ETNİK MİLLİYETÇİLİK VE SOL
28 Ekim 2024, Pazartesi 12:12Etnik milliyetçilik nedir ? Etnik milliyetçiliği savunmak sol ideoloji ile bağdaşır mı ? Kürt millyetçiliği sol bir hareket midir? Bu makalemizde bunları tartışacağız.
Etnik, kelime anlamı ile azınlıkta olan, bir bölgede veya bir ülkede çoğunluk sağlayamayan toplumlar için kullanılır. Bu farklı dini bir grup, farklı bir ırk ve farklı bir dil konuşanlar için de kullanılabilir. Bizim konumuz Türkiye’de farklı bir dil konuşan Kürt halkıdır. Bugün onların hakları için mücadele ettiğini iddia eden örgütün ideolojisinin sol düşünce ile ilişkisi var mı ? Zira, sol’un bir kesimi PKK’yı öyle görmektedir. Bir örgütün söylemleri öyle olabilir, ancak yaptığı eylemler ve pratikteki uygulamaları o düşünceyle uyumlu mu, değil mi belirleyici olan budur. O halde, PKK’nın kuruluşunu ve eylemlerini incelersek, bu soruya cevap vermiş olacağız.
PKK’nın bugünkü yöneticilerinin çoğu 1980 öncesi, sol örgütlerin içinde yer alıyordu. Örgütü kuranlar başta Aptullah Öcalan olmak üzere, o dönemde “Devrimci Gençlik” dergisini çıkaran grubun siyasi görüşlerini savunuyordu. Aptullah Öcalan, Ankara Yüksek Öğrenim Derneğinin (AYÖD) yönetim kuruluna bu grubun listesinde seçilerek girmişti. Bu grup, daha sonra haftalık “ Devrimci Yol” adlı bir dergiyi çıkardı. Savunduğu görüşler, Mahir Çayan’ın kurmuş olduğu Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi doğrultusundaydı. Aptullah Öcalan ve arkadaşları, 1978’de bu gruptan ayrılarak Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan, PKK’yı (Partiya Karkeriya Kürdüstan) kurdular.
PKK’NIN 1980 ÖNCESİ EYLEMLERİ
Ayrılma nedenleri, azınlık bir halk olan Kürtlerin ayrı örgütlenmesi gerekçesine dayanıyordu. Bu örgüt örgütlenme alanı olarak kendisine doğu ve güney doğu Anadolu bölgesini seçmişti. Bölgeye yerleşmeleri ile, diğer sol gruplara karşı şiddet eylemlerine başlamaları bir oldu. Kendi dışındaki grupların bölgede örgütlenmelerine izin vermiyorlardı. Saldırı eylemlerini silahla yapıyorlardı. Bu saldırılarda çok sayıda SOLCU-İLERİCİ-DEVRİMCİ genci katlettiler. Diğer gruplara örgütlenme ve yaşama hakkı tanımıyorlardı. Dönemin güvenlik ve istihbarat örgütlerini yönetenler bu saldırı ve çatışmaları ellerini ovuşturarak izliyordu. Hatta, el altından PKK’nın saldırılarına göz yumuyorlardı. "Sol" grupların birbirleriyle çatışmasından fayda görüyorlardı. PKK’nın bu bölgelerde çatışmadığı grup kalmamıştı. Karşılarında kim varsa ona saldırıyorlardı.
PKK’nın eylemleri 1980’e kadar devam etti. 1980 askeri darbesinde, sol örgütlerin üst düzey yöneticileri tutuklanıp, ceza evlerine atıldı. Yine, tuhaf bir şekilde PKK yöneticilerinin çoğu yurt dışına kaçmıştı. Daha sonra da, Suriye devletinin istihbarat örgütü olan EL Muhaberat'ın koruması altında Lübnan’ın Beka vadisinde örgüt çalışmalarına devam ettiler. Bundan sonrası ayrı yazıların konusu oraya girmeyeceğiz.
PKK VE MOLLA MUSTAFA BARZANİ
Adı İşçi Partisi olan örgüt, İşçilerin hiç bir sorunu ile ilgilenmiyordu. Tam tersine, bölgede hakim olan ağa ve derebeylerinden bazılarının desteğini alarak, diğerlerine karşı silahlı eylemler yapıyordu. Bölgedeki işçilerin sendika ve sosyal haklarını savunmak yerine, etnik milliyetçiliğe dayanan propaganda yapıyordu. Yani ideolojisi “ Kürt milliyetçiliği” olmuştu. “Marksist” ideoloji gitmiş, milliyetçi söylemler öne çıkmıştı. PKK, aslında geçmişteki etnik Kürt milliyetçiliğinin mirasını devralmıştı. Hakkında övgüler dizdikleri ve anma toplantıları yaptıkları, ŞEYH SAİD de 1925’de, genç cumhuriyete karşı etnik milliyetçilik temelinde ayaklanmış ve o dönemin en büyük emperyalist gücü olan İngiltere’nin desteğini almıştı. Aynı benzeri ayaklanmaları Irak'ta örgütleyen Mesut Barzani’nin babsası Molla Mustafa Barzani de Irak hükümetine karşı, ABD ve onun işbirlikçisi olan İran şahı Rıza Pehlevi’nin desteğini almıştı. Aynı eylemler ve aynı destekçiler bugün de sahnedeki yerini almış görünüyorlar. Emperyalistler, çıkarları için bölgeyi kaosa ve iç çatışmalara götürmeye devam ediyorlar. Çıkarları değiştiğinde veya amaçlarına ulaştıklarında, bölge kan gölüne dönmüş olacak ve iç çatışmaların sonu gelmeyecektir. Zira, emperyalistler uzun vadeli politikalar belirleyerek hedeflerine ulaşmak isterler.
Emperyalistlerin bölgeyle ilgili politikalarından en fazla mağduriyeti Kürt halkı yaşayacaktır. Zira, bölgenin dört ülkesi, Türkiye, İran, Suriye ve Irak, kendilerinin bölünmesine asla izin vermezler. Toprak bütünlüklerini korumak için de savaşmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Bu da, Kürt halkının menfaatine olmaz. Başta Kürt halkı olmak üzere, bölge halkının çıkarı ortak menfaatler temelinde birleşmekten geçiyor. Emperyalist politikalara karşı en doğru yol budur.
Sonuç olarak, etnik milliyetçilik dışarıdan büyük bir gücün desteğini almadan devlet kuramaz ve yaşayamaz. Nitekim bugün dünyanın en büyük emperyalist gücünü arkasına alan YPG-PKK, onlarin bölgedeki taşeronluğunu yapmaktadır. Bu nedenle, emperyalizmle işbirliği içinde olan etnik milliyetçiliği sol’la ilişkilendirmek dayanaksızdır. Gerçekçi de değildir. Zira, sol düşünce anti-eperyalisttir ve emperyalizmle işbirliğini reddeder. Emperyalizmin kara gücü olmaz. Beş yüz dolar maaşla onlara askerlik yapmaz. Onların planlarında yer almaz. Ayrıca, gerçek sol ideolojiyi benimseyenler emperyalistlerin bağımsızlık, özgürlük getirmeyeceğini de bilir. PKK’yı hala sol içinde görenlere bunu yeniden düşünmelerini öneriyorum. Eski görüşlerinde ısrar etmeye devam ederlerse, sol düşünceyle bağları kalmaz, emperyalizmin işbirlikçisi konumundan kurtulamayacakları bir sonla karşılaşmaları kaçınılmaz olacaktır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum