ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI DESTEKLENMELİ Mİ?
05 Temmuz 2024, Cuma 20:02Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olarak çalışmalarına başlayan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı desteklenmeli mi?
Alevi toplumunun çıkarlarını düşünen ve aklı başında olan herkesin bu kurumun çalışmalarını desteklemesi görüşündeyim.
Zira, son iki yüz yıldır Alevi ve Bektaşileri devlet katında temsil eden bir kurum bulunmuyordu. Yeniçeri ocağının ve Bektaşi dergahların kapatılması ile devletin Alevi ve Bektaşilerle olan bağları koparılmıştı. Oysa, Osmanlı devletinin kurulmasında ve İmparatorluğa yükselmesinde Bektaşi dergahların ve Yeniçeri ordusunun katkıları inkar edilemez. Az buçuk tarih okuyan herkes bunu bilir. İnkar edenler varsa, onlar da okuma yazma bilmeyenlerdir.
Alevi-Bektaşiler, bugün devlet içinde kendilerine hizmet veren bir kuruma sahip olduysa, bunu uzun süren mücadeleler ve ödenen bedeller sayesinde elde etmiştir. Hem de bu bedelleri kanıyla, canıyla ödemiştir. Kimse, kimseye bedavadan bir şey vermez.
Haklarında ölüm fermanları verilen, aleyhinde iftiralarla dolu kampanyalar yürütülen bir toplum, eğer devlet katında tanınıyorsa, hakları belli ölçüde veriliyorsa, bu bir lütuf değildir. Bir hakkın teslim edilmesidir. Dolayısıyla, bu Alevi toplumu için bir kazançtır.
Neden karşı çıkalım ki? Buna karşı çıkmak, bu hakların kazanılması için verilen emekleri ve bedelleri hiçe saymaktır.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Dairesi Başkanlığı 4 Temmuz günü Amasya’ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesinde Alevi canlarla bir buluşma düzenledi. Ben de katılımcılar arasındaydım.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Dairesi Başkanı sayın Ali Rıza Özdemir’i Alevilik ile ilgili yazdığı kitap ve makalelerden dolayı yaklaşık on yıldır gıyaben tanırım. Yazdığı kitaplar arasında en beğendiğim, “A’DAN Z’YE ALEVİLİK” ile “ALEVİLİĞİN YAZILI KAYNAKLARI” adlı eserleridir.
Benim kanaatime göre, bu kitaplar Aleviliği öğrenmek isteyenler için baş ucu kitaplar arasında yer almalıdır. Hem basit hem de herkesin anlayacağı sade bir dille yazılmıştır.
Toplantıda öneriler ve talepler konusunda kısa bir konuşma yaptım. Bu önerilerden biri yukarıda isimlerini verdiğim sayın Özdemir’e ait kitaplarla birlikte, diğer yazarların, akademisyenlerin Alevilikle ilgili eserlerinin kısa özetleri basılarak tüm Cem Evlerine dağıtılmasıydı. Ancak, sayın Özdemir yanlış anlaşılacağı gerekçesiyle bunu kabul etmedi. Ben de bunun üzerine bu basımın Cem Evleri tarafından yapılmasını önerdim. Bunu istememin nedeni, Alevi dedelerinin ve Cem Evi yöneticilerinin daha fazla bilgiyle donatılmasıdır. Zira gerek dedelerin gerek Cem Evi yöneticilerinin sahip oldukları bilgi, sözlü gelenekten gelen anlatımlara dayanmaktadır.
Ancak, 21. Yüzyılda bu bilgilerle gençleri ikna edemeyiz. Akla, bilime ve belgeye dayanan bir Aleviliği esas almalıyız. Aksi taktirde, sözlü gelenekten bilgiyle Alevi inancını ve kültürünü uzun süre yaşatma şansımız bulunmamaktadır. İslam’ın temel kaynağı Kur’an’ı en güzel bir şekilde yorumlayan ve bunu bizlere yedi yüz yıl önce en doğru bir şekilde aktaran Hacı Bektaş Veli de akıl ve bilimin önemini belirtmiştir.
En veciz sözlerinden iki tanesini verdiğimizde ne demek istediğimizi daha iyi anlatmış olacağız.
“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”
“Akıl Sultandır.”
İşte bizler de Hacı Bektaş Veli’nin bu sözlerinden ilham alarak gençlerimize akıl ve bilimi öne alan Aleviliği öğretmeliyiz. Gelecek nesilleri ancak bu şekilde elde tutabiliriz.
Sonuç olarak, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Başkanlığı inancımızın ve kültürümüzün devamına hizmet edecek olan bir kurumdur. Cem Evlerimize maddi ve manevi destekler vermektedir.
Eksiklikleri elbette ki vardır. Destek ve önerilerimizle daha yararlı bir kurum haline getirebiliriz. Ancak, şunu hiçbir zaman unutmamalıyız; haklar verilmez alınır. Daha fazla hak için daha fazla mücadele etmeliyiz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum