DIŞ TEHDİT VE KUVAYİ MİLLİYE CEPHESİ
24 Kasım 2024, Pazar 15:47Son günlerde iktidar ortağı siyasi parti yöneticileri tarafından arka arkaya açıklamalar gelmektedir. “Büyük tehditler var” Türkiye toprak kaybedebilir” Bu açıklamaların kaynağı Orta doğudaki gelişmelerdir. Başını ABD ve İsrail’in çektiği emperyalist güçler Orta doğudaki çıkarlarını korumak amacıyla, PKK-YPG aracılığı ile bitişiğimizde kendilerine bağımlı bir taşeron uydu devlet kurmak için faaliyetlerini en üst noktaya çıkarmış bulunmaktalar. Nihai amaç, bu uydu devletini genişleterek Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan toprak kopartmaktır. Yüz yıl önceki emperyalist İngiliz projesi tekrar hayata geçirilmek istenmektedir.
PKK-YPG’ye ait televizyon ve YOU TUBE kanallarında emperyalistlerin bu projesinden övgüyle bahsedilmektedir. ABD ve İsrail’in PKK ve YPG’ye verdiği desteğin “önemli olduğu” belirtilerek bu ortaklığa hazır olduklarını açıklamaktadırlar. Hatta daha da ileri giderek dünyanın en büyük gücü ile bölgenin en güçlü devletinin arkalarında olduğundan emin bir şekilde “bizi kimse engelleyemez” türünde üst perdeden açıklamalar yapılmaktadır. Yani, emperyalistlerle iş birliği içinde olacaklarını alenen ilan etmektedirler. O halde bu durumda Türkiye ne yapmalıdır? Bu makalemiz de buna cevaplar bulmaya çalışacağız.
Öncelikle iktidardaki partilerin bölgedeki gelişmeleri tam olarak kavrayıp kavramadıkları üzerinde durmamız gerekecektir. Bir taraftan “Dış tehdit var, iç cepheyi sağlamlaştırmamız lazım” denilirken, diğer taraftan iç cepheyi oluşturanların üzerine devletin gücü ile abanmak ne oluyor? En küçük eleştirilere bile tahammül edemeyen ve bu devletin kurucu ilkeleri ile problemleri olanlar iç cephenin bütünlüğünü sağlayabilirler mi? Tarikat ve cemaat mensuplarının yirmi birinci yüzyıldan kopuk, orta çağa ait teolojik düşünceleri ile ülkenin birliği ve beraberliği sağlanabilir mi? Bu yetmiyormuş gibi resmi tören dışında subay yemini edip, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen ve bu ülke için canlarını vermeye hazır olduklarını belirten teğmenleri ihraç ederek, iç cephe sağlam tutulabilir mi?
İktidardaki parti yöneticilerinin dış tehdit konusundaki sözlerinin toplumun tümü tarafından samimi bulunması ve kabul görmesi isteniyorsa, öncelikle Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararların uygulanması gerekir. Yine, Anayasa hükümleri gereğince, Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti ilkelerine bağlı kalacaklarını ve bunu uygulayacaklarını kamuoyuna yeniden deklare etmeleri gerekir. Bu da yetmez; muhalifler aleyhinde yargıda devam eden bütün davaların geri çekilmesi ve yargının tarafsız ve bağımsızlığı sağlanmalıdır. Fikir ve vicdan hürriyetini kısıtlayan kanunlarda değişiklik yapılarak toplumun tümüne yargı güvencesi verilmelidir. Kısaca, iç barışı güçlendirecek ve toplumun tümünü kucaklayacak adımlar atılmalıdır.
Bundan sonra ne yapılmalıdır? Bütün komşularla başta Suriye olmak üzere, Irak ve İran’la görüşmelere başlanmalı ve emperyalist saldırıya karşı ortak hareket edilmesi sağlanmalıdır. Bu birliktelik sağlanırsa, emperyalist saldırılara daha güçlü bir şekilde cevap verilmiş olunur.
Ülke içinde ise, yapılması gereken bellidir. Yüz yıl önce Mustafa Kemal ne yaptıysa aynı politika ve stratejiler güncellenerek, yeniden Kuvayi Milliye cephesi kurulmalıdır. Yani muhafazakarı, dindarı, sağcısı, solcusu, milliyetçisi, komünisti bütün toplum kesimlerini bir araya getiren bir birleşik cephe modeli oluşturulmalıdır. Kısaca emperyalizme karşı olan ve ülkemizin birlik ve beraberliğinden yana olan herkes bu ittifaka dahil edilmelidir. Bu cephenin yönetiminde her kesimden temsilciler bulunmalıdır. Kararlar bu birleşik cephe içinde yer alan temsilciler tarafından alınmalıdır. Yani kurtuluş savaşı sırasında görev yapan “Heyeti Temsiliye” gibi. Böyle bir oluşum, karşımızda yer alan güçlere karşı caydırıcı bir etki yaratacaktır. Ancak buna rağmen emperyalist güçler, saldırgan tutumlarını devam ettirmesi halinde, geri adım atmadan gerekli askeri tedbirler alınarak vatanın bölünmez bütünlüğü ve ülkenin bağımsızlığı için kararlılık ifadesi ortaya konulmalı ve bu tutum tüm dünya kamuoyuna açıklanmalıdır.
İçte ve dışta oluşturulacak bu birliktelik, bölge ülkelerinin bölünmez bütünlüğünü sağlayacak, emperyalistlerin ve işbirlikçilerin ise, yenilgisini getirecektir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum