İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLİK BEKTAŞİLİKTE BALIM SULTAN GERÇEĞİ

20 Ağustos 2023, Pazar 21:00

Alevî-Bektaşî topluluklar içinde, bu yolun disipline edilerek örgütlenmesini sağlayan Balım Sultan’a hak ettiği değerin verilmediğini düşünenlerdenim.

Pir-î Sanî (Hacı Bektaş’tan sonra ikinci pir) olarak adlandırılan Balım Sultan, Alevî-Bektaşîliğin bugünlere gelmesinde, tarihsel ve inançsal anlamda en kritik rolü oynayan kişidir.

Hacı Bektaş Velî’nin oğlu olduğu da ileri sürülen Seyyid Ali Sultan’ın torunu olan Balım Sultan’ın asıl ismi Hızır Bali olup, bilindiği gibi, Osmanlı Sultanı 2. Bayezid’in isteği üzerine 1501 yılında Dimetoka’da bulunan Seyyid Ali Sultan dergâhından gelerek Hacıbektaş’taki dergâhın başına geçmiştir.

Alevî-Bektaşî cemlerindeki on iki post erkânı ile on iki hizmet geleneğini başlatan, “Hakk, Muhammed, Ali” şeklinde ifade edilen ulûhiyyet anlayışını Alevî-Bektaşî tekkelerinde itikadın temel ögesi haline getiren de Balım Sultan’dır.

Öte yandan, Hacı Bektaş Velî’nin Anadolu tekkeleri içerisinde yarattığı inanç birliğini teşkilatlanmaya dönüştüren kişi de Balım Sultan’dır.

* * *

Hacı Bektaş Velî ile ilgili olarak, Anadolu’ya gelişi hakkında anlatılan menkıbe Velayetname’de özetle şöyle aktarılır:

Hünkâr Hacı Bektaş Anadolu’ya yaklaşınca, Rum erenlerine selam verir. Seyyid Nurettin’in kızı Fatıma Bacı’ya bu selamın malûm olması üzerine, Rum erenleri yolu bağlayarak Hünkâr’ın Anadolu’ya girişini engellemek isterler. Bu engelin farkına varan Hünkâr, “güvercin donuna girerek” Sulucakarahöyük’e gelir. Bunun üzerine, Hacı Doğrul doğan şekline girerek güvercini avlamak ister. Ancak, Hünkâr’ın bu hamleyi de boşa çıkarması üzerine, Hacı Doğrul “kem bizden kerem sizden” diyerek af diler ve ilk talibi olur.

Hünkâr tekbirle Hacı Doğrul’un kisvesini başına giydirir. Hünkâr’ın yanına çağırdığı erenlerin ayak diremesini de, altlarındaki seccadeleri kendi yanına alarak ortadan kaldırır.

Horasan erenlerinden olduğunu belirten Hünkâr Hacı Bektaş Velî’nin yanına topladığı erenlere kendisini tanıtışı şu şekildedir: “Aslım Muhammed soyundan. Türkistan’dan geliyorum. İbrahîm-at Sânî diye tanınan Seyyid Muhammed’in oğluyum. Seyyid Muhammed, Mûsâ-î Sânî, o, İbrahim Mucâb oğludur, onun babası da İmâm Mûsâ-î Kâzım’dır. Mürşidim doksandokuz bin Türkistan Pirlerinin ulusu Sultan Hâce Ahmed-î Yesevî’dir. Meşrebim, Muhammed Ali’dendir, nasibim Tanrı’dan.

Anlatılan menkıbe, özünde Hacı Bektaş Velî’nin Anadolu erenlerini kendi etrafında birlik olmaya ikna etmesini anlatır.

Dağınık ve her biri kendi başına olan Anadolu tekkeleri Hacı Bektaş Velî sayesinde itikatta, tarikatta, içtimaî hayatta ve erkânda birleşmiştir.

Hacı Bektaş Velî Anadolu tekkelerinin ortaklaşmasını, sosyal ve ekonomik düzene katkı sağlamasını ve en önemlisi de Anadolu Türklerinin devletleşme çabalarına katılmasını sağlayacak yolu açmıştır.

* * *

Buna karşılık, Balım Sultan ise, kendisinden 230 sene önce Hakk’a yürüyen Hünkâr’ın kurduğu binayı merkezi bir teşkilata dönüştürmüştür.

Elbette, Dimetoka’da doğan ve Seyyid Ali Sultan Dergâhı’na bağlı bir Alevî-Bektaşî olan 2. Bayezid’in Balım Sultan’ın Hacı Bektaş Dergâhı’na postnişin olarak atanmasında payını yadsımak mümkün değildir.

Öte yandan, İttihat ve Terakki’nin Alevî-Bektaşî topluluklar arasında araştırmalar yapması için görevlendirdiği Baha Sait Bey’in, 2. Bayezid’in Safevîlere karşı önlem olarak Balım Sultan’ı Hacı Bektaş Dergâhı’na gönderdiği iddiasını da gerçekçi bulmuyorum.

Baha Sait Bey kafasında, bu olaylardan sonra ortaya çıkmış olan Osmanlı ve Safevî devletleri arasındaki çatışmaları, zorlama ile daha önceki bir zaman dilimine taşımaya çalışıyor. Bilimsel jargonla söylersek, Baha Sait Bey’in hatası anakronizmdir.

Bu noktada dikkati çekmek istediğim bir diğer gariplik ise, Baha Sait Bey’in Alevîlik çalışmalarında kasıt arayan kimi çevrelerin de onun bu tezini sorgulamaksızın kabul edip savunmalarıdır.

Gerçek şu ki, yazımızın devamında da değineceğimiz üzere, Balım Sultan Alevî-Bektaşî ocaklarının itikadî ve idarî teşkilatlanmasını hayata geçiren, Alevîliği bugün var olduğu haliyle biçimlendiren bir ulu erendir.

Bedri Noyan Dedebaba, Balım Sultan döneminde tekkelerin teşkilatlanmasından söz ederken, “bu süreçte her 30 kilometre mesafede bir Bektaşî tekkesi kurulmuştur” ifadesini kullanır.

Seyyid Ali Sultan (Kızıldeli), Otman Baba, Demir Baba ve Akyazılı Sultan gibi Horasan Erenlerinin himmetiyle Balkanlarda etkin bir dergâha dönüşen Alevîlik-Bektaşîlik, aynı süreç içerisinde Mısır, Suriye, Irak, Ege ve Akdeniz adaları, hatta İran ve Azerbaycan gibi ülkelerde de büyüyordu.

Tek başına bu veri dahi, Balım Sultan’la birlikte Alevîlik-Bektaşîliğin Osmanlı ile Safevî devletleri arasında parçalandığı veya müdahaleye uğradığı iddiasını çürütmeye yeterlidir.

* * *

Kaldı ki, Safevî devletinin kurucusu Şah İsmail Hatâî’nin çeşitli şiirlerinden Hacı Bektaş Velî’ye yaklaşımını örnekleyelim:

Muhammed Ali’dir kırkların başı
Uralım Yezid’e laneti taşı
Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir eşi
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

 

* * *

Tuttuğumuz bir gerçeğin elidir

Gittiğimiz imamların yoludur

Serçeşmemiz Hacı Bektaş Veli’dir

Mihman canlar bize safa geldiniz

 

* * *

Can Hatâî’m kork Allahın işinden
Uğradım geçtim delikli taşından
Tas almış eline Serçeşmenin başından
Gördüm seyreyledim Hacı Bektaş’ı

 

* * *

Yağan yağmur içün esen yel içün

Dergâhına varan doğru yol içün

Urum’daki Hacı Bektaş Vel’ içün

Hatâ ettim günâhımı bağışla

 

* * *

Hatâî bîçâre kuldur şâhına

Hünkâr Hacı Bektaş nazargâhına

Deli gönül hâk ol düş dergâhına

Er olayım dersen er ile görüş

 

Görüldüğü gibi, Şah Hatâî, buraya almadığım daha pek çok şiiri ile birlikte, Hacı Bektaş Dergâhı’nın hiçbir zaman “rekabet odağı” olarak görmemiş ve tam tersine, Alevî-Bektaşîlerin “serçeşmesi” olarak kabul etmiştir.

* * *

Irak, İran ve Azerbaycan coğrafyasında faaliyette olan Bektaşî tekkeleri de yüzlerce yıl Hacı Bektaş Dergâhı’na bağlılıklarını hiçbir engelle karşılaşmadan sürdürmüşlerdir.

Balım Sultan, iddia edildiği gibi, Osmanlı devletinin Safevîlere karşı kullandığı “Alevî-Bektaşî kozu” olsaydı, bunun karşılıklı olarak yansımaları olması gerekirdi.

Kaldı ki, Osmanlı devleti sınırları içerisinde de, Balım Sultan’ın tekkesi olan Seyyid Ali Sultan Dergâhı başta olmak üzere, Balkanlardan Mısır’a, Suriye’den Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar Alevî-Bektaşî cem ayinlerinde bugüne kadar kesintisiz olarak Şah İsmail Hatâî’ye niyaz edilmektedir.

Kısaca özetlersek; hem Osmanlı devleti sınırları içerisinde kalan Alevî-Bektaşî tekkelerinde Şah İsmail Hatâî yüceltilmiştir ve hem de Safevî devleti sınırları içerisinde Hacı Bektaş Velî’nin “serçeşme” vasfı kabul edilmiş ve tartışma konusu yapılmamıştır.

Öte yandan, konu edilmesi gereken bir nokta da, Balım Sultan’ın (Kaygusuz Abdal’dan sonra) ilk yazılı erkânnâmeyi “Erkânnâme-i Bektâşiyân ve Kavânîn-i Yeniçeriyân” adı altında hazırlamış olmasıdır.

Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’ın “Bektaşî sözcüğü 16. yüzyıl başlarından itibaren kullanılmaya başlandı” tespitini de göz önüne alırsak, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, Balım Sultan’ın Alevî-Bektaşî teşkilatlanmasını hayata geçiren “pîr” olarak kabul edilmesi gerekir.

* * *

Balım Sultan’ın açtığı “yol” sayesinde, Hacı Bektaş Velî ile çağdaş veya sonraki zaman diliminde yaşamış Karaca Ahmed Sultan, Sarı Saltık, Geyikli Baba, Sultan Şücâeddin, Abdal Musa ve Akça Koca gibi bazı Kalenderî, Vefâî ve Melâmî dervişleri benimsenmiş, buna uygun olarak Vefâîler, Haydarîler, Abdallar, Işıklar, Ahiler ve Kalenderîler gibi “gayr-i Sünnî” tasnif edilmesi gereken çeşitli tasavvufî akım ve tarikatlarla da birleşilmiş, onlar da Hacı Bektaş Dergâhı’nın bir parçası haline getirilmiş ve böylece büyük bir Bektaşî çatısı yaratılmıştır.

Son olarak, Alevî-Bektaşîlik ile Yeniçeriler ilişkisinde yaygın bir yanlış kanaati de düzeltelim.

Yeniçeriler içerisinde Alevî-Bektaşî dervişlerinin temsil edilmesi amacıyla oluşturulan “99. Orta” (Tekkesi bugün Sütlüce’deki cemevinin olduğu yerde idi) 1591 yılında oluşturuldu.

Yani, Balım Sultan’ın Hakk’a yürümesinden tam 75 yıl sonra!

Dolayısıyla, Prof. Dr. Suraiya Faroqhi’nin “Bektaşîler ile yeniçeriler arasındaki ilişkilerin abartılmaması gerekir. İstanbul ve Kahire dışında kalan Bektaşî zaviyeleri, yeniçerilerle pek fazla bağlantı kurmuş gözükmemektedir. Mesela, 16. yüzyılda Bektaşî tarikatının yayılıp genişlemesini tamamıyla ya da büyük oranda yeniçeri ocağının desteğine bağlamak kesinlikle hatalıdır” tespitine katılmamak mümkün değil.

* * *

Benim sevdiceğim Ali’dir Ali
Ali’yi sevenler olmaz mı veli
Pîrimin elinden içmişim dolu
Ali’yi seversen değme yarama

Hakk’ı bilmez ile eyleme pazar
Bir munâfık bin ehl-i îman bozar
Mürşidler olmasa yaralar azar
Pîrimi seversen değme yarama

Mü’min müslim bir araya gelince
Pîrlerin elinden dolu alınca
Günah savab hep anda sorulunca
Şâh’ı sever isen değme yarama

Benim yaralarım bağlıdır bağlı
Âşık-ı sâdıkın ciğeri dağlı
Balım Sultan Mürsel Baba’nın oğlu
Ali’yi seversen değme yarama

Yorumlar

  • yorum avatar
    Akin çetin
    24-08-2023 21:12

    Hu erenler hizmetlerimizi Allah katında kabul etsin

  • yorum avatar
    Kazım Balaban
    21-08-2023 06:29

    2 Noktaya kısaca değinmek istiyorum.Birincisi Balım Sultan, 1512’de Hakka yürümüştür. Onun yaşadığı dönemde Otmanlı-SafeviÇatışması yoktu. Her ne kadar 1512’de Kalender Abdal isyanı yaşanmış ise de Şah İsmail bu isyanı desteklememiş, tersine kendisine gelen (sığınan) KalenderileriCezalandırmıştır. Otmanlı-Safevi çatışması Yavuz’un 1512’de tahtı gasp etmesinden sonra ortaya çıkmıştır.Dolayısı ile yazınızın bu bölümüne katılıyorum.Katılmadığım nokta ise Balım Sultan’ın Hünkar Hacı Bektaş Veli soyundan olduğu iddiasıdır.Hünkar Hacı Bektaş Veli evlenmemiştir. Dolayısı ile çocukları da yoktur. Bu konuda akıl, ahlak ve bilim dışı uydurulan menkıbeler de tamamen, Hacı Bektaş Veli soyundan olmanın getireceği avantajlardan yararlanmak isteyenlerin uydurmalarıdır.Muhabbetlerimle

  • yorum avatar
    Hayrettin Altuncevahir
    20-08-2023 22:50

    Aliriza can yazdıklarını okudukça mutlu oluyorum Allaha seni mutlu etsin

  • yorum avatar
    Ali kel
    20-08-2023 22:08

    Çok güzel bir inceleme emeğine sağlık

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum