EMPERYALİZMİ BİLMEYENDEN YÖNETİCİ OLUR MU?
02 Aralık 2024, Pazartesi 22:06Türkiye’deki partilerin yöneticilerini ve sözcülerini (parti ayırmaksızın) izlediğimde inanın hayretler içinde kalıyorum. Sanki hayatlarında hiç kitap okumamış sıradan birisi gibi konuşuyorlar. Alt yapılarının boş olduğu hemen belli olmaktadır. İttihat ve Terakki Partisinin Osmanlıyı yıktığını söyleyenin, Osmanlı Devletinin tarihini bilmediği, Şeriattan bahsedenin dinler tarihini bilmediği, cumhuriyeti savunduğunu söyleyenin Mustafa Kemal’in anti-emperyalist bir mücadeleden geldiğinden bi haber olduğu hemen anlaşılmaktadır. Bu durumu gördükten sonra, “Bizi bunlar mı yönetiyor” demekten kendimi alamıyorum. Partilerin yönetim kademelerinde görev alanların büyük kısmını bu kategoriye koyabiliriz. Peki Türkiye bu duruma nasıl geldi? Bu makalemizde bu soruya cevaplar bulmaya çalışacağız.
Tespitlerimize göre, bunun en önemli nedenlerinden birisi, altmışlı ve yetmişli yıllarda devlet bürokrasisinde ve siyasi partilerde görev alabilecek olan en nitelikli gençlerin birbirlerine kırdırılmasıdır. Arkasından da 1980 askeri darbesi ile gençliklerinde siyasi eylemlerin içinde olanların fişlenerek hem devlet bürokrasisinden hem de siyasi partilerden dışlanmasıdır. Aslında bu nesilden gelen gençlik okuyan, araştıran bir nesildi. Ülkesi için her şeyini vermeye hazır olan bir nesildi. Askeri darbe bu nesli öyle bir biçti ki, geriye nitelikli kadro bırakmadı. İşte bundan sonra meydan; donanımsız, kültür seviyesi düşük, ülke ve dünyadaki gelişmeleri kavramaktan uzak, bireysel çıkarı öne alan “kasaba” politikacılarına kaldı. İl ve ilçelerdeki parti yöneticilerini izlediğinizde bu durumu rahatlıkla tespit edebilirsiniz. Bu kısa açıklamalardan sonra ülkemizdeki siyasi partilerin kadrolarını şöyle tanımlayabiliriz:
1-Bir kısmı Orta doğudaki olaylara mezhepçi gözle bakmaktadır. Yani emperyalistlerin böl-parçala-yönet politikasından bi haberler. Çünkü emperyalizmin tarihini bilmiyorlar. Hala orta çağ ideolojisi ile yirmi birinci yüzyılda ayakta durabileceklerini zannediyorlar. O nedenle, toplumun sorunlarına çözüm üretememektedirler. Toplumu algılar üzerinden kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar.
2-Parti kadrolarının Anadolu’da uygarlıklar yaratmış, kurdukları imparatorluklarla dünya siyasetine yön vermiş devletlerin (Roma, Bizans, Pers, Selçuklu ve Osmanlı) geçmişlerinden bilgi sahibi olmadıkları anlaşılmaktadır.
3-Dini ve dinler tarihini bilmiyorlar. Yüzeysel bilgilerle günü kurtarmaya çalışıyorlar. Vatandaşa “dindar” gözüküp oy avcılığı yapmaktadırlar.
4-Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşını kazanma nedeninin azim ve kararlıktan geldiğini anlayamamışlar. Bu nedenle, emperyalistlere karşı teslimiyetçi bir politika izlemektedirler. Mustafa Kemal on üç milyon nüfuslu bir ülke ile yedi düvele karşı savaşmayı göze almışken, bugünkü politikacılar seksen beş milyonluk bir ülke ile direnme gücünü gösteremiyorlar.
5-Dünyanın tek kutupludan, çok kutuplu yöne doğru gittiğini görememektedirler.
6-Emperyalizmin sonsuza kadar hakim olacağını zannetmektedirler. O nedenle, dik durmaktan kaçınıyorlar. Emperyalistlerin desteğini almadan iktidar olamayacaklarına inanıyorlar.
7-Kamuoyuna karşı başka konuşuyorlar, dışarıya karşı başka mesajlar veriyorlar. Bu söylemleri ile halkı aldatıyorlar. Gerçekleri halktan gizliyorlar.
Sonuç olarak bizleri bilgisiz, hayatın gerçeklerinden kopuk, dünyadaki gelişmeleri analiz etmekten yoksun politikacılar yönetmektedir. Bunun sonucunda da toplumda aşırı derecede bozulma, yozlaşma ve çürüme başını almış gidiyor. Cumhuriyetle kazanılan tüm değerler tüketilmiş, bencillik, çıkarcılık öne çıkmış bulunmaktadır. Bu durumdan ancak yeniden aydınlanma ve bilinçlenme ile çıkılabilir. Bunu sağlayacak olan da aydınlarımızdır. Bu nedenle, din adamı aydınlar da dahil olmak üzere, bütün aydınları yeniden ayağa kalkmaya ve topluma önderlik etmeye davet ediyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum