Kitap
hava durumu İstanbul
07 Nisan, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİN SONU

14 Mart 2025, Cuma 00:08

PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin lideri Mazlum Abdi, HTŞ’li Collani ile yaptığı anlaşmayı imzalamak için Şam’a ABD’nin helikopteri ve koruması altında gidiyor. Bu olay etnik milliyetçiliğin vardığı son noktayı görmek için ibretliktir. İbretliktir, çünkü etnik milliyetçiliği “sol” ve “anti-emperyalist” olarak gören ve görmek isteyenlere de bir ders olsun. Bizim açımızdan varılan nokta gayet normaldir.

Zira biz yıllar önce PKK ve türevlerinin “sol” ve “anti-emperyalist” olamayacağını yazmış ve uyarmıştık. Çünkü; etnik milliyetçiliğin emperyalist bir gücün desteğini almadan yaşayamayacağını ve sonunda ona hizmet edeceğini görüyorduk. Ancak bazı çıkarcı “sol” gruplar, inandıkları ve savundukları değerleri inkar ederek bu etnik milliyetçilere destek verdiler. Bunların içinde maalesef, bazı Alevi dernek ve kuruluşların yöneticileri de yer alıyordu. Bunlar arasında etnik milliyetçiliği temsil eden partide milletvekili ve yöneticilik makamına gelenler de oldu. Bir milletvekilliği uğruna temsilcisi oldukları toplumun temiz ve saf duygularını istismar ettiler. Bu insanları kendi çıkarlarına alet ettiler. Şimdi bu insanlara ne diyecekler? Hele de Mazlum Abdi’nin imzaladığı anlaşmanın 6. Maddesine ne diyecekler merak ediyorum. 

İlgili madde aynen şöyle:

“Suriye Devleti, Esed rejiminin kalıntılarıyla ve ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede desteklenecektir.”

Bu maddenin anlamı, HTŞ ve bağlı terörist grupların, Arap Aleviler başta olmak üzere, muhalif olan laik Sünni Araplara ve Hristiyan Araplara karşı işleyecekleri tüm cinayet ve katliamların destekleneceğini göstermektedir. Nitekim bu anlaşmanın imzalandığı saatlerde teröristlerin Alevilere ve azınlıklara yaptığı katliamlar devam ediyordu. Bu anlaşma HTŞ'li teröristlere verilen bir destek olmuyor mu?

Şimdi de sokağa çıkmışlar Alevilere yapılan katliamları kınıyorlar. Hem teröristlere desteğinizi açıklayacaksınız hem de katliamları protesto edeceksiniz. Bu sözde protestolar, insanların HTŞ ile yapılan anlaşmaya gösterdiği tepkiyi hafifletme amacından başka bir şey değildir.

Eski El KAİDE ve İŞİD militanlarından hukuk ve adalet beklemek için insanın ya çok saf ya da aptal olması gerekir. Kafa kesen, ceset yakanlar muteber mi oldular? Esat destekçileri "Esed artıkları" oluyor da HTŞ ve türevleri ne oluyor? Onlar da İŞİD-EL-KAİDE artıkları değil mi? 

Kırk ülkeden, yirmi fraksiyondan meydana gelen bir terör hareketinin, Suriye’ye demokrasi ve özgürlük getireceğine mi inanacağız? Kusura bakmayın biz aptal da değiliz, geri zekalı da değiliz.

HTŞ ile yapılan anlaşmayı ABD ve İsrail dikte ettirmiştir. HTŞ’nin arkasındaki güç de bu iki devlet ve onlarla iş birliği yapan başta Suudi Arabistan ve körfez ülkeleridir. SDG-YPG de aynı mihrakların denetiminde ve hizmetinde olan örgütlerdir. Efendileri talimat vermiştir; onlar da gereğini yerine getirmiştir. İşin aslı budur. Gerisi palavradan ibarettir. Saf insanları kandırmaya yöneliktir.

Buradan, iktidar yanlısı yazar ve konuşmacılarına da birkaç söz söylemek gerekecektir. Hani “Teröristan” devletine izin verilmeyecekti. Hani Abdullah Öcalan’ın talimatıyla PKK ve türevleri dağıtılacaktı. Bu sözlerin hepsinin bir propagandadan ibaret olduğu ve halkı aldatmaya yönelik olduğu ortaya çıkmıştır. Şimdi ne yalanlar uyduracaklar merak ediyorum.

HTŞ ile SDG-YPG arasında yapılan anlaşmada örgütün sahip olduğu askeri güç dağıtılmıyor. “Entegre edilecek" deniliyor. Bunun anlamı YPG’nin Kuzey Irak’taki gibi, özerk bir yapı olacağıdır. Bu yapılar daha sonra birleştirilecek. Önce, Irak ve İran’la birleştirilecek, daha sonra da Türkiye’den de ayrılacak bir parçayla “Büyük Kürdistan’ın” kurulması hedeflenmektedir. Bunu anlamak için müneccim olmaya gerek yoktur. Emperyalistler bu projeyi yüz yıl önceden planlayarak yapmaktadırlar. Bunu da açık açık söylemektedirler. Ama emperyalistlerin denetiminde ve hizmetinde olanlar bunu gizlemektedirler.

Sonuç olarak, emperyalistler ve onların iş birlikçileri Suriye’de bir “zafer” elde ettiler. Ama bu “zafer” mazlum halkların sonu değildir. Suriye halkı, bu acı deneyimleri yaşadıktan sonra ülkedeki birliğini sağlamak için tekrar sahneye çıkacaktır. Laik, sosyal bir hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda yeniden hayat bulacaktır.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum