İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

AZERBAYCAN’DA BİR ALEVİ TEKKESİ

10 Haziran 2023, Cumartesi 22:08

Anadolu toprakları dışında Horasan Erenlerinin âbâd ettiği en önemli tekkelerden birisi de Miskin Abdal Tekkesi’dir.

Miskin Abdal Tekkesi’nin, SSCB tarafından oluşturulan Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin 1936 yılında lağvedilmesi sonrasında, Ermenistan’a bırakılan topraklar içerisinde kalan Göğçe gölünün doğu kıyısında, yerleşik Türk boyundan dolayı Zergerli de denilen Sarıyakup köyünde doğan Muhammed oğlu Seyyit Hüseyin tarafından kurulduğu biliniyor. “Miskin Abdal” Seyyit Hüseyin’in mahlası.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de özel destekleri ile Miskin Abdal üzerine pek çok bilimsel çalışmalar yapıldı.

Azerbaycan’ın önde gelen filoloji ve halk bilim uzmanı Prof. Dr. Mahmud Allahmanlı tarafından yazılan “Safevilerin Büyük İdeologu ve Sufi Şeyhi Miskin Abdal” adlı eserine yazdığı önsözde, Cumhurbaşkanı Aliyev, bu çalışmaların desteklenmesi zorunluluğunu şu ifadelerle açıklıyor:

Bizim tarihi topraklarımız Erivan hanlığıdır, Zengezur, Göyçe bölgeleridir. Bugünkü Ermenistan tarihi Azerbaycan topraklarında oluşturuldu. Erivan hanlığının ahalisinin % 70-80’i Azerbaycanlılardı. Bunu genc nesil de, dünya da bilmelidir. Çok kıvançlıyım ki, benim tavsiyemle bizim ezeli topraklarımızın tarihi ile bağlı, Erivan hanlığı hakkında çok güçlü ilmî eserler ortaya çıkıyor, pek çok yabancı dile tercüme ediliyor. Bu eserler olgular, gerçekler üzerinde meydana getiriliyor. Biz gelecek yıllarda bu yolda daha da aktif olmalıyız.

MİSKİN ABDAL KİMDİR?

Eldeki kayıtlar, Miskin Abdal olarak bilinen Seyyit Hüseyin’in 1430 ile 1535 yılları arasında yaşadığını gösteriyor. Cebrayil’li Aşık Kurbanî ile birlikte, Safevilerin ilk döneminde Şah İsmail’i derinden etkileyen iki büyük ozandan birisi Miskin Abdal’dır.

Miskin Abdal, 940 kilometrekare büyüklükte, deniz seviyesinden 1900 metrede, dünyanın bu rakımda en büyük gölü olan Göğçe’nin doğu kıyısında bulunan Sarıyakup köyünde dünyaya geldi.

Göğçe gölünden Dedem Korkut destanında da Gökçe deniz olarak bahsedilir.

Miskin Abdal’ın Zergerli ailesinin üyesi olduğu biliniyor.

Zergerli taifesi” Şeyh Safiyeddin’den itibaren Safeviyye yoluna bağlanmıştı.

Seyit Hüseyin’in atası olan Sarı Yakup’un oğlu İbrahim, onun oğlu İsmail, onun oğlu Ali, onun oğlu Cafer, onun oğlu Muhammed ve onun oğlu Seyyit Hüseyin Kızılbaşlığı çevrelerinde yaymak için çalışıyorlardı.

Çok küçük yaşlarda mükemmel Arapça ve Farsça öğrenen Seyyit Hüseyin, çevresinde Alevilik - Kızılbaşlık inancını yaymaya da erken yaşlarda başlar. Göğçe bölgesinde Hakk aşıklarını ve tasavvuf ehlini çevresine toplayan Seyyit Hüseyin, Miskin Abdal Tekkesi’ni kurar.

Gençliğinde evlendiği Senuber isimli eşinin ani ölümü üzerine Miskin Abdal 50 yaşına kadar tekrar evlenmez.

50 yaşında evlendiği Halime isimli eşinden Şaduman, Melike, Ali ve Hasan isimlerinde dört çocuğu olur. İki oğlu Ali ve Hasan Dağıstan’da soğuktan donarak ölürler.

ŞAH İSMAİL GÖĞÇE’DE

Şah İsmail daha 14 yaşındayken, şairler ve ozanlar diyarı Göğçe’ye gelir ve orada ocağın postunda bulunan Miskin Abdal ile tanışır.

Miskin Abdal’ın hayatı hakkında yazılan en dikkat çekici eserlerden birisinin müellifi ve Miskin Abdal’ın oğlu Şaduman’dan yürüyen soyundan olan Tevfik Hüseyinzade, “Safevilerin Büyük Evliyası - Miskin Abdal” eserinde, Seyyit Hüseyin’in Şah İsmail ile ilk kez 1500’de, Göğçe’de görüştüğünü bildiriyor.

Azerbaycan’ın kuzeyini fetheden Şah İsmail dönüşte, yine Miskin Abdal Tekkesi’ne gelir ve Göğçe’deki beş şehrin vergilerini tekkeye vakfeder. Miskin Abdal ise geleceğin Şahına bir saz hediye eder.

İçlerinde Oktay Efendiyev, Alisa Nejat, Ferman Kerimzade, Hüseyin İsmailov ve Aziza Caferzade de olmak üzere, Azerbaycan’ın tarih alanında söz sahibi bütün büyük bilimcileri, Şah İsmail’in 1501 yılında Göğçe’ye uğradığı ve kendisini yetiştiren atabeylerin tavsiyesi ile Miskin Abdal’la tanıştığı konusunda hemfikirdir.

Miskin Abdal’ın da bu karşılaşma ile bağlantılı bir şiiri vardır:

Söz verdiğin ikrara,

Oğul, İsmail hoş geldin!

Göğçe adlı bu diyara,

Oğul, İsmail hoş geldin!

 

Sazın-sözün sırrı burda,

Yiğit olan kalmaz darda,

Sana sadık olan yurda,

Oğul, İsmail hoş geldin!

 

Baht yazılır her alına,

Bak Abdalın ahvalına,

Güzellikler mahalına,

Oğul, İsmail hoş geldin!

 

Yine Tevfik Hüseyinzade’den öğreniyoruz ki; “Şah İsmail Hatai’nin felsefi görüşleri hakkında araştırmalar yapan felsefe ilmleri uzmanı N. Hüseynov’un elde ettiği kaynaklardan belli olur ki, Kızılbaş şahı Miskin Abdal’ı çok sevdiği yedi şairden biri olarak söylermiş. O, Miskin Abdal’ı hatta bir müddet sarayda şairler birliğinin başı olarak da tayin etmiştir. Hatai ile Miskin Abdal’ın şiir paylaşımları da az olmamıştır. Onlar hatta birbirlerinin şiirlerini de ezberden bilirmiş.

Miskin Abdal ile Şah İsmail arasındaki ilişki hakkındaki bir iddia da, küçük İsmail’i Lahican’da koruyan atabeylerin, şehirin Akkoyunlu Sultanı Rüstem tarafından kuşatılması üzerine, şahı Göğçe’ye kaçırdıkları ve Şah İsmail’in eğitimini Miskin Abdal’ın yanında tamamladığı yönündedir.

Bu iddiaya dayanarak, Şah İsmail’in mürşidinin Miskin Abdal olduğu ileri sürülmektedir.

Prof. Dr. Mahmud Allahmanlı’ya göre, “Şeyh Haydar’ın oğlu İsmail’in çocukluğunda düşmanları tarafından takip edildiği yıllarda, Göğçe’de en çok itibar ettiği Hüseyin Muhammed oğlu - Miskin Abdal ve atası Muhammed Cafer oğlu tarafından Göğçe gölündeki Ağdamar adasında bulunan Ağdamar kalesinde takiplerden saklanarak muhafaza edilmesi, ilk eğitimini de Miskin Abdal’dan alması yönünde kaynaklar kesinlikle mevcuttur.

ŞAH İSMAİL’İN MÜRŞİDİ MİSKİN ABDAL

24 Eylül 1501’de Tebriz’de ilan edilen Safevi devletinin hükümdarı olarak Şah İsmail’in giydiği tacı da başına Miskin Abdal’ın yerleştirdiği öne sürülmektedir.

Buna göre, Şah İsmail’in yetişmesinde büyük emekleri olduğu bilinen Hüseyin Lalabey, Halife Kadim Bey, Muhammed Ustacalu, Karamanlı Kahraman Bey’in de hazır bulunduğu törende, Şah İsmail Miskin Abdal’ın elinden tacını giymiştir.

Hükümdarlık duasını da verdiği söylenen Miskin Abdal’ın bu konuyla ilgili şiiri ise şöyledir:

Bu taç, bu taht kılsın vefa,

Şeyh oğlu Şah İsmail’e!

Hızır Nebi, ol Mustafa,

Olsun penah İsmail’e.

 

Abdal tele mızrab vurar,

Gün gelir ki, destan kurar,

Yerde Ali kömek durar,

Gökde Allah İsmail’e

 

Şah İsmail’in taç giymesinin ardından, Miskin Abdal Safevi devletinin kuruluşunu bildirmek üzere devlet elçisi olarak komşu ülkelere gönderilir.

1515 yılında Safeviler şahı I. İsmail Miskin Abdal’ı “Ricalül-gayb” yani gayb erenleri olarak tanımlayan, mukaddes Abdal - Evliya, Hakk’tan keramet, fazilet, hikmet verilmiş kişi gibi özelliklerini belirten bir ferman imzalamıştır.

Burada dikkat çekici olan, Şah’ın fermanında “Abdal”ın da üst düzey bir makam, unvan gibi anılmasıdır, ki, bu konu da ayrıca ele alınmak gerektirir.

Miskin Abdal, diplomatik faaliyetleri ve şairliği yanında pek çok destan da meydana getirmiştir.

Yetim Hüseyin, Aslan Şah ve İbrahim gibi destanlar bugüne kadar gelmiş ve halk arasında yaygın olarak anlatılan destanlardır.

MİSKİN ABDAL’IN TÜRK MÜZİĞİNE KATKILARI

Öte yandan, Miskin Abdal’ın müzik alanındaki katkıları da Türk halk bilimi açısından son derece önemlidir.

Şah İsmail Hatai’nin şerefine yarattığı “Baş (Şah) divan” (Çıldır divanisi), Osmanlı sultanına hasr ettiği “Ayak divanı” (Osmanlı divanisi), yanında “İsmaili”, “Sultani”, “İbrahimi”, “Haydari”, “Şah kalktı”, “Şah İsmail geraylısı”, “Şah sarayı”, “Şahseveni”, “Miskini”, “Abdalı”, “Senuberi”, “Hüseyni”, “Derbendi”, “Göğçe güzellemesi”, “Göğçe çukuru”, “Göğçe döndermesi”, “Göğçe şikestesi”, “Göğçe gülü”, “Atlandırma”, “Paşa göçtü”, “Misri”, “Okşarı”, “Yedekleme”, “Dervişi” və sair Hakk aşıklığının makamlarını içeren tasavvuf müziği, daha sonradan adlandırıldığı şekliyle “Aşık havaları” onun Azerbaycan ve bütün Türk müziğine, aşık yaratıcılığına yaptığı emsalsiz bestekarlık katkıları olarak halk aşıklığını ve müziğini zirvelere çıkarmıştır.

Miskin Abdal tasavvufta Allah’a kavuşmaya vasıta olan sazın dördüncü perdesini de Şah İsmail’in şerefine, “Şah perde” olarak adlandırmıştır.

1524 yılında Şah İsmail’in Hakk’a yürümesi Miskin Abdal’ı derin üzüntüye sokar ve yeniden kendi köyüne, ocağına döner.

1535 yılında, 105 yaşında Hakk’a yürüyünceye kadar geçen sürede Miskin Abdal ocağının postunda, ilim ve irfan yuvası olarak çevre yurtlara hizmet veren bir tekke mürşidi olarak var olacaktır.

Miskin Abdal ölümünden önce oğlu Şaduman’a, ocağı ve kendisine ait tüm eşyaları kızı Melike’ye emanet ettiğini bildirmiş. Bu nedenle, Sarıyakup köyünde Miskin Abdal soyundan Şadumanlı ve Ocaklı adı ile iki aile türemiştir.

Miskin Abdal’ın kendisini tanıttığı bir dörtlük ile yazımızı noktalayalım:

Ocakzadə bir tab ehli nökerem,

Kuyinde kalender, sine defterem,

Mimnen Muhammedem, cimnen Caferem,

Lakabı çok olan Miskin Abdalam.

KAYNAKLAR:

1- Prof. Dr. Oktay Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Devleti (1993)

2- Prof. Dr. Hüseyin İsmailov, Miskin Abdal (2001)

3- Tevfik Hüseyinzade, Safevilerin Büyük Evliyası - Miskin Abdal (2005)

4- Niftalı Göyçəli, Miskin Abdal ve Safeviler (2018)

5- Prof. Dr. Mahmud Allahmanlı, Safevilerin Büyük İdeologu ve Sufi Şeyhi Miskin Abdal (2018)

Yorumlar

  • yorum avatar
    Perviz Semedov
    11-06-2023 00:36

    Göyçe mahalı tarihen türklerin yaşadığı cennetmekan yurtlarımızdan olmaktadır. Bölgedeki türkler 1905, 1918-1920, 1948-1953 ve en son 1988 yılında soykırıma maruz kalmışlar. 1988 yılının sonuna kadar Göyçe bölgesindeki Basargeçer ilinin 32 yerleşim yerinin 30 tanesi tamamen türklerden ibaretti. 2 ermeni köyü ise İrandan göç eden ermenilerdi. Kendilerine "Türkmençay oğulları" diyorlardı. Günümüzde yalnızca Göyçe değil, tüm Ermenistan türksüzleşti ve ermenilerin "Türksüz Ermenistan" hayalleri soykırım sonucu gerçekleşti. Ermeni terörüne son verilmeli, Göyçe-Zengezur, Dereleyez, İrevan, Qafan, Çemberek ve s ezeli ve ebedi türk yurtlarına dönmemiz sağlanmalıdır!!!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum