İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ASİMİLASYON VE ALEVİLER -3

09 Haziran 2024, Pazar 16:26

Daha önceki iki yazımızda, Türkiye Cumhuriyeti’nin “sistematik asilimilasyon uygulaması”nın olmadığını, ama Alevi Bektaşi toplumunun inanç hizmetlerine devlet erki üzerinden erişiminin de 2022 öncesinde olmadığı ve engellendiğini, buna karşılık Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulurken, CHP ve DEM milletvekillerinin ise, Alevi Bektaşilerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda hizmet almaları gerektiğini iddia ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını, bunu bildikleri halde sözde Alevi kuruluşlarının hiçbirisinin (Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu hariç!) bu duruma tepki göstermediklerini ele almıştık.

Bu yazımızda ise, Alevi Bektaşi toplumu içerisinde “asimilasyon” kavramına denk gelecek kimi uygulamalardan ve empoze edilmek istenen görüşlerden söz edeceğiz.

Asimilasyon, bir topluma yasalar ve/veya çıplak zor kullanarak başka bir toplumun dilini, kültürünü, dinini ve sosyal hayat kurallarını benimsetilmesi girişimidir.

AVRUPA DEVLETLERİNİN ASİMİLASYON POLİTİKALARI

1493 yılında yayınlanan “Inter Caetera” adlı bir Papalık fermanı ile ilk kez Portekiz sömürgecileri Afrika kıtasında yaşayan insanları “Hristiyanlaştırma” yetkisi aldılar.

Avrupa devletlerinin Asya, Afrika, Kuzey ve Güney Amerika’da yürüttükleri asimilasyon politikalarını Papa VI. Aleksander’ın verdiği “Inter Caetera” fermanı ile başlatmak yanlış olmaz.

Bir yanda Amerika’nın kuzeyinde işgal edilen topraklarda büyük katliamlar sürdürülürken, diğer yandan Afrika’dan getirilen köleler “işgücü” olarak kullanılıyordu. İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Portekizce sömürgecilerin vahşi saldırılarının ardından kölelere konuşma dili olarak dayatılırken, rahipler de bu insanların dinlerini değiştirmelerine zorluyordu.

Dünya tarihi 19. Yüzyıla kadar Avrupa devletlerinin en kanlı asimilasyon girişimlerine tanık oldu. Bu vahşi saldırılara direnen milyonlarca insan katledilirken, hayatta kalabilmek de sadece sömürgecilerin dinini ve dilini kabul etmekle mümkün olabiliyordu.

OSMANLI DEVLETİNDE ASİMİLASYON

Ne Osmanlı devletinde ve ne de Türkiye Cumhuriyeti’nde Avrupa devletlerinin tüm dünyada uyguladıkları asimilasyonun benzer bir örneği yoktur.

Tersi örnek ise, bolca vardır.

En bilinen örnek ise, İspanya’da yaşayan Yahudilerin 2.Bayezid fermanı ile Osmanlı topraklarına getirilmesidir.

Kaldı ki, Osmanlı devletinin ilk kuruluş yıllarından itibaren, tüm dinlere ve dillere karşı otonom statü her zaman tanınmış ve hatta padişah buyrukları ve şeyhülislam fetvaları ile de farklı zamanlarda ayrıca defaatle tasdik edilmiştir.

Alevi Bektaşi toplumun uğradığı haksızlık ve ötekileştirme ise, kendi dinamikleri ve kendi özellikleri içerisinde ele alınmak gereken bir durumdur. Bu konuyu diğer iki yazımda ele almıştım. Burada tekrar etmeyeceğim.

Meraklısı diğer yazılarımı okuyabilir.

ALEVİ BEKTAŞİLERE ASİMİLASYONU KİM YAPIYOR?

Şurası da bir hakikat ki, Alevi Bektaşiler gerçekten de asimilasyon girişimine maruz kalmaktadır.

Alevi Bektaşi toplumunun inançları bozulmak istenmekte, inanç önderlerini itibarsızlaştırmak için akla hayale gelmeyecek iftiralar ortaya atılmakta, Alevi Bektaşi inanç tarihi ile ilgili çok sayıda yalan yayan kitaplar yayınlanmakta, sosyal medyada bu yalanlar yayılmaktadır.

Bu faaliyetleri takip ettiğimiz zaman, neredeyse hepsinin “Alevi Bektaşi görünümlü” profile sahip olduklarını veya doğrudan Alevi Bektaşi toplumuna hitap eden mahfillerde üretildiğini tespit ediyoruz.

Şurası bir gerçektir ki, 21. Yüzyılda şiddet yoluyla asimilasyon artık mümkün değildir.

Alevi Bektaşileri asimile etmek planlarına sahip herhangi bir merkez varsa, bu merkezin bu bilgiye sahip olmadığını düşünmek mümkün değildir.

O halde, onlar açısından “en doğru girişim” asimetrik bir hamle üreterek, “Alevi Bektaşi kisvesi” altında bizi bozmak, dejenere etmek ve dağıtmak üzere eylemlerde bulunmalarıdır ki, uzun süredir “sistematik olarak” maruz kaldığımız saldırıların özü de budur!

Tekrar edersek; asıl asimilasyon girişimcileri içimizde “bizden görünerek” Alevi Bektaşi inancını bozmak için çalışanlardır.

İnancımızın temelleri hakkında uydurmalarla tartışma yaratanlar;

Başta Hz. Ali olmak üzere, inancımızın yol erenleri hakkında iftiralar yayanlar;

Alevi Bektaşilerle ilgili yalan tarih üretenler vb.

Alevi Bektaşileri asimile etmek için plan yapan mahfillerin içimizdeki piyonlarıdır.

FESLİ KADİR’İN MÜRİDİNİN MAKALESİNİ YAYINLADILAR

İçimizdeki “asimilatör”ler kimlerdir, birkaç örnek verelim.

Fesli Kadir” olarak bilinen Kadir Mısıroğlu’nun 2018 yılında Aleviler hakkındaki düşüncelerine bakalım: “Sen kimsin ulan! Tarih boyunca millete arkadan hücum etmişsin… Bin bir yalan, bin bir rezillik. Ondan sonra en iyi Müslüman benim! Müslümanlık Hristiyanlık değil. Haftada bir kiliseye gidiyor onlar, siz haftada bir defa bile camiye gitmiyorsunuz. Şu kulaklar duydu, İzzettin Doğan Hulki Cevizoğlu’nun programında Alevi köylerine cami istemiyoruz, dedi… Tarihteki Hz. Ali de Sünniydi. Bugünkü kafamızdaki Ali o Ali değildir.

Daha başka açıklamaları da var, Fesli Kadir’in.

Ama, kendisinin Alevi Bektaşilere beslediği hasmâne tutum hakkında, genel bir fikir vermesi açısından bu yeterlidir.

İşte, bu kişinin bir müridinin makalesini kendisini Alevi gösteren bir site yayınladı!

Peki, makalenin içeriği neydi, derseniz: Makale, Alevilerin aslında Papalık tarafından kabul edilmeyen Hristiyan bir tarikat olduğunu iddia ediyordu!

Şimdi, soruyu doğru koyalım: Bu makaleyi yayınlayan site Alevi Bektaşilerin asimile edilmesi projesinde rolü nedir?

Bu sitenin bir grup olarak hareket eden bir çevrenin sesi olduğunu da bildiğimize göre, soruyu daha genişletelim:

Turgut Öker ve Mehmet Ali Çankaya’nın liderliğini yaptığı bu “çevre”nin Alevi Bektaşilerin asimilasyonu projesinde rolleri ve görevleri nelerdir?

Bu çevrenin ağzına “Hakk Muhammed Ali”yi alan herkese “islamist” yaftasıyla saldırmasının gerçek nedenini nasıl açıklayabiliriz?

Siyasette “asimetri” kavramı, “düşmanın gibi görünerek, onu içerden çökert” temel prensibi üzerinden açıklanıyor.

O halde, “bizden görünerek” Alevi Bektaşileri içerden çökertmek üzere görevlendirilmiş ekipler mi var, sorusunun cevabını bulmak zorundayız.

12 İMAMLARLA DALGA GEÇEN ALEVİ OLABİLİR Mİ?

Başka bir örnek daha verelim. Kendilerine Bahçeşehir Hakikat Cemevi adını veren bir grup, 13 Ekim 2023 tarihinde bir toplantı yapmış.

Toplantıya katılanlar, Hasan Harmancı, Gani Pekşen, Piri Er, Mehmet Turan, Rıza Akdeniz, Metin Karataş, Abbas Tan, Aslan Yıldırım.

Videoda kendisini farklı ortamlarda sosyal antropolog olarak tanıtan, ama aslında Kültür Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir birimde memur olarak çalışırken emekli olan Hasan Harmancı yaratılış teorilerinin karşısına varoluşçuluk teorisini koyduğunu iddia ediyor!

Varoluşçuluk-egzistansiyalizm felsefi akımından bi’haber olan bu zat, kendince “yaratılmışlığı red ederek, var olduğumuzu iddia edelim” gibi basit ve köhne bir önermeden yola çıkarak Allah’ı, Muhammed’i ve Ali’yi inkâr etmenin kendince yollarını arıyor.

Diğer konuşmacılar da, 12 İmamları inkâr etmek konusunda birbirleri ile yarışıyorlar. Gani Pekşen “nefes” kavramının nefes almaktan geldiğini sanıyor, Piri Er ise, vahdet’i vücut anlayışına karşı, evrende var olanların toplamının tanrıyı oluşturmasının “vahdet’i mevcut” düşüncesine taraf olduğunu belirterek, Gani Pekşen’in “eskiden 12 imamcı” olduğunu iddia ediyor ve hep birlikte gülüşüyorlar!

Konuşmacılar programın diğer safhalarında da sık sık 12 imamcılıktan nasıl kurtulduklarını birbirlerine anlatarak gülüşüyorlar!

Hacı Bektaş Veli öncesinde Anadolu’da faaliyette bulunan Taptuk Emre, Baba İlyas, Dede Garkın ve diğer tekkelere baktığımızda, hepsinde “tevella ve teberra” ilkesinin titizlikle uygulandığını görüyoruz.

Horasan Erenlerinin titizlikle uyduğu ve uyguladığı ilke olan “tevella ve teberra”, Ehl-i Beyt’i sevenlerle birlikte ol, sevmeyenlerden uzak dur, olarak özetlenebilir.

Bektaşilik çatısı altında daha birleşmeden önce dahi, Anadolu’da var olan Haydarî, Vefaî ve benzeri tekkelerin hiçbirisinde Hz. Ali ve 12 İmamlar düşmanlığı yoktur.

Tersine, tekke şeyhlerinin neredeyse hepsi kendilerinin secerelerinde sıklıkla 7. İmam Musa Kazım olmakla birlikte, mutlaka bir imama bağlarlar.

Kendisi de bir Ehl-i Beyt evladı olan Hacı Bektaş Velî’nin “Makalat” eseri de şu cümle ile başlar: “Bütün varlıkların kendisine sadık olarak, yaratılmışların en hayırlısı Muhammed’e, onun bütün Ehl-i Beyti’ne ve dostlarına salât ve selam olsun.

İster bunu soy seceresi, isterse yol seceresi kabul edin, 12 İmamları yok saydığınızda, Alevi Bektaşilik ve öncülü olan tekkeler varlık gerekçesini de yitirirler.

Peki, o halde Alevi gibi görünüp, 12 İmamlara, Hz Muhammed’e ve Hz. Ali’ye hakaret etmek, onları yok saymak, onlar hakkında akla hayale gelmeyecek iftiralar uydurmak asimilasyon girişimi değilse, nedir?

ALEVİLERE ASİMİLASYON SALDIRISININ FAİLLERİ İÇİMİZDEDİR!

İki örnek yeterlidir. Ancak, okur da çevresine bakarak, bu türden girişimlerin örneklerini çoğaltabilir.

Dikkat etmemiz gereken, “asimilasyon” kelimesini en çok kullananların bizzat kendilerinin “asimilatör” rolünü üstlenmiş olmalarıdır.

Pir Sultan Abdal Dernekleri Başkanı Cuma Erçe, “Aleviliğin İslam dışı” olduğunu iddia ederken, ismini fütursuzca kullandığı Pir Sultan’ın inancından hâyâ etmiyor olabilir, ama Aleviliği kimlerin asimile etmek istediğini de ele veriyor!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde verilen kararı “AİHM Aleviliğin İslam dışı olduğunu kabul etti” şeklinde bir yalanla sunan çevreyi destekleyen Garip Dede Cemevi Vakfı Başkanı Celal Fırat, “Aleviliğin önüne arkasına bir sürü terimler koyuyorlar. Alevilik tek başına bir inançtır” dediğinde “içimizdeki asimilatörler”in kim olduğu anlaşılmıyor mu?

Gerçeğin demine Hû!

---

Siz Emevî biz Haşimî

Siz bir yana, biz bir yana

Siz kazibî, biz salihî

Siz bir yana, biz bir yana

 

Kabul eyledik imanı

Terk ettik zann-ü gümanı

Biz Hüseynî, siz Süfyanî

Siz bir yana, biz bir yana

 

Bir ikrarda olduk kavî

Keşfoldu bize semavî

Siz Yezidî, biz Alevî

Siz bir yana, biz bir yana

Âşık Sıdkî Baba

Yorumlar

  • yorum avatar
    Yaşar.sevinçli.baba
    10-06-2024 02:18

    . Hak .Muhammed Ali 12 imamlar ve Hacı Bektaşi Veli'nin cümle erenlerin evliyaların gitmiş oldukları yol sistemi 4 kapı 40 makam ve müsahiplik ikrar. görgü bunların tamamı kur'an-ı kerim'den alınmıştır 1400 senedir bozamadılar bunlar mı bozacaklarmış

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum