İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILINI KUTLAMAYA DEĞER Mİ?

01 Mayıs 2023, Pazartesi 16:41

Türkiye devletinin siyasi rejimi 29 Ekim 1923 yılında “cumhuriyet” olarak ilan edildi.

2023 yılının, yani cumhuriyetin ilanının 100. (yazı ile yüzüncü) yılındayız. Ancak, devletimizin yöneticilerinin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu kurumların sessizliği dikkati çekiyor.

Sanki, devlet kurumları da, Atatürk’ün kurduğu kuruluşlar da Cumhuriyetimizin 100. (yazı ile yüzüncü) kuruluş yılını kutlamak için pek isteksiz!

Halbuki, Türk milletinin son bin yıllık tarihi içerisinde yaşadığı en büyük değişiklik Cumhuriyet rejiminin benimsenmesidir.

CUMHURİYET TÜRK DEVRİMİDİR

Cumhuriyet ve cumhuriyetçilik, Mustafa Kemal Atatürk tarafından tanımlaması tartışmaya yer vermeyecek şekilde açık olarak yapılmış bir rejimdir.

1924 yılında Cumhuriyetçiliği devrimcilik ile bütünleştiren Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyordu: “Bütün dünya bilsin ki benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraftarlığı, fikri ve sosyal inkılap taraftarlığı.

Daha sonra, 14 Ekim 1925’te, İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretinde ise, Cumhuriyet fikrini daha açık ifade eder: “Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımlamasıyla, düşünsel ve sosyal devrimcilik olarak ifade edilen cumhuriyetçilik, apaçık ahlakî fazilete sahip, özgür yurttaşların, sultanlık ise “korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar”ın rejimiydi!

Yine, 26.08.1924 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinden öğrendiğimize göre, Mustafa Kemal Atatürk, Millî Eğitim Bakanı Vasıf Çınar tarafından Şehir Lokantasında Muallimler Birliği Kongresi üyelerine verilen çay ziyafetinde yaptığı konuşmada da, yukarıda ifade ettiğim görüşünü veciz olarak şöyle ifade etmişti: “Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî, idariî inkılâplar sizin, saygıdeğer öğretmenler, sosyal ve fikrî inkılâptaki başarılarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

CUMHURİYETİ KUTLAYALIM MI?

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 100. Yıl Komitesi kurulduğu duyurulmuştu, ancak bu komitenin çalışmaları ve planlamaları hakkında şimdiye kadar hiçbir bilgi paylaşımı yapılmadı.

Gizli örgüt mübarek!

Peki, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim iki büyük eserim vardır; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir.” sözleriyle verdiği değeri açıkça ortaya koyduğu partisi ne yapıyor, dersiniz?

CHP’nin acaba Cumhuriyet’in 100. (yazı ile yüzüncü) yılı için bir etkinlik programı var mıdır?

Bilmiyoruz!

Daha 2017 yılında, “Cumhuriyet’in 100. Yılı Filmini Kim Çekecek?” başlığı altında yazdığım yazıda şöyle demiştim: “... Şu soruyu sormanın tam zamanıdır: Cumhuriyet’in 100. kuruluş yılını kültür ve sanat alanında nasıl karşılayacağız?

Elbette, özellikle de Kültür Bakanlığı’mızın bu konuda ne yapacağı önemlidir ve merak konusudur?

Edebiyat, tiyatro, müzik, heykel ve resim, opera ve bale alanlarında 100. yıl programı planlanmakta mıdır?

Bizler, yani sinema sektörü açısından en önemlisi, sinema alanında Cumhuriyet’in 100. yılına lâyık olacak, neler yapılması düşünülmektedir?

Daha o günden endişelenmem haksız sebeplere dayanmıyordu. Nitekim, endişelerimin gerekçelerini o yazımda da belirtmiştim:

Endişemin birinci kaynağı, doğrudan bu tür filmlerin yapılmasıyla ilgili takip edilen yöntemle ilgilidir. Size iki başarısız örnek sunacağım. Buradan, ne demek istediğim anlaşılabilir.

İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı döneminde TSK bir film yapılmasına maddi ve manevi olarak katkıda bulundu. Hayır, bu film, Başkomutan Atatürk’ün hayatına veya askerlik başarılarına dair bir film değildi. Zaten, Genelkurmay böyle bir film yaptırmayı hiçbir zaman düşünmedi! Bu film, birkaç gün önce, 2226. kuruluş yılını kutladığımız ordunun tarihinden çetin muharebelerin anlatıldığı bir film de değildi.

Koskoca TSK’nın Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. yılı şerefine yaptırdığı film ne yazık ki, Tom Cruise’un başrol oynadığı ‘Top Gun’ çakması ‘Anadolu Kartalları’ oldu! Ordu kendi kuruluşunu bu kadar ucuz kasaba kurnazlıklarına teslim etmemeliydi!

Atatürk’ün hayatını ve ulusal kazanımlarını yaşatmak ve gelen kuşaklara aktarmak için kurucusu olduğu parti, meclis, cumhurbaşkanlığı şimdiye kadar ne yaptı ki, TSK’dan ne bekliyorsun, diyen sorunuzu duyar gibiyim. Haklısınız, elbette!

Endişemin dayanağı ikinci örneğim ise, İstanbul’un fethinin anlatıldığı, bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılması teşvik edilip desteklenen ‘Fetih 1453’ filmidir. Film gösterime girdiğinde, görsel efektlerin fecaat derecede kötü oluşunu, senaryonun düzeysizliğini, oyunculuğun komediden trajediye geçirdiği evrimi neredeyse tek başıma dile getirdim. O dönem eleştirilerimde yalnız kaldım. Ama biliyorum ki, şimdi büyük çoğunluk da benim gibi düşünüyor.

Her iki örnekte de, hatanın kaynağı kötü niyet değildir. Bunun altını çizelim. Ama, işi bilmeyenlerin karar verici konumda olması, bu kötü filmlerin ortaya çıkmasının asıl nedenidir. Bunu da kabul edelim.

Lütfen, bu kez geç kalmayalım. Cumhuriyet’in 100. yılına ülke olarak lâyıkıyla yetişelim.” demiştim, yazımın sonunda.

Ama, gördüğünüz gibi, yine geç kaldık!

Atatürk’ün kurucusu olduğu parti, meclis, cumhurbaşkanlığı, ordu ve sair kurumlar bir “100. Yıl logosu” dahi hazırlamadılar!

Örneğin, 2009 yılında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın 100. kuruluş yılı şerefine hatıra pulu ve kartpostal hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Posta Telgraf ve Telefon kurumu PTT, Cumhuriyetimizin 100. (yazı ile yüzüncü) yılı şerefine hatıra pulu basmadı!

Her konuda hatıra para basan Darphane Cumhuriyetimizin 100. (yazı ile yüzüncü) yılı şerefine hatıra para basmadı!

2 ilçe ve bir ilde 100. Yıl Marşı beste yarışması dışında, kurumsal kimlikle şimdiye kadar yapılanların toplamı “sıfır” (rakamla 0)!

Peki, sen ne diyorsun, sevgili okur?

Düşünsel ve sosyal devrimcilik olarak Cumhuriyet” siyasete ve kamuya egemen olmuş tüm bu olumsuzluklara rağmen, kutlamaya değer mi?

Unutma: “Türk milletinin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum