mekânsal konumuna dönelim, onun inanç ve düşünce dünyasına girmeye gayret edelim, demiyor!

ÖRNEK 1:

Luvi Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Eberhard Zangger ile bizzat görüşerek açıklama yapmasını sağladığım halde, dünya çapında Luvi araştırmalarının en yetkin kişisine değil, yalancı ve hırsız olduğu defalarca tescillenmiş bir soytarıya insanları inandırmak için olağanüstü çaba ile sosyal medyada propaganda yapılıyor!

ÖRNEK 2:

Yine aynı şekilde, yalancı ve hırsız karakter yoksunu kişinin tamamen uydurması Gudea Silindirleri metinlerinin gerçeğini tercüme edip kanıtlarıyla yayınladığım halde, sosyal medyada Aleviliğin Sümerlerde, Hititlerde olduğu şeklinde, akıl dışı ve hayatın olağan akışına da tamamen ters bir saçmalığın yayılması için muazzam bir enerji harcanıyor!

Bütün bu eylemlerin Alevi Bektaşileri “geçmişe hapsetmek” üzere kurgulandığı açıktır.

***

Şunu lütfen, idrak etmek zorundayız: Bunların hiçbirisi bir meczubun, bir delinin, bir ruh hastasının işi değildir.

Alevi Bektaşilerin inanç kimliğini bozmak üzere tasarlanmış ve kurgulanmış saldırılardır, bunlar.

***

Yeniden başa dönersek; Alevi Bektaşiliğin “özü” Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin belirlediği şekliyledir.

Öze dönelim”, diyenlerin kimlik bozulması yaratarak Aleviliği yok etmek isteyen projelerin piyonları olduğunu unutmayalım.

Ondan ötesi yalandır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum