İstanbul
19 Eylül, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

DİNİNİ TİLKİDEN ÖĞRENEN, TAVUK ÇALMAYI MÜBAH SAYAR!

28 Ocak 2024, Pazar 10:32

Oku, seni yaratan Rabb’inin adı ile oku!” diyerek Habibullah’a ilk vahyi açıklıyor.

Okumanın önemini anlatan başka bir din kitabı yoktur.

Kur’ân-ı azümüşân, bir çok ayetinde insanların zamanını ilim öğrenmekle geçirmeleri konusunda tavsiyelerde bulunur.

İlk emir “OKU”, öğren senden öncekilerin ilmini, bilgi sahibi ol.

Bilgi sahibi ol ki, İmam Aliyye’l-Murtezâ’nın buyurduğu gibi “kendi geçmişini/tarihini bilmeyenler, gidecekleri yolda kaybolurlar” ve yine “çocuklarınızı yarına göre yetiştirin”.

Hz. Peygamber okumanın ve ilim sahibi olmanın önemini defalarca bildirmiş ve anlatmış. “İlim Çin’de dahi olsa, gidip getirin”, “bir gece ilimle vakit, bin gece ibadetten daha hayırlıdır” buyuruyor.

Hz. İmam Ali “gerçek fakirlik cehâlettir” diyerek, cahilin ne denli aciz olduğunu vurgulamaktadır.

ALEVİ KAYNAKLARI üzerine defalarca karınca kararınca yazıp-çizdik.

Kaynaklarımızın var olduğu gerçeği ve asimilasyon çabaları içinde olan, ki bunların günümüzde çoğunluğu kendi içimizden çıkan, kuzu postundaki kurt olan cahiller, her defasında güzellemeler üzerinde inkârcılık anlayışı peşinde olanlar.

Bu muhteremler bazen yakın akrabakarımız da olabiliyor; maalesef.

Aynı ocaktan kör cahiller de olabiliyor; maalesef.

Maalesef; böylesi şahısların verdiği öğütlerin tutarsızlığı yola binbir zarar.

Bir bakıyorsunuz bir yandan size ilimin ne denli önemli olduğunu vurgularken, yine aynı şahıslar kendi öz kaynaklarına dahi düşmanlık peşinde ve dahi kendi öz atasını inkar edecek kadar hain ve lain olabiliyorlar.

Rahmetli babası köyümüzde Kur’an öğretiyordu dede çocuklarına, kendisi ama atasını dahi inkâr edebiliyor.

Okuyup araştırman yoksa, inanmıyorsan bari sus, da, sana yaşından dolayı saygıyla hürmet edelim.

Allah kimseyi cehaletle sınamasın.

Dinini tilkiden öğrenen bu güruh, tavuk çalmayı mübah sayar.

Bir bakıyorsun yerine göre bir Ehlibeytçi, bir bakıyorsunuz fikirdaşları içinde inkârcı.

Aleviler, ikiciliği kabul etmez, inancımıza ve edebimize ters.

İkilikten maraz doğar; ikilik, lanet İblis’in yoludur, derler bizde.

Her dem bilimsel olmaktan ve okuyup-araştırın diyenlerin Alevi erenlerinin sözlerinden ve de kaynak kitap göstermemizden bu denli rahatsız olmalarını sizlerin takdirine bırakıyorum.

Bu nasıl bilimsellik ise???

Bilimsel yaklaşım anlayışları, kaynak düşmanlığı.

Asıl asimilasyon budur.

Kendi kaynaklarına düşmanlığı “aydınlık” zanneden körler.

Gençler, şu beynini safsatalarınızla yıkayamadığınız gençler, kaynak arıyorlar/soruyorlar anlatımlarınıza.

Kurumsal yapı olarak anlattığınız uyduruk anlatımlarınıza, hani şu “Hitit, zerdüşt, şaman, mani” vesaire gibi senkretik saçmalıklarınıza inanmıyorlar artık.

Hep şu kurumlarınızda övündüğünüz “Alevi” nüfusunun yüzde kaçı derneklerinizde, kurumlarınıza üye; canlarımızın yüzde kaçını içinizde tutabiliyorsunuz?

Nicesini kurumlarınıza küstürdünüz, nicesini dışladınız.

Bu da sizin ayıbınız.

Gelin, size anlatayım!

Kaçta tane gencimiz, sizin sahte anlatımlarınız ve Alevi derneklerinde Ehlibeyte hakaret dolu sözlerinize içerlenip yobazlara gittiğini...

Ne olacak sizin bu cahilliğiniz?

Ne olacak bu “bilimsel” olun derken yaydığınız cehalet?

Aklınızda tilkilerinizi tutmayın, beslemeyin.

Böylesi şahısların yazılarına dikkat ediniz, bir cümlesinde haklılık verebileceksek, gerisi boş laf.

Algı yaratıyorlar, ki bizimkiler de bu yöresel ağızla konuşanlara bayılıyor ne hikmetse.

Bir yandan ne kadar aydın olduğunu iddia edip, diğer yandan nasıl okuyup araştıranlara bu kadar düşman olmayı beceriyorlarsa, şaşırmamak elde değil.

Yalan ve Gerçek’in hikayesini duymuş muydunuz hiç?

Hani, Yalan bir gün hep doğruyu konuşarak Gerçek ile beraber çıplak kuyuya girmişler. İşte kuyudan çıkınca Yalan, Gerçek’in elbisesini giymiş ve kaçmış. Gerçek, çıplak olduğundan herkes onu ayıplamış ve o günden sonra ortadan kaybolmuş, kaybolmuş ama sadece kendisini gerçeği bilenlere göstermiş.

İşte, bizim meselemiz de birazcık bu hikayede olduğu gibidir.

Sizlerin takdirine bırakıyorum.

Sad hezaran lânet olsun, yolunu ve ceddini inkâr edene.

Muhibb-i Hanedân-ı Ehlibeyt’e aşk u niyazlarımla.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum