İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLERİN ANSİKLOPEDİ SAVAŞLARI

16 Nisan 2024, Salı 18:42

Şimdi de, Alevi kuruluşları arasında ansiklopedi savaşları başladı.

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın bir Alevi Ansiklopedisi hazırlama girişiminin öğrenilmesinden sonra, çeşitli kuruluşlar da ansiklopedi yapacaklarını duyuruyor!

Allah, hepimize akıl fikir versin.

Bu duaya gerçekten çok ihtiyacımız olduğunu, kendisini Alevî Bektaşî toplumunu temsil yetkisinde görenlerin yaptıkları garabetliklere bakınca, yeniden ve yeniden söylemek zorunda kalıyorum.

* * *

Biliyorsunuz, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bir süre önce bir çalıştay düzenlemiş ve Alevi Ansiklopedisi hazırlamak projesini ilan etmişti.

Önce, meczup bir profesör eskisi bu girişimin “asimilasyon hedefli” olduğunu ilan etti!

Bol yabancı kelime soslu, devrik ve sonsuz uzunlukta kurduğu cümlelerle insanların üstüne kustuğu “verbal şiddet” ile ünlü sabık profesör, aynı yazısında Başkanlık bünyesinde yürütüldüğünü keşfettiğini iddia ettiği “fişleme”den tutun da, Osmanlı döneminde meydana gelen katliamlara kadar binbir “dere-tepe dolaşarak”, iddialarına sadece cahilleri inandırabileceği canbazlıklar sergilemişti!

* * *

Ucuz ve trajik bir komedi olabilecek bu hönkürmeleri, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı daha fikir aşamasında “Yezitler”, “Hınzır Paşalar” ve sair Alevî Bektaşî edebiyle uzaktan yakından alakası olmayan asılsız ithamlarla reddederek siyaset yaptığını sanan zevat da sevinçle karşıladı.

Çünkü, meczup profesör 70’lerde radikal solun birbirlerine karşı kullandıkları “itibarsızlaştırma jargonu sözlüğü”nü sonuna kadar önlerine sermişti!

İhbarcılıktan fişlemeye, işkencelerden katliamlara uzanan bir katalogda sunulan “mağduriyet edebiyatı”, güncel hangi mesele olursa olsun, derhal masaya konularak “pozisyon” alınması ve “istemezük” politikası için zemin yaratıyordu.

Son dönemde, Alevî Bektaşî toplumunda itibarları sıfırlanan, hatta CHP’nin lider adayı Ekrem İmamoğlu’ndan dahi “fırça yiyen” ve yönlerini şaşıran inkârcı cepheyi PKK yancısı partiye transfer etmek isteğini hiçbir zaman gizlemeyen meczup “fareli köyün kavalcısı” kelimenin tam anlamıyla “dürtmüştü”!

* * *

Sakinliğimi koruyarak, amatör dahi denilmeyecek bu acemi tiyatroyu izlerken, şimdiye dek defalarca Alevi Bektaşi toplumuyla ilgili yalan haberleri ile “meşhur” sitede Pir Sultan AbdalKültür Derneği (PSAKD) Genel Sekreteri İsmail Ateş’in açıklamasına rast geldim.

Aman tanrım; ajan-provokatör site yine gerçeklere takla attırmıştı!

Almanya’da faaliyet gösteren PKK destekçisi FEDA’nın kurduğu sözde “Rıza Şehri Akademisi”nin ansiklopedi girişiminin reklamını yapmaya kalkışan site, meczup profesörün son dönemde çok sevdiği bir kavramla söylersem, Ateş’in açıklamalarını “yapıbozum”a uğratmak için tüm maharetini kullanmıştı!

* * *

Örnekleyelim: İsmail Ateş, kendi cenahlarında oluşan ansiklopedi histerisinin “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu çalışmasından sonra onun kuyruğuna takılmak gibi” algılanacağını kabul ediyordu!

Konuşması zor, bu çalışma çok kıymetli olabilir ama doğru bulmuyorum. ‘Siz yapıyorsanız, biz de yapıyoruz’ gibi algılıyorum ben bu çalışmayı.” diyen Ateş, tavrını net olarak koymuştu!

İsmail Ateş anlaşılan, kendi mahallesinde ortaya atılan “Alevilerin yazılı kaynakları yok” yalanına da itibar etmiyordu: “Alevi geleneğinin yazılı kaynağı yoktur denir ama Alevi inancının yazılı kaynakları vardır. Ciddi de kaynaklar vardır. Sadece bunları ortaya çıkartacak Farsça, Osmanlıca, Arapça bilecek insanlara bence bizim biraz daha fazla ihtiyacımız var.

Bu noktada Ateş’e önerim, bu fikrini Alibeyköy şubesinin değişmez başkanı Hüseyin Güzelgül ile de paylaşması gerekiyor. ABF İnanç Kurulu Başkanlığı da yapan Güzelgül’e göre o kitapların hepsini “zalım Osmanlı” yazmıştı ve Osmanlıca öğrenmek asimilasyon demekti!

Temsil ettiği kurumun kendisinden önceki yöneticilerinin inkâr ve reddiyesinden haberi olmamalı ki, Ateş aynı röportajında “bu kurum başladığı günden itibaren, göreve geldiği günden bugüne, zaten kuruluşunda da bize hiç danışılmadı” diyor.

Bu noktada, kendisine tavsiyem, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı telefonlarından başvurarak kendisine ve kurumuna danışılması arzusunu dile getirmesi olacaktır. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın talepte bulunan herhangi bir kuruma yüz çevirdiğini şimdiye kadar duymadım.

* * *

1700’lü yılların başında, Fransa’da Aydınlanma hareketinin en önemli unsuru “Ansiklopedistler”di.

Diderot, Rousseau, Montesquieu, Voltaire gibi Fransa’nın en önde gelen aydınlarının katıldığı bu ansiklopedi hareketi, bilgi ile dünyanın değişeceğine inanan romantik-devrimci bir anlayışı temsil ediyordu.

Ansiklopedistler, halka bilginin topluca ulaşması sayesinde ülkenin kültürel, sosyal ve siyasal düzeninin değişeceği hayallerine sahiptiler.

Genel kültürün gelişmesine kuşkusuz büyük katkıları olan bu hareketin devrime yol açmadığı görüldü.

* * *

Türkiye’de ise, 90’ların başında enteresan bir “ansiklopedi savaşları” meydana gelmişti.

80’lerde kapıdan kapıya satış yöntemi ile altın çağını yaşayan ansiklopedi yayıncılığına 90’larda gazeteler de satışı artıracak promosyon ürünü olarak el attılar.

Sabah gazetesinin kupon karşılığı verdiği Meydan Larousse Ansiklopedisi’nin satışları günlük 2,5 milyon adete ulaştırması, Milliyet, Hürriyet gibi gazeteleri de harekete geçirdi.

Yeni Büyük Larousse’u vermeye başlayan Milliyet tirajını 1 milyon 400 bine, Ana Britannica Ansiklopedisi veren Hürriyet de tirajını 1,5 milyona çıkarmıştı!

Promosyon savaşlarının tümden medyayı çöküşe götüreceğini gören Basın Konseyi ve Gazeteciler Cemiyeti’nin çağrısı ile biraraya gelen gazetelerin anlaşması sonrasında gazetelerin satışları yeniden 200-300 binler seviyesine inmişti.

* * *

Kabul etmek gerekir ki, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın çevrimiçi erişime de açılacak olan ansiklopedi hazırlama girişimi, Alevîlik Bektaşîlik ve ilişkili alanlarda genel kültüre hitap edecek, kısıtlı bilgi sahibi insanların arayışlarına çabucak cevap verecek bir platform olacaktır.

Öte yandan, ansiklopedi/sözlük türünden yayınlar, genel kabulleri de oluşturan ortak kanaatleri yansıtır.

Yani, hiçbir ansiklopedi insanların nasıl düşüneceğini belirlemez. Tersine, ansiklopediler insanların düşündüğünü/bilgilerini aktarır.

Ansiklopedi bilgileri toplu halde tutan bir depodur.

Ansiklopediler yeni bilgi türetmek/üretmek imkanına sahip değildir. Tersine, var olan bilgiyi ileten bir medyadır.

* * *

Ansiklopedi ile Alevî Bektaşîlerin asimile edileceğini iddia eden kesimler, öncelikle yüzlerce yıldır herhangi bir devletten kurumsal/yapısal destek almadan ayakta kalmayı başarmış ve milyonlarca sayısını korumuş koskoca bir topluma hakaret etmektedir.

Çünkü, yüzlerce yıl direnmiş bir toplumun bir ansiklopedi ile asimile olacağını iddia etmek, iddia sahibi akli melekelerini kullanamayan birisi değilse, ancak kasıt ile açıklanabilecek bir saçmalıktır.

500 yıldır asimile olmayan, inancını, kültürünü, sosyal düzenini koruyan bir toplumun bir ansiklopedi ile asimilasyona maruz kalacağını iddia etmek, özünde iddia sahiplerinin çaresizliğini, boş teneke halini, Alevî Bektaşî toplumun çıkarları ile hiçbir noktada örtüşmedikleri gerçeğini ortaya koyuyor.

* * *

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın ansiklopedi hazırlama girişiminin, herkesin elinin altında ve her an başvurabileceği bir uygulama olması açısından yararlı olacağına inanıyorum.

Bir başka akademisyenin “Sünniler yapıyor, o halde kötüdür” diyerek, mezhep düşmanlığını bilimsel çalışmalara sokması dışında, ellerinde hiçbir kanıt olmadığı halde, “asimilasyon yapılıyor” diye tepki veren kesimlerin şimdiye kadar neden ansiklopedi benzeri bir çalışma yapmadıkları sorusu ise, onların özünde Alevî Bektaşî toplumunun sırtında sömürgen bir sınıf olduklarını da ortaya koyuyor.

* * *

PSAKD Genel Sekreteri İsmail Ateş’e, kendisinin genel başkanı Cuma Erçe’ye 9 Mayıs 2022 tarihinde gönderdiğim ve “en kısa zamanda” dediği halde, halen cevaplamadığı röportaj sorularımdan birisini ileteyim.

Belki kendisi cevaplamak ister:

Benim de içinde olduğum, bir kesimin en önemli eleştirisi, PSAKD kurulduğu günden bu güne, adını aldığı büyük Alevi ozanı ve yol ereni Pir Sultan Abdal’ın tanıtımında eksik kaldığı şeklindedir. Siz bu eleştiriyi nasıl değerlendirirsiniz?

Sizin yönetiminizde acaba, kitap, tiyatro, sergi, sinema filmi, belgesel film gibi sanat veya tarih, sosyoloji, edebiyat gibi bilimsel alanlarda Pir Sultan Abdal adına girişimler planlanıyor mu? Varsa, okurlarımızla paylaşır mısınız?

* * *

NOT: Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri genel başkanı Cuma Erçe bu ve diğer sorularıma cevap vermedi, ama daha sonra Pir Sultan Abdal için değil, Sünni fıkıhçı Şeyh Bedrettin için yapılan filme maddi ve manevi destek verdi.

Aynı Cuma Erçe, sonra da kalkıp, Alevî Bektaşîlere yönelik asimilasyon tehlikesinden söz ediyor!

Adını ve saygınlığını fütursuzca, tepe tepe kullandıkları Pir Sultan Abdal’ı anmak, gelecek kuşaklara aktarmak ve tanıtmak için hiçbir şey yapmayıp, aynı süreçte Alevî Bektaşîlere Sünni fıkıhçıyı dayatmak asimilasyon tehlikesi doğurmuyor, ama kendilerinin hiçbir zaman düşünmedikleri, planlamadıkları, hatta akıllarına bile gelmeyen Alevi Ansiklopedisi hazırlayarak bu alanda herkese kolay erişebileceği bir bilgilenme medyası sunmak asimilasyon oluyor, öyle mi?

Hadi oradan!

Yorumlar

  • yorum avatar
    Fethi Erdoğan
    23-04-2024 20:43

    Alevilik, kişinin özünü bilmesi gibi önemli bir konuyu yaşamadan fikir beyan edildiginde, tabiri caiz ise, "kuru gürültü kavgası olur." 1950 yıllarından itibaren Kırsal bölgelerden şehir merkezlerine göçeden Alevi toplumu, inancını, ibadetini ve örf-âdetini yaşayamadık. Dördüncü kuşak çocukları, devletin okullarında Sünni içtihadının inancı ve felsefesi ile yetiştirildi. Alevi toplumu bu asimile yöntemine karşı sessiz kaldı... Bugün

  • yorum avatar
    İsmail Ateş
    17-04-2024 22:59

    Hasan Karateke'ye cevabımdır;1970 Elazığ doğumluyum ve 1971 yılından bu yana kesintisiz Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara ilinin ETİMESGUT ilçesinde yaşıyorum.Üniversite Lisans eğitimim dışında (1989-1993), Ankara dışında yaşamadım. Yüksek lisans eğitimimi de Ankara tamamladım.Hasan KARA herneysen;Hayatım boyunca İsviçre'de bir kez bile soluk almadım ki aldığım soluğu geri vereyim.Yurt dışına yapmış olduğum ziyaretlerin tamamı ise turistik ziyaretler olup, hiç biri İsviçre'ye değildir. (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Sekreterlik görevine geldiğimden bu yana tek bir yurt dışı seyahatim yoktur.)Hasan Kara her ne isen, öncelikle muhattap aldığın kişinin kim olduğunu bil ve ona göre bir ne diyeceksen de, tabi karanlık odaklara hizmet etmiyorsan. Hakk Yaradan seni ve senin gibi iftiracı münzevileri ıslah etsin.

  • yorum avatar
    Hasan Karateke
    17-04-2024 00:07

    Alevilerin Ansiklopedi Savaşları yazınızı okudum. Yazıda dikkatimi çeken İsmail Ateş ismi oldu…!! Bu şahısı nerde yağmur yağsa çadırını oraya açan, bir ara Gurbetçi vatandaşlarımızı dolandıran islamcı maskeli bir girişimin İsviçre Solothurn şehrinin temsilcisi sıfatıyla dolandırıcılık sahnesinde yer almıştı…!!İsviçre’nin Solothurn şehrinde Kurduğumuz ve benimde Başkan yardımcısı olduğum Alevi derneğimizde yer aldı. Israrlarımıza rağmen bir sorumluluk almak istememişti. Dernek çalışmalarımızda ben hiç bir zaman siyasi kimliğimi gizlememiş, Aydınlıkçı olduğumu, SOSYALİST PARTİ - İŞÇİ PARTİSİ şimdiki VATAN PARTİSİ üyesi ve İsviçre Örgütünün Başkanı olduğumu açıkça belirtmiş olmama rağmen, İsmail Ateş gibi şimdi PKK’nın kuyruğuna takılıp Amerikanın hizmetine giren dönek solcular ise siyasi kimliklerini inkar ederek iki yüzlülük içinde Alevicilik oynu oynamışlardı. Benim ağır bir trafik kazası sonucunda Dernek çalışmalarından çekilince İsmail Ateşin öne çıktığını gördüm. Anadolu’da bir deyim vardır; “YAĞMUR YAĞDI YAZILARA, MEYDAN KALDI TAZILARA.” İsmail Ateş’inki de bu hesap…!!Son söz; Kişisel çıkarı uğruna bukalemun gibi her renge uyum sağlayan İsmail Ateş hangi birikimle ALEVİ ANSİKLOPEDİSİ çıkarma cüretinde bulunuyor doğrusu bunu çok merak ediyorum. Burdsn İsmail Ateş’e bu yazdıklarımı bir televizyon programında yüz yüze konuşmak için hodri meydan diyorum. Eğer bu çağrımı kabul etmiyorsa, artık bu yıkıcı ve bölücü işleri bırakarak gidip evinde oturmalıdır…!!

  • yorum avatar
    Hayrettin Altuncevahir
    16-04-2024 19:26

    AliRiza can kalemine saglik iyiki varsin

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum