İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLİĞİN KUR’AN’DAKİ YERİ

14 Mart 2024, Perşembe 21:28

Aleviliğin İslam anlayışı, sevgi üzerine kurulmuştur. Allah sevgisi, peygamber sevgisi, peygamber ailesine (Ehli Beyt) olan sevgi ve insana olan sevgidir. Bunu, Alevi ozanların deyiş ve düvazlarında sıkça görebiliriz. Bütün evrenin yaratıcısı olan Allah, bu deyiş ve düvazlarda “Hakk” olarak geçer. Bir Alevi vefat ettiği zaman, “öldü” denmez, “Hakka yürüdü” denilir. Allah’ın yarattığı insanın öldükten sonra da tekrar tanrıya dönüleceğine inanılır.

Bu inancı da Kur’an’dan gelmektedir. BAKARA suresi 28. Ayette şöyle denilmektedir:

Siz nasıl olur da Allah’ı inkar edersiniz? Siz ki ölülerdiniz, o sizi diriltti. Sizi yine öldürecek ve yine diriltecektir. Sonunda ona döndürüleceksiniz.

Yine BAKARA suresinin 156. ayetinde, “Onlar derler ki, biz tanrıdan geldik ve sonunda ona döneceğiz.

İlahiyatçı-yazar Mustafa Cemil Kılıç “Kur’an’daki Alevilik” adlı eserinde konuyu şöyle özetlemektedir:

Alevilkteki Tanrı inancı, gerçek İslami inanca uygun olarak “Tanrı-Varlık özdeşliği” doğrultusundadır. Bu “Tevhid inancı” ya da Tanrı ile varlığı birleme yahut hakiki varlık olarak sadece Tanrı’yı kabul etme inancıdır. Buna göre, bütün varlıklar ezeli ve ebedi olan Tanrı’nın varlığından tecelli etmiştir. Öyleyse, aslında Tanrı, gerçek, yani mutlak varlıktır. Tanrının dışındaki varlıklar ise, mutlak varlığın yansımalarından başka bir şey değildir. Oysa, varlıkların mutlak manada yokluktan yaratıldıklarını iddia etmek, yani varlığın kaynağını yokluğa izafe etmek, Tanrı’yı da yokluk olarak telakki etmek demektir. Bu ise, inkarın ve küfrün ta kendisidir.“  (Mustafa Cemil Kılıç, KUR’AN’DAKİ ALEVİLİK, Sayfa, 19)

Tanrının yarattığı en kutsal varlık şüphesiz İnsandır. Ona, akıl ve düşünme yeteneğini vermiştir. Alevilk’deki insan sevgisi de buradan gelmektedir. İnsanlar arasında, dil, din, ırk ve renk ayırımı yapılmaz. Bu yüzden, “yetmiş iki millete aynı gözle bakarız” denilmiştir.

Kısaca Alevilikte HÜMANİZM, yani insan sevgisi önde gelir.

Alevilikteki Peygamber ailesine (Ehli Beyt’e) sevgi de Kur’an’dan gelmektedir. Allah sevgisinden sonra, peygamber ve ailesine olan büyük saygı, hürmet ve sevgi gelir. Hz. Muhammed’e Allah’ın elçisi olarak toplumu aydınlattığı, iyilik ve yardımlaşmayı öğütlediği için sonsuz saygı ve minnet duyarlar.

Ehli Beyt ile ilgili ayetler de şöyledir:

AHZAP suresi 33. ayet, “Ey Ehlibeyt, Allah sizden her çeşit günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.

ŞURA suresi 23. ayet, “De ki, ben bu elçilik görevime karşı, Ehlibeytime sevgi dışında, sizden hiçbir ücret istemiyorum.

HAYIR VE ŞER

Aleviliği, diğer İslami yorumlardan ayıran konulardan birisi de “Hayır ve Şer’in Allah’tan” geldiğidir.

Alevilikte hayrın (iyiliğin) ve güzelliklerin Allah’tan geldiği, şer’in (kötülüğün) ve çirkinliğin ise, insanın nefsinden ve kendisinden geldiğidir.

Aleviliğin bu anlayışı da yine Kur’an’a dayanmaktadır.

Konu ile ilgili ayetler şöyledir:

NİSA suresi 40 ayet: “Şüphe yok ki, Allah haksızlık yapmaz. Zerre kadar iyilik olsa onun sevabını kat kat artırır. Yapana pek büyük bir mükafat verir.

NİSA suresi 17. ayet, “Allah ancak kötülüğü bilmeyerek yapıp, çarçabuk tövbe edenlerin, tövbesini kabul eder. İşte Allah’ın tövbesini kabul edeceği kimseler bunlardır. Allah her şeyi bilir ve hakimdir.

NİSA suresi 79. Ayet, “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Ne kötülük gelirse, kendindedir.

CEM İBADETİ

Aleviliğe yöneltilen en önemli sorularından biri de Alevilerin namaz kılmamasıdır.

Bu soruya İlahiyatçı-yazar Mustafa Cemil Kılıç’ın “Kur’an’daki Alevilk” eserinde yer alan değerlendirmesiyle cevap verelim.

Cem, Aleviliğin temel ibadetlerinden biridir. Kelime anlamı toplanmak demektir. Cem topluca yapılan bir ibadettir. Kur’an’daki “SALAT” emrini de içeren bir ibadettir. Salat, DUA, yakarış, yalvarış anlamına gelmektedir. Salat ibadetinde KIYAM, RÜKU, SECDE ve KADE gibi temel şekil şartları vardır. Bunlar ayakta durmak, öne doğru eğilmek, yere kapanmak ve oturmak biçiminde Türkçeleştirilebilir. Cem’de bunların hepsi mevcuttur. Salatın en önemli unsurlarından biri de Kur’an’dan bölümler okumaktır. Cem ibadetinde bunların tümü vardır. Cem, helalleşme, tövbe, ağıt, Semah, Çerağ uyandırma ve lokma paylaşımı gibi ilaveten icra edilen ritüellerle, salattan daha kapsamlıdır.” (Sayfa, 31)

Namaz kelimesi, Farsça’dan Türkçeye geçmiştir. Farsça’da “Dua” anlamına gelmektedir.

Farsça konuşan halklar Camiden geldikten sonra, “NAMAZ HANDEM” derler. Yani “dua okudum” derler.

Cem ibadetinde iki kez secdeye varılır (iki rekat) ve Kur’an’dan sureler okunur. Bunların başında, FATİHA, İHLAS VE NUR sureleri gelir.

Hz. Muhammed, Mekke döneminde, müşriklerin baskısı nedeniyle, dinin tebliğini ve ibadetlerini Müslümanların evlerinde gerçekleştiriyordu. Bu evlerden en bilineni Erkam Bin Ebu'l Erkam’ın evidir. Aynen bugün Cem ibadetinde olduğu gibi, kadın-erkek birlikte ibadet ediliyordu. Emeviler döneminde, Ehli Beyt’e hakaret edilmesi ve ibadetlere ilaveler yapılması nedeniyle, Ehli Beyt taraftarları ibadetlerini evlerde yapmaya başladı. Anadolu’daki Aleviler de iktidarların kendilerini dışlamaları, inançlarını “Zındıklık” “Rafizilik” gibi adlarla “İslam dışı” görmesi nedeniyle, Hz. Muhammed’in Mekke’deki ibadet şeklini kendilerine örnek almışlardır. Bu inanç ve ibadet şekli yüz yıllardır bugüne kadar devam etmektedir.

Cem ibadeti, kırsal kesimde sürekli dışarda, tarlada, bağ ve bahçelerde çalışanlar için; inançlarını yerine getirilmesinde kolaylıklar sağlamıştır. Alevi önderleri olan dedeler, Ehli Beyt taraftarı olan kitlelere İslam dinini bu Cemlerde anlatıyordu. Kırsal kesimde yaşayanların işlerinin azalması nedeniyle, Cemler daha çok kış aylarında icra ediliyordu. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecenin ibadet günü olarak seçilmesi, Kur’an’daki “Cuma” ibadetinden örnek alınmıştır. Zira eskiden hava kararınca bir sonraki günün başlangıcı sayılıyordu.

Cem ibadetinde, dua ve sureler Anadolu’da halkın genelinin Türkçe bilmesi nedeniyle Türkçe okunur. Suriye’de Arapça, Fars asıllı kavimler de ise, Farsça olarak okunur.

İmam Ebu Hanife (İmamı Azam) dışındaki ehli sünnet imamları, ibadetlerde dua ve surelerin Arapça ile okunmasını şart koşarken, İmam Ebu Hanife ise, herkesin anladığı ve bildiği dilde okumasını savunmuştur. Bu konuda Alevi İslam anlayışı, Ebu Hanife ile aynı düşüncededir.

Cem ibadetine katılmanın da belirli şartları bulunuyordu. Küs olanlar, yüz kızartıcı suç işleyenler Cem ibadetine alınmazlar. Küçük suç işeyenler de ya tövbe ederek ya da karşılığında bir bedel ödeyerek katılabilirler. Yani bir nevi oto kontrol sistemi vardır. Böylece, insanların suç işlemeleri ve kötülük yapmaları engellenmiş olur. Buradaki amaç bireylerin topluma yararlı olmasıdır.

Görüldüğü üzere, Cem ibadetine katılma şartları, Camiye gitmekten çok çok ağırdır.

Hz. Muhammed zamanında bugünkü anlamda minare ve camii yoktu. Medine’de inşa edilen Mescit’de sadece ibadet değil, sosyal faaliyetler de yapılıyordu. Düğünler, eğlenceler de orada icra ediliyordu. Hatta barınacak yerleri olmayan kimselere mescidin yanında hurma dallarından yer de yapılmıştı.

Bunlar, “Meclisi Suffa” denilen yerde eğitim görüyorlardı. Geçimlerini odun toplayarak, su satarak sağlıyorlardı. Gelirleri yetmediğinde, peygamber efendimiz bunlara yiyecek ve içecek gönderiyordu. Kısaca, bugünkü Cem Evlerinin aynı zamanda aş evi olarak kullanılmasına benziyordu.

Alevilerde oruç ibadeti de bulunmaktadır. Muharrem ayında on iki gün, Şubat’ın 13-14-15. günlerinde de üç gün HIZIR orucu tutulmaktadır. Bu orucun kaynağı da Kur’an’daki İNSAN suresinin7-8-9. Ayetlerine dayanmaktadır. Muharrem ayı da bütün semavi dinlerde oruç ayı olarak belirtilmiştir.

Alevilikte Hac görevi de Cemlerdeki Semahla temsilen yerine getirilmektedir. O dönemde, Kabe’yi ziyaret etmek hem uzun bir yolculuk gerektiriyordu. Hem de maddi olarak külfetliydi. Bu ibadet, insanlara kolaylık sağlamak amacıyla Cemlerde Semah dönülerek yerine getirilmiştir.

Aleviliğin Kur’an’daki yerini kısaca özetlemiş olduk. Konuya ilgi dayan arkadaşlara ilahiyatçı-yazar Cemil Kılıç’ın yazdığı “KUR’AN’DAKİ ALEVİLİK” kitabını okumalarını öneriyorum.

Bu makalemizde biz de zaman zaman adı geçen eserden yararlandığımızı belirtmeliyiz.

Sayın Mustafa Cemil Kılıç’a Alevi İslam’ı hakkında bizleri aydınlattığı için teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Musa kili
    17-03-2024 21:50

    ÜSTAT EMEKLERINIZE SAĞLIK

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum