İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

DİN, İSLAM VE SOL

25 Nisan 2024, Perşembe 15:24

Dinlerin tarihi, binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. İnsanların inanç ve kültürleri üzerindeki etkileri devam etmektedir.

İslam dininin tarihi ise, yaklaşık bin dört yüz yıllık geçmişi bulunmaktadır. İslam'ı, İbrahim’i dinlerin devamı olarak ele aldığımızda, bunu dört bin yıla kadar çıkarabiliriz.

Sol ideoloji ise, iki yüz otuz beş yıllık bir geçmişe sahiptir. Dinlerin tarihine göre çok yeni ve emekleme dönemindedir.

O halde sorumuz şöyle olmalıdır:

Dinlerin toplumlar üzerindeki etkisi devam edecek mi?

21. Yüz yılda Sol ideolojinin dine bakış açısı nasıl olmalıdır?

Dini inançların insanlar üzerindeki etkisi kesinlikle devam edecektir. Bundan kimse kuşku duymamalıdır.

Çünkü, insanoğlu avcı toplumundan bu yana bir inanca sahiptir. Doğa olaylarını buna göre yorumluyor ve inanıyordu. Bütün dinlerin amacı insanoğlunu terbiye etmek, onları doğru olana, güzele ve adalete teşvik etmektir.

Örneğin; Tevrat'ta yer alan on emirden, dördü, “adam öldürme, hırsızlık yapma, zina yapma ve yalan söyleme” kurallarıdır.  Bu kuralların yaklaşık olarak üç bin yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Buradan şu sonuca çıkarabiliriz. Toplumların inançları, kültürleri, gelenek ve görenekleri kolay kolay değişmemektedir. Bu değerleri insanların davranış ve yaşamlarında rahatlıkla görebiliriz.

Bütün semavi dinlerinde Tanrıya ibadet etmek emredilmiştir. Bunun yanında insanların iyi ahlaklı, adaletli, yardımlaşma ve dayanışma içinde olmaları öğütlenmiştir.

Ancak, dinler daha sonra yönetici grubun denetimine geçmişlerdir. Krallar ve Padişahlar, kendilerini Tanrının yer yüzündeki temsilcileri olarak göstermişler, bu yöntem sayesinde toplumlar üzerinde hakimiyet kurarak ülkeleri daha kolay yönetmişlerdir.

Krallık, Sultanlık ve hanedanlık rejimlerine karşı, yüz yıllar süren mücadeleler sonunda burjuva devrimleri ile son verilmiş ve Cumhuriyet yönetimine geçilmiştir. Dinler ve inançlar, krallardan alınarak esas sahiplerine, yani halka verilmiştir. Bu devrimler sonucunda dini inançlar ve ibadet özgürlüğü laiklik ilkesi ile koruma altına alınmış, bireylerin inançlarına müdahale edilmesi suç sayılmış ve cezai müeyyideler getirilmiştir.                       

CUMHURRİYET VE SOL

Sol ideolojinin dine bakış açısı Cumhuriyet rejimleri ile ortaya çıkmıştır.

Bilindiği gibi Fransız Meclisi’nde Cumhuriyet rejimini savunanlara meclisin solunda oturdukları için “SOLCU” denilmiştir. Meclisin sağında oturup, krallığı savunanlara da “SAĞCI” denilmiştir. 

Solcular, dini inançların devlet yönetiminde kıstas alınamayacağını, inanç ve ibadetlerin bireylere bırakılması gerektiğini, devletin bütün inançlara eşit uzaklıkta olmasını savunmuşlardır.

Devlet yönetiminin dini kurallar dışında bırakılmasına ise, LAİKLİK denilmiştir. 1789 Fransız burjuva devriminin özü budur. İnsanlık tarihine bunu sunmuştur.

Ancak ne yazık ki, yönetimi elinde bulunduran egemenler, laiklik ilkesini halka böyle göstermemişlerdir.

Onlar, çarpıtma ve yalanı esas alarak, solcuların savunduğu cumhuriyetçilik anlayışını “DİNSİZLİK”, “İMANSIZLIK” şeklinde göstererek halktan gerçekleri gizlemişlerdir.

Çünkü, çıkarları bunu gerektirmiştir. Onlar din istismarı yaparak, iktidarda kalmayı devam ettirmek istemişlerdir.

O halde sol ne yapmalıdır?

Öncelikle, bütün inançlara saygılı ve hürmetli olduğunu, ibadet özgürlüğünü savunduğunu tekrar tekrar deklare etmelidir.

İkinci olarak, din silahını egemenlerden ve çıkarcıların elinden almalıdır. Bunun için de dinleri, özel olarak da İslam dinini çok iyi bilen ilahiyatçılardan aydınlanma ordusu kurmalıdır. Bu aydınlar, şehir, şehir, kasaba, kasaba, köy, köy gezerek, paneller, açık oturumlar düzenleyerek, dinin özü ile sol düşüncenin savunduğu değerlerin birbiriyle örtüştüğünü, her ikisinin de hak, adalet ve dürüstlükten yana olduğunu ısrarla anlatmalıdırlar.

Ayrıca kitle iletişim araçları olan, radyo-televizyon ve internet üzerinden basit bir dille yayınlar yapılarak halk aydınlatmalıdır. Fikir üstünlüğü ele geçirilerek din, çıkarcıların ve egemenlerin elinden alınmalıdır.

Burada yapılacak propaganda şöyle olmalıdır:

1-Bütün dinler ezilenden, yoksuldan ve zulme uğrayanların yanında olmuştur.

2-Dinleri tebliğ eden peygamberlerin yaşamları incelendiğinde hep ezenlere, zorbalara karşı mücadele ile geçmiştir. Örneğin; İbrahim peygamber Nemrut’a, Hz. Musa Firavun’a, Hz. Muhammed de Mekke’deki kodamanlara karşı mücadele etmiş ve halkın menfaatlerini savunmuştur.

3-Dolayısıyla geçmişte peygamberlerin savundukları ve uğruna mücadele ettikleri değerleri bugün “sol” düşüncede olanlar savunmaktadır. Öyleyse, solcuların amaçlarına ulaşabilmesi için; dini ve dindarları karşılarına alarak değil, dini değerlere sahip çıkarak bu mücadeleyi yürütmesi gerekmektedir.

Halkın değerlerine, kültürüne, inançlarına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkmayan, saygı duymayan bir düşünce hareketinin başarı şansı bulunmamaktadır. Sol düşünceyi savunanların yakın tarihimizden örnek alacakları şahsiyet Mustafa Kemal ATATÜRK olmalıdır.

Zira, Atatürk tüm bu değerlere sahip çıkarak, saygı duyarak başarılı olmuş ve halkın güvenini kazanmıştır. Kur’an’ı Kerim’in Türkçe mealini yaptırarak halkın aydınlanmasını istemiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığını kurmasının nedeni de budur. Ama maalesef Diyanet İşleri Başkanlığı bugün bu görevini yapmaktan uzaklaşmıştır. Diyanetin bir an evvel asli görevine dönmesi için sol partiler çaba sarf etmelidir.

Sonuç olarak, Sol partiler din ile ilgili politikalarını geliştirmeli ve önerilerini sunmalıdır.

Eğer sol partiler iktidar olmak istiyorsa, Atatürk’ün izlediği yolu yirmi birinci yüzyıla göre güncelleyip, yeniden yapılanma içine girmelidir.

Bunu yapmadıkları taktirde başarılı olma ihtimalleri bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum