Kitap
İstanbul
25 Nisan, 2025, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK ARASINDA FARK VAR MIDIR ?

12 Mayıs 2023, Cuma 13:39

ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK ARASINDA FARK VAR MIDIR ?

 

Alevilik ve Bektaşilik Arasında Fark Var Mıdır?

 

Aleviler Bektaşiler aralarında "yol bir sürek bin bir" diyerek birçok farklı kollara ayrıldıklarını ifade ederler. 

 

Bugün Anadolu'da iki tür topluluk varmış gibi Aleviler ve Bektaşiler denilir. Oysa Alevi diye adlandırılan topluluk Kızılbaş topluluğu olarak 

adlandırılmalıdır. Alevilik Anadolu'da bir üst isimdir. Bu üst isimin temel iki kolu Kızılbaşlık ve Bektaşiliktir.

 

Yani sürek olarak Kızılbaş Aleviler ve Bektaşi Aleviler Anadolu Aleviliğini oluşturur. 

 

Kızılbaş Alevilerinde her köy bir ocağa bağlıdır. Ve bu ocaklara aynlış bir gelenektir. Aleviler yalnız bu ocaklarıyla tanırlar. Bektaşi Alevilerde de Hacı Bektaş Ocağı ve onun Piri Hünkar Hacı Bektaş Veli bir ocakzadedir ve seyyid'dir.

 

Her ne kadar bu iki topluluk "pir" olarak Hacı Bektaş'ı görüyor ve aynı kökten geldiklerine inanıyorlarsa da erkanları ve bazı konulardaki görüş ayrılıkları bu iki topluluğun farklı olduklannı göstermektedir

 

Ama bu farklılık keskin çizgilerle ayrılmış belirli farklılıklar arz etmemektedir. (A. Güzel, "Alevi", Türk Ansiklopedisi, c. II s. 46-48.)

 

"Her Alevi Bektaşi' dir, fakat her Bektaşi 

Alevi değildir" sözü bu kesimler tarafından kullanılsa da müşterek inarrç 

esasianna sahip olup bu esaslan yerine getirme konusunda farklı yöntemler 

kullanan bu iki zümre, aradaki küçüK uygulama farkianna rağmen aynı yolu 

kullanan aynı hedefe yönelen rehberleri ve çıkış yerleri aynı zümrelerdir.

 

 19. asırdan itibaren -özellikle 1826'dan sonra- Bektaşilik ve Alevilik terimleri birlikte anılmış, 

bugün, "Alevi-Bektaşi" diye anılan bir terim ortaya çıkmıştır. 

 

Bazı araştırmacılar "1826'da Bektaşilik yasaklanınca köy Bektaşiliğini Alevilikle 

birleştirmişler ve 1925'te tarikatların kapatılmasıyla da Bektaşiliği, Alevilik 

içinde ele almışlardır" (Küçük, 2003:151 ) .

 

Bazı araştırmacılar, Bektaşiliği Aleviliğin bir kolu olarak ele alırlar (Eyüboğlu, 1989:66). Bazılan Aleviliği Bektaşiliğin Çelebiyan koluna bağlı· olması sebebiyle bunu reddeder (Küçük, 2003:152). 

 

Bazı araştırmacılar da Bektaşiliğin, Osmanlı Devleti tarafından kurulmuş bir Alevilik şekli 

olduğunu söyleyerek olayı siyasi nedenlere bağlamaya çalışırken (Özkırımlı, 1990: 182); bir kısmı ise ikisinin de aynı olduğu görüşünü savunmuşlardır (Ulusoy, 1986:107).

 

Kızılbaş Alevilik ve Bektaşi Alevilik , inanç bakımından birçok ortak özellik taşır. Bununla birlikte Bektaşilik, temel prensip ve ayinleri olan sufi bir tarikat özellikleri de bulunmaktadır.

 

Her iki toplulukta Hz. Ali soyundan olmaya önem veren bir kimliktir. 

 

1826'a kadar Bektaşi Alevilik önceleri herkese açık bir tarikat görüntüsü sergilerken, Kızılbaş Alevilik gibi zamanla gizliliği esas almıştır.

 

Kızılbaş Alevllikte soy önemlidir. Kızılbaş Alevi bir aileden olmak gerekir. Aksi durumda Kızılbaş Alevisi sonradan olunmaz.

 

Bektaşi Alevilikte ise iki şekilde olur Bektaşi Alevi bir Aileden gelenler olduğu gibi sonradan yola inkisap edip nasip alarak Bektaşi Alevisi de olunabilir. 

 

Kızılbaş Alevilikte ve Bektaşi Alevilik dede (pir) olmak için belirli bir ocağa veya soyca Hz. Muhammed'e veya Hz. Ali'ye bağlanmak gerekir.

 

Ancak Bektaşi Aleviler iki kola ayrılmış. Çelebiğan ve Babağan olarak Babaganlarda sonradan Bektaşi olma usulü daha sık görülürken ve Ocakzade bir Dede yani Hünkar Hacı Bektaş Evladı Çelebi ve Çelebilere bağlı Ocakzade Dede aileden gelme Alevi toplulukları olarak belli bölgelere baktıkları halde Babagan Bektaşilerde isteyen herkes bir Bektaşi Babasından nasip alabilir.

 

Babagan Bektaşiler Kızılbaş Alevileri ve Bektaşi Alevilerin Çelebigan kesimi meydanlarına almazlar. .(A. Güzel, "Alevi", Türk Ansiklopedisi, s. 47.)

 

Babağan Alevi Bektaşilerinde Tarikatta isteyen istediği Baba Erenlere intisap edebildiği halde, Çelebiğan Bektaşi Alevllik ve Kızılbaş Alevilikte şahsın babası hangi ocağın talibi ise oğul da o ocağın talibidir, başka bir ocağa intisap edemez. 

 

Ocakzadelikte bir sosyal kast ortaya çıkmaktadır. Ocak, babadan_ oğula kalıtım yoluyla intikal etmektedir. 

 

Dedelerin, Babagan Bektaşi Aleviliğinde olduğu gibi seçimle gelmemesi, bu zümre içerisinde belli bir eğitim programının olmayışı dedelik müessesinin çok ilkel bir seviyede 

kalmasına neden olmuş, bu da Alevllerin kapalılık-gizlilik felsefesinin oluşmasını hızlandırmıştır. (Türkdoğan 2005:22). 

 

Babağan Bektaşi Alevilikte "Baba", yetenekli, yol'un eğitimini ve terbiyesini almış kişiler arasından seçilirken, Çelebigan Bektaşi Aleviği ve Kızılbaş Aleviliginde babadan oğula 

geçer. 

 

"Dedeliğin babadan oğula geçmesi uygulaması şamanlıktan Aleviliğe geçmiştir" (Şakir Keçeli ?:83)

 

Babagan Bektaşi Aleviler Babalara "nezir", Kızılbaş Aleviler ve Çelebigan Bektaşi Aleviler Dedelere "humus" hakkullah çıralık verdiklerini söylerler. (nezir: Adak, annağan anlamındadır. Uğur olsun, bereket olsun diye dedeye verilen hediyeye de nezir derler.)

 

Bir Babağan Bektaşi Alevisi Kızılbaş Alevi ve Çelebigan Bektaşi Alevisine kız verebilir; yeter ki nasip almış olsun. Kızılbaş Alevisi ve Bektaşi Alevisi zaten kız verme konusunda aralarında bir şart yoktur.

 

Bektaşi olmak isteyen herkes bir tekkeye başvurur, giriş töreninde ikrar verip Bektaşi olabilir ama Çelebigan Bektaşi Alevi ve Kızılbaş Alevi, "daldan, budaktan gelmez, kökten sürer" (Timuroğlu 2004:84). 

 

Özetle Kızılbaş Alevilik ve Çelebigan Bektaşi Alevilik soy esasına bağlıdır, atası Alevi olmayan sonradan istese de Alevi olamaz. Bu özellik Aleviliğin en belirgin ayırt edici yönünü oluşturmaktadır. 

 

Alevi Bektaşiler, sadece Hacı Bektaş Veli'yi Pir olarak tanırken; Kızılbaş Aleviler Hacı Bektaş Veli yanında soyu dayanan Hz. Muhammed'e kadar gittiğine inanılan birçok ocakzadeyi 'Pir,kabul ederler. 

 

 Bektaşi Aleviler ve Kızılbaş Aleviler ayin ve benzeri toplantılarda kullandıkları dergah içinde "meydan evi" vardır. Zaman bu Cemevi olarak adlandırılmaktadir.

 

Sırrı ifşa etmeme düsturu hem Kızılbaş Alevilik hem de Bektaşi Alevilikte olmasına rağmen Bektaşiliğin, I 826 yılında Yeniçerilikle birlikte kaldırılması ve 1925'te bütün tarikatların kapatılması gibi olaylardan dolayı, Kızılbaş Aleviliğe ve Çelebigan Bektaşi Aleviğe göre Babağan Bektaşi Aleviliği daha gizli bir yapıya büründüğünü kabul etmek gerekir.

 

Çelebigan Bektaşi Aleviler ve Kızılbaş Ocak özelliği gösterdiğinden bu yasaklardan fazlaca etkilenmemiş kendisine bağlı muhiban ile bağları kopmamıştır. Oysa Babağan 

Bektaşiler tarikat özelliğine daha bürünerek kendilerini gizlerler ve buna "Bektaşi Sım" derler.

 

Bu sır bazılarına göre, Babağan Bektaşilikte insanın "ilalılaşmış hatta Allalı 'ın en büyük adının (ism-i azam) insan olduğu şeklindeki inanca kadar giden teolojik bir mesele olduğu 

bazılarına göre ise sır 'kadının erkekle aynı stattide olmasıdır.' Bu terim, Bektaşllerin 

birbirlerini tanımak için kullandıkları araçlara da işaret edebilir ki bu da içki içmek ve 

sultanım, nazarım, erenler gibi kelimeleri içerir. Bektaşilerin zaman zaman tarikatın adını 

şifreli olarak 'Tarikat-ı Nazenin' şeklindeki kullanmaları bu gizliliğin bir devamıdır. 

Hülya Küçük, " Bektaşilik ve Aleviliğin Sufi ve Esoterik Boyutu Karşılaştırmalı Analizi", 

islamiyat 6 (3) Temmuz-Eylül 2003, istanbul s.156.

 

Kızılbaş Alevilerde ve Bektaşi Alevilerde büyük önemi olan "musahip" veya "ahiret kardeşliği" adeti bazı Babagan Bektaşilerde evli olanlara geçerli olduğu gibi o gün nasip alan tüm yol kardeşleri arasında da olabilmektedir. Eşler bu durumda bir sonraki törene alınırlar. 

 

Balım Sultan sonrası Sersem Ali Dede Baba zamanında başlamış olan "mücerred" (bekar 

derviş) adeti de Çelebigan Bektaşi Alevilerde ve Kızılbaş Aleviler de yoktur. Aksine, Alevllerde "ayin-i cem" törenlerine sadece evli çiftler katılabilmektedir.

 

Babagan Bektaşi Aleviler 1826 Yeniçeri Ocağı ve Bektaşi Tarikati kapatılınca Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahına bağlı oldukları Türkmen boylarından zamanla koparak tarikat düzenini oluşturmalarına rağmen, Çelebigan Bektaşi Aleviler ve Kızılbaş Aleviler gelenek ve göreneklerine daha bağlı olup tarikat düzeni içerisinde yapılanmamışlardır.

 

İnançlar Arasındaki Benzerlikler: 

 

Bektaşi Aleviler ve Kızılbaş Aleviler arasındaki farklar birtakım sosyal faktörlerden 

ortaya çıkmaktadır. 

 

Her ikisi de -12 imaını tanır ve özellikle imam Cafer Sadık'a (ö.l48/765)7 büyük saygı gösterirler. ibadetlerinin merkezinde 

bulunan Allah-Muhammed-Ali üçlüsü 'üçler' olarak kabul edilir. 

 

Her iki taraf da Muharrem ayının ilk on rününde 'matem geceleri'ni içtenlikle 

anarlar. 

 

Her iki tarafat 'tevelli' ve 'teberri'9 doktrini ve 'meydanda mürşidin gözetimi altında yapılan ayin-i cem' ikisinde de vardır. 

 

Bu ayinde yerine getirilmesi gereken on iki görev, nefes, gülhang ve terceman denilen 

Türkçe şiirler ve lokma denen bir yemek vardır. Nevruz, Hz. Ali'nin doğum günü veya Hz. Peygamber'in kızı Fatıma ile evlendiği gün olarak kabul edilir. 

 

21 Martta kutlanan Nevruz, günahiann bağışlanması için 'baş okutması' iki tarafta da var olan adetlerdendir (Küçük, 2003: 157). 

 

Günümüzde Alevilik-Bektaşilik kavramlannın ayn kullanılması neredeyse imkansızdır.

 

 Aleviliği ve Bektaşiliği bugün gelinen noktada 

birbirinden bağımsız olarak ele almak tarihsel ve sosyolojik açıdan mümkün görünmemektedir. 

 

Yeşilyurt'un belirttiği gibi; "Alevi-Bektaşi inanç sisteminin tahliline aynlmış bir araştınnada, belki de vurgulanması gereken ilk şey, sistematik ve herkes üzerinde bağlayıcı bir inanç sistemi ortaya koymanın güçlüğüdür." 

(Yeşilyurt, 2003:13). 

 

Bu inanç, tarihi, sosyolojik ve kültürel bakımdan zengin bir kültür zemini üzerine yerleşmiştir. Temelini hoşgörünün oluşturduğu bu anlayış zamanla birçok farklı inancı bünyesine adapte edebilmiş, değişik birçok 

inanç Alevi-Bektaşi inancı şeklinde değerlendirilmiştir. 

 

Alevilik, Bektaşilikten ayrılmaz. Çünkü her iki terim de aynı olguya,Türk İslam olgusuna bağlıdır. 

 

Alevilik ve Bektaşilik, inanç, ahlak esasları ve 

edebiyatlan bakımından temel olmayan farklılıklar dışında ortaktırlar 

(Melikoff, 1994: 49). 

 

Tarikatlar içerisinde Türk kimliğini en belirgin biçimde koruyan, gerek edebiyatlannda kullandıklan dilde, gerekse günlük yaşantılannda yaşattıkları gelenek ve görenekler de öz kimliğimizi yansıtan Alevi-Bektaşi inançlarına ön yargıyla bakmamak gerekir. 

 

Bu inançta "insan" temel olarak alındığı için bütün pratiklerinde insan unsuru hep ön plandadır.

 

 Ritüellerinde eski Türk inançlannın izlerini taşıyan bu inanç, zamanla Türk toplumunda ve tarikatlar içerisinde kabul gören tasavvufı bir ekol olmuş, popüler bir tarikat özelliği kazanmıştır. 

 

Ancak zamanla değişen koşullar bu tarikat için olumlu hiçbir katkı yapmamıştır. Tarikat popülaritesini zamanla kaybetmiş ve 

içine/kabuğuna çekilmiş, dış dünyaya kaygıyla bakmış kapılarını kapatmıştır. 

 

Bugün gelinen nokta tarikatın bir nebze de olsa irdelenmeye başlandığı, ilmi açıdan incelenmeye çalışıldığı noktadır.

 

Aşk ile 

 

Araştıran : 

Mehmet Özgür Ersan ❤️

Abdal Yesari

 

Kaynak: Gölpınarlı, Alevi-Bektaşi Nefesleri, İstanbul 1992, s. 5; Ocak, 

"Bektaşilik Bir Tarikattır Ama Alevilik Bir Tarikat Değildir", s.13-19; E. Ruhi Fığlalı, 

"Alevilik-Bektaşilik Üzerine", s.5-7; Atalay, Bektaşilik, s.16; Köprülü, "Bektaşiliğin 

Menşe'leri", Cem Dergisi, Yıl 5, 8.52 Eylül 1995; Noyan, "Bektaşi-Alev! Konusunda bir 

Gezinti", Türk Yurdu, No:8, s.34; Türkdoğan, Alevi-Bektaşi Kimliği: Sosyo-

Antropolojik Araştırma, İstanbul 1995; İ. Görkem, Baha Said, Türkiye'de Alevi, 

Bektaşi, Ahi ve Nusayri Zümreleri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2000.

ATALAY, Besim (1991), Bekıaşilik ve Edebiyatı, 2.b. (çev. Vedat Atila) Ant Yay. 

İstanbul. 

FIGLALI, E. Ruhi ( 1994 ), Türkiye 'de Alevilik-Bektaşilik, Selçuk Yay. İstanbul. 

GÖLPINARLI, Alıdülbaki (1992), Alevi-Bektaşi Nefts/eri, İnkılap Kitapevi İstanbul. 

GÖLPINARLI, Abdülbald (1994), "Bektaşilik Bir Tarikattır Ama Alevilik Bir 

Tarikat Değildir", Türk Yurdu, (Aralık) C.88, s.l4. 

BAHA, SAİD (2000), Türkiye 'de Alevi-Bektaşi, Ahi ve Nusayri Zümreleri (Hzl. İsmail 

Görkem) Kültür Bak. Yay. Ankara 

BİRDOGAN, Nejat (1992), Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşme/eri, Alev Yay. 

İstanbul 

BİRGE, John Kingsley (1991), Bektaşilik Tarihi (Çev. Reha Çamuroğlu), Ant Yay. 

- istanbul. 

FAR<\.GHİ, Suraiya (2004), Anadotu'dq Bektaşilik (Çev. Nasuh Barın), Simurg Yay. 

İstanbul. 

GÜZEL, Abdurrahman (1968 ), "Alevi", Türk Ansiklopedisi, C. Il, İstanbul. 

HASLUCK, F.W. (1995), Anadolu'da ve Balkanlar'da Bektaşilik (Çev. Yücel 

Demirol) Ant Yay. İstıınbul 

KEÇELİ, Şakir (?),Alevilik Bo=f .. 1rda Yanan Ateş, Emel Yay. Ankara 

KÖPRÜLÜ, Fuad (1995a), "Bektaşiliğin Menşe'leri, ı ", (hz!. M. Yaman) Cem 

Dergisi, 5 (52) Eylül İstanbul s.7-9. 

KÖPRÜLÜ, Fuad (1995b), "Bektaşiliğin Menşe'leri, II ", (hz!. M. Yaman) Cem 

Dergisi, .5. (53) Ekim İstanbul s.J0-13. 

KÖPRÜLÜ, Fuad (1995c), "Bektaşiliğin lvfenşe 'leri, !If', (hz!. M. Yaman) Cem 

Dergisi, .5 (52) Kasım İstanbul s.7-9. 

KÜÇÜK, Hülya (2003), "Bektaşilik ve Aleviliğin Sufi ve Esotirik Boyutu 

Karşılaştırmalı Kavram Analizi", İslamiyat 6, (3) Temmuz-Ağustos 

Ankara 

KÜÇÜK, Hülya (2003), Kurtuluş Savaşmda Bektaşi/er, Kitap Yay. İstanbul 

MELIKOFF, lrene (1994), Uyur İdik Uyardılar, (çev. Turan Alptekin) Cem Yay. 

İstanbul. 

MELIKOFF, Irene (1998), Hacı Bektaş: Efsaneden Gerçeğe, (Çev. Turan Alptekin) 

Cumhuriyet Yay. İstanbul 

NOYAN, Bedri (?),"Bektaşi-Alevi Konusunda Bir Gezinti", Türk Yurdu, S.8, İstanbul 

s.34. 

NOYAN, Bedri (1998), Bütün Yönleriyle Bektaşilikve Alevilik, (hz!. Şakir Keçeli) C.l, 

Ardıç Yay. Ankara.NOYAN, Bed ri (1999), Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, (hzl. Şakir Keçeli) 

C.2, Ardıç Yay. Ankara. 

NOYAN, Bedri (2000), Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, C. lll Ardıç Yay. 

İstanbul. 

ULUSOY, A. Celalettin (1986), "Hiinkar Hacı Bektaş Veli ve Alevi-Bektaşi Yolu", 

Hacıbektaş, Ankara. 

OCAK, A.Yaşar (1994), "Bektaşilik Bir Tarikattır Ama Alevilik Bir Tarikat Değildir", 

Türk Yurdu, (Aralık) S .. 88. 

ONAT, Hasan (2003), "Kızılbaşlık Farklılaşması Üzerine", lslamiyat, 6, (3) Temmuz-

Ağustos, Ankara. 

SAVAŞ, Saim (2002), XVI. Asırda Alevflik, Vadi Yay. Ankara. 

TÜRKDOGAN, Orhan (1995), Alevi-Bektaşi Kimliği -Sosyo-Antropolojik Araştırma, 

Timaş Yay. İstanbul. 

TÜRKDOGAN, Orhan (2005), "Alevi-Bektaşi/erde Statü ve Rol Dağılımı", Türk 

Yurdu 25, (210) Şubat s.8-19. 

TİMUROGLU Veeibi (2004), Alevilik, Bektaşilik, Şii/ik, Kı::ılbaş/ık, Kalan Yay. 

Ankara 

ÜZÜM, İlyas (1997), Günümü:: Aleviliği, Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yay. İstanbul

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum