İstanbul
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ABDAL MAKAMI -1

13 Eylül 2023, Çarşamba 10:14

Abdal” farklı tarihsel zaman dilimlerinde farklı anlamlar yüklenmiş bir kelime.

Bugünün Türkiye’sinde, özellikle de müzik icrası ile birlikte kullanılan bir kelime.

Abdal” kelimesinin genellikle sosyal, dini ve kimi zaman da etnik bir topluluğu tanımlamak için kullanıldığı kısa bir araştırma ile anlaşılabilir.

Ama, “müzik icracıları topluluğu”nu tanımlamak için kullanılmasını sadece Türkiye’de yapılan son dönem araştırmalarda görüyoruz.

Üzülerek tespit etmek gerekir ki, bu yanlışlığı en çok da akademisyenler yapıyor!

Bu hatayı gösteren en çarpıcı örnek, Prof. Dr. Salahaddin Bekki’nin, 2017’de yayımlanan kitabına koyduğu başlıktır: “Son Abdal Neşet Ertaş”.

ABDALLAR KİMDİR?

Tarihe baktığımızda, en eski kaynaklarda “Abdal” kelimesinin etnik bir topluluğu tanımlamak için kullanıldığını görüyoruz.

Abdal, Ebodalo, Eftalit, Heytal, Sveta-Huna gibi isimlerle anılan ve M.S. 4. ile 6. yüzyıllarda Hindistan ile bugünkü İran coğrafyası arasında devlet kuran Ak Hunlar tarihte ilk kez “Abdal” kelimesinin karşılığı olarak görülüyor.

Ak Hunlar Isığ Gölü çevresinde Avarlar'a bağlı yaşarlarken, dördüncü yüzyılın ikinci yarısında Maveraünnehir'e ve Toharistan'a kadar yayılmış hükümdarlık 5. yüzyılda Heftal denilen aileye geçtiğinden Eftalitler olarak da biliniyorlar. (H. W. BAILEY, “Hāra-hūṇa,” Asiatica. Festschrift Friedrich Weller, Leipzig, 1954, Sayfa: 12-21)

Abdallar (Heftalitler – Ak Hunlar) Gobi Çölü'nden Hazar Denizi kıyılarına kadar hükümdarlıklarını genişletirken, güneyde de Gupta İmparatorluğu'nun parçalanmasının ardından, M.S. 510 yılında İndüs Vadisi'ni ve Ganj Vadisi'ni alıyorlar.

Fars ve Bizans kaynaklarında Eftalitler olarak geçen bu devletin isminin “Heftal adında bir kağanın sülalesi”nden geldiği de iddialar arasındadır. (Ali AHMETBEYOĞLU, Afganistan’da Türk Varlığı, İRTAD, Sayı: 5, 2022)

Prof. Dr. Zeki Veli Togan, Harzemşahlar sülalesinin de “İslâmiyet’ten önceki zamanlarda hüküm süren Abdal (Eftalit)lar neslinden olduğunu” geldiğini öne sürerek, “Usunlar doğusunda, Doğu Tiyenşan’da Abdal yahut Heptal=Eftalit denilen bir kavim yaşamıştır ki, Karluk ve Kencine Türklerinin ecdadı sayılıyorlar.” diyor. (Zeki Veli TOGAN, Umumi Türk Tarihine Giriş, İst. Ünv. Ed. Fak. Yay. No: 1534, İstanbul 1981, C. I.)

Prof. Dr. Fuat Köprülü de bu görüşü destekleyerek, “Bizim tahminimize göre, Afgan Abdalları –yani Abdal: Durranîler- Tıpkı Afgan Galzaileri –yani Kalaçlar- gibi, Eftalit devletini kurmuş olan Türklerin soyundandır” demektedir.( M. Fuad KÖPRÜLÜ, “Abdal”, Edebiyat Araştırmaları II, Ötüken Yayınları, İstanbul 1989, s. 403.)

Köprülü’nün, İslâm peygamberi Hz. Muhammed ile ilk temas kuran ve kendisine çadır (Kubbet’ut Turki) hediye eden Türk kabilesi olan Halaç (Kalaç) Türklerinin de Abdallar soyundan geldiği iddiasını “çürütülmesi pek kolay olmayan kuvvetli bir faraziyedir” şeklinde değerlendirmesini de buraya ekleyelim.

BİR DİNİ GRUP OLARAK ABDALLAR

Abdal isminin dini bir referansla kullanıldığına ise, ilk kez Şamanlarda rastlıyoruz.

M. Fuat Köprülü, TDV İslâm Ansiklopedisi’ne “Abdal” başlığı altında yazdığı makalede, Yakutçada “abidal” kelimesinin erkek Şamanların lâkabı olarak kullanıldığını söylüyor.

Arapçada, “derviş” ve “şahit” mânâlarına gelen bedîl kelimesinden türetildiği iddia edilen “abdal”ın dini anlamda, tasavvuf terimi olarak kullanıldığına ise 9. Yüzyıldan itibaren tanık oluyoruz.

Arapça bedîl’in çoğulu abdal veya ebdâldır.

Türk dili uzmanlarından Ferit Devellioğlu da, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat’ta, Abdal kelimesinin “Farsça ve Türkçede dünya ile ilgisini kesip, Tanrı’ya bağlanmış olan, derviş” anlamında kullanıldığını belirtir.

1969 yılında yayımlanan Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi’de ise şu bilgi yer alıyor: “Göçebe Türklere has şaman geleneklerini devam ettiren Abdalların, İslâmlaştıktan sonra, Arap ve Fars menşeli Kalenderîye abdallarının örf ve âdetlerini benimsemiş, veya aksine, Kalenderîlerin Türk menşeli Abdalların yaşayış tarzlarından bazı unsurlar almış olmaları mümkündür.

Yine Meydan Larousse’a göre, “Safevîler devrinde İran’da yaşayan Şamlu kabilesinin oymakları arasında Abdallu oymağının bulunduğu da tarihî kayıtlardan anlaşılmaktadır. Şam taraflarından İran’a gelen bu Kızılbaş Abdallu oymağının, XVII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan Abdallu oymağı ile münasebeti olduğu da kolayca düşünülebilir… İran devlet büyükleri içinde hatırı sayılır kişilerden olan Abdallu Hüseyin Han’ın (I. Abbas devri) ve Hasan Han’ın Horasan Beylerbeyi olması, bu oymağın Horasan yakınlarındaki Türk kabilelerinden olduğunu, sonradan Şamlulara katıldığını düşündürür.

Bu bilgilerden Abdal isminin etnik bir topluluk olmak yanında, erkek şamanlar, İslâm dini içerisinde ise, Kalenderî dervişleri ve daha sonraki dönemde de Kızılbaşlar için kullanıldığı anlaşılıyor.

Bu durumda, “Abdal” isminin hem bir etnik topluluk ve hem de bir dinî grup için kullanılmasının tarihsel sürekliliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU

(Makalemizin ikinci bölümünde, Abdallık kavramının nasıl inançsal bir ünvan olarak kullanıldığını inceleyeceğiz.)

Yorumlar

  • yorum avatar
    Hayrettin Altuncevahir
    13-09-2023 16:04

    Arastirmalarinizi zevkli okuyorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum