İstanbul
23 Kasım, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Özkan: Aleviler vatana, aileye ve emeğe en yüksek değeri verir


Özkan: Aleviler vatana, aileye ve emeğe en yüksek değeri verir
Denizli'de yayınlanan Sunpres gazetesi Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri Ali Rıza Özkan ile son dönemde Alevi Bektaşileri ilgilendiren gelişmeler ve 2024 yılındaki beklentiler hakkında bir röportaj yaptı. İşte, o röportaj:

Ali Rıza Bey tekrar merhaba. Geçen hafta sizinle gerçekleştirmiş olduğumuz soru-cevap şeklindeki röportajımız Denizli ilimizde ve Sarayköy ilçemizde çok ses getirdi. Bu nedenle sizinle yaptığımız röportajımızı devam ettirmek istedik.

ALEVİLİĞİ TARTIŞTIRARAK KİMLİĞİMİZİ VE AİDİYETİMİZİ BOZMAK İSTİYORLAR

SORU: Geçen röportajımızda Alevi vatandaşlarımızın birçok hakkının yasallaştığından bahsetmiştiniz. Bu açıklama çok önemliydi. Peki, bu haftadaki ilk soru olarak, Alevilik nedir? Aleviliğin tanımını okuyucularımızla paylaşır mısınız?

ALİ RIZA ÖZKAN: Öncelikle bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim.

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir tartışma Türkiye’de yapılıyor. Herkes soruyor “Alevilik nedir?” ve ardından da bir cevap vermeye çalışıyor.

Ama, kimsenin aklına örneğin Hristiyanlık nedir, Yahudilik nedir, Şiilik nedir, Budizm nedir vs gibi sorular sormak gelmiyor.

İşte, Alevilik üzerine oynanan oyunların en büyüğü öncelikle Aleviliğin tanımı üzerine açılan bu tartışma tuzağı ile ortaya çıkıyor.

Alevilik nedir, diye tartıştırarak, bu noktadan başlayarak kimliğimizi ve aidiyetimizi bozmak istiyorlar.

Bu oyuna ne yazık ki, ülkemizde bu alanda çalışma yapan akademisyenlerin çok büyük bir kesimi de düşüyor. Her biri ayrı ayrı Aleviliği tanımlama hevesine düşmüşler.

Halbuki, bu sorunun, eğer gerçekten iyi niyetle soruluyor ise, tek bir cevabı vardır: Alevilik, Aleviler nasıl ifade ediyorsa odur. Ne eksik, ne fazla.

Bu haliyle de, İslâm’ın kitabına, Allah’ın elçisine ve Ehl-i Beyt’e yani; Hz. Muhammed’in soyundan gelenlere gönülden bağlı bir Müslüman inanç toplumu karşımıza çıkıyor.

ALLAH’A, RESULUNA VE O’NUN EHL-İ BEYTİNE BAĞLANAN HERKES ALEVİ OLABİLİR

SORU: Herkes Alevi olabilir mi? Alevi olmak için en temel şartlar nelerdir?

ALİ RIZA ÖZKAN: Elbette, herkes Alevi olabilir.

Dinimiz nasıl ki, bir kavmin dini değilse, Alevilik de bir kavmin veya zümrenin inancı değildir ve olamaz.

Tam tersine, Aleviler “72 millete bir nazarla bakmak” deyimini sürekli tekrarlarlar.

Bu demektir ki, bir Afrikalı da, Çinli de, Rus da, Brezilyalı da Alevi olabilir.

Öte yandan, Alevi olmak için yapılması gereken bir ikrar töreni vardır. Bunu dedeler Alevi olmak isteyen kişi ile görüşerek, bilgi ve görgü kazanmasını sağladıktan sonra düzenlerler.

Kelime-i tevhid yanında, tevella ve teberra, yani; Ehl-i Beyt’e yakın olanlara yakın, düşman olanlara uzak durmak ilkeleri en üstte yer alır. Hz. Muhammed’in soyuna düşmanlık edenlerle yan yana durmak Alevilik için en önemli günahlardan birisidir.

Aynı şekilde, Hacı Bektaş Velî hazretlerinin de belirttiği gibi, “eline, beline ve diline sahip olmak”, yani; ahlaklı olmak, ailesine, emeğine, vatanına sahip çıkmak gibi her Müslüman için emredilen davranışlar Aleviler için de temel ilkelerdir.

YARATILANI YARADAN’DAN ÖTÜRÜ SEVMEK ALEVİLİKTİR

SORU: Aleviliğin doğaya, insana bakışı nedir? Nasıldır?

ALİ RIZA ÖZKAN: Aleviler evrende her ne var ise, Allah yarattığı için, her şeyi O’nun işareti olarak görürler.

İnsan anlamayı bilirse, evrendeki tüm canlı-cansız varlıklarda Allah’ın tecelli ettiğini idrak edebilir.

O nedenle, hiçbir canlıyı incitmemek, yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek, tüm insanlığı kucaklamak ve birleştirmek Aleviliğin temelini oluşturur.

TÜRKLER HZ. MUHAMMED ZAMANINDA İSLÂM İLE TANIŞTILAR

SORU: Alevilik ilk Türkler’de ne zaman yayıldı? Aleviliği, Türk kültürünün neresine yerleştirebiliriz?

ALİ RIZA ÖZKAN: Türkler, Hz. Muhammed zamanından beri İslâm ile iç içedir. M.S. 600’lü yıllarda Suriye ve Irak civarında görülmeye başlayan Halaç Türklerinin Peygamberimize daha sonra Kubbetu’t Türkiyye (Türklerin Çadırı) olarak anılacak bir çadır hediye ettiklerini ve Peygamberimizin bu çadırı ilk olarak Bedir savaşında kullandığını biliyoruz.

M. S. 680 yılında Kerbela’da katledilen Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in hayatta kalan tek oğlu Zeynel Abidin’in oğlu Yahya Emevi zorbalığından kurtulmak için çareyi Horasan’a gitmekte bulmuş ve burada Türkler tarafından korunmuştu.

M.S. 750 yılında Emevi zorbalığını yıkan Ebu Müslim bunu, Horasan’da ikna edip bir araya getirdiği Türkler sayesinde başardı.

Nitekim daha sonraki süreçte de, Emevi ve Abbasilerin zulmünden kaçan Ehl-i Beyt evlatları Horasan’a geldiler ve Türkler tarafından korundular. Bu dönemde, pek çoğu da Türklerle evlilikler yaparak akrabalıklar kurdular. Dolayısıyla, Türkler doğuşundan itibaren İslâm ile çok yakın ilişki içerisinde olmuşlardır.

Tarihte Türklere “İslâm’ın askerleri” denmesi boş bir söz değildir. Alevilik de, işte bu olaylar içerisinde Hz. Muhammed’in soyunu koruyan, onlara yurt açan Türklerin İslâm içerisinde karışıklık çıkaran fitnecilere karşı verdiği cevaptır.

İSLÂM’IN İNSANLIĞI BİRLEŞTİREN MESAJINI ALEVİLİK KORUYOR

SORU: Bugün toplumumuzun Aleviliğe ihtiyacı var mıdır?

ALİ RIZA ÖZKAN: Özellikle son 50 yılda ABD emperyalizminin İslâm içerisinde fitne yayarak şiddet ve terör hareketlerini kışkırtmasını, Müslüman devletleri birbirine karşı savaştırmasını, mezhep çatışmalarını ateşlemesini göz önüne aldığımızda, İslâm’ın barışçı ve tüm insanlığı birleştiren mesajını halen koruyan ve canlı tutan Aleviliğin hepimize yol gösterici olacağını düşünüyorum.

Bu noktada altını özellikle çizerek vurgulamak isterim: Alevilik mezhep değildir. İslâm’ın birlik, barış ve adalet mesajını, bu dünyada öğütlediği akıl ve bilim yolunu telkin etmesini benimseyen herkes zaten Alevidir, diyebiliriz.

Alevilik İslâm içerisinde mezhepçi bölünmeye karşıdır. Şiddete ve teröre karşıdır. Bütün insanlığın birliğinden yanadır. Vatan, aile ve emeğe en yüksek derecede değer verir.

CEMEVLERİ SADECE İBADETHANE DEĞİLDİR

SORU: Horasan Erenleri olarak Cemevi anlayışınız nedir? Cemevlerinden bahsettiğiniz sadece ibadethane mi yoksa Türk Milleti'nin tarihini, kültürünü, geleneklerini bilmesi ve bireylerin kendisini geliştirmesini sağlayan ibadethane ve kültür evinin birleşimi olarak görüyorsunuz? Cemevlerinde hangi hizmetler yapılmalıdır?

ALİ RIZA ÖZKAN: Bizim cemevi anlayışımız Hz. Muhammed’in mescidinin aynısıdır. Hz. Muhammed’in ilk kurduğu mescid sadece bir ibadethane değildir.

Bir yanda, açlar doyurulur, özgürleşen kölelere Arapça eğitim verilirken, diğer tarafta sosyal ve dini konularda sohbetler, konferanslar yapılır, şehir idaresi ile ilgili kararlar alacak meclis toplanır, kadınlar kendi aralarında bir araya gelirdi. Mescid-i Nebevî, yani Hz. Muhammed’in mescidi bir kültür ve eğitim yuvasıydı.

Biz de cemevlerimizi bu anlayışa göre inşa ediyoruz. Şu anda, halen inşaatları süren Ankara, Antalya, Nevşehir, İstanbul gibi illerimizdeki cemevlerimiz gençlerin, kadınların ve yaşlıların ihtiyaçları dikkate alınarak hazırlanan sosyal etkinlik alanlarını, kişisel gelişim ve eğitim alanlarını, cenaze hizmetlerini, konferans salonlarını, kütüphane, aşevi gibi inanç veya köken ayrımı yapmadan toplumun her kesimine hizmet verecek birimlerini içerisinde barındırıyor.

Türkiye’nin her yerinde yapacağımız cemevleri projelerimizde belirttiğim bu hizmetlerin verilmesine mutlak önem veriyoruz.

BORA ÖZİZMİRLİ: Teşekkür ederiz.

ALİ RIZA ÖZKAN: Bana bu fırsatı verdiğiniz için, ben sizlere teşekkür ederim.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!