İstanbul
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Özgür Bektaş Kılıç yazdı: İslam tartışmanın sırası mı?

Özgür Bektaş Kılıç yazdı: İslam tartışmanın sırası mı?
Müzikolog Özgür Bektaş Kılıç, İslam tartışmalarının ardındaki emperyalizmi gösterdiği yazısında, çok önemli bir görüşe vurgu yapıyor: "Falanca baskıcı hükumetin, filanca totaliter rejimin hiçbiri dünyaya karşı ABD'den daha acımasız, daha zalim değildir."

"Türk olduğunu iddia eden bir ateist, Şamanist, Tengrici vs karşısında Müslüman bir Suriyeli, tıpkı Müslüman bir Kürt gibi bize daha yakındır, çok daha fazla bize benzer, çok daha fazla bizdendir. Vicdanınıza sorun: Türk olduğunu iddia eden, kalbi kararmış, kötülük hücrelerine işlemiş, zır cahil biriyle dürüst ve Müslüman bir Suriyeliyi yan yana koysanız ve tercih yapmak zorunda olsanız hangisini seçerdiniz?"

Bu alıntı, Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal'ın geçen haftaki yazısından. Yazının geneline katıldığımı söyleyemesem de, sonrasında çıkan tartışma yazının geneline değil ondan alıntılanan bu keskin cümlelere dair oldu ve de bu yazıyı yazma isteğim buradan doğdu.

Öncelikle belirteyim, günümüz dahil yakın tarihte dünyanın en büyük sorunu, başını ABD'nin çektiği emperyalizmdir. Kendi üstün pozisyonunu korumak için dünyanın kalanında geri kalmışlığı desteklemiş ve gericiliğin kaynağı olagelmiş ABD emperyalizmi günümüzde üretimde öncü olma vasfını da yitirmiş, dilediğince bastığı doların rezerv para birimi ve uluslararası ticarette hakim olmasını tüm ülkelere dayatan, buna yanaşmayana silah doğrultan büyük bir mafyadan ibaret hale gelmiştir. 

Falanca baskıcı hükumetin, filanca totaliter rejimin hiçbiri dünyaya karşı ABD'den daha acımasız, daha zalim değildir. Şu halde, basitçe şu denklemleri kurabiliriz:
Gericilik = Emperyalizm işbirlikçiliği  ->  İlericilik = Emperyalizm karşıtlığı

 

üstteki resimde, israil'in Gazze'de öldürdüğü 3 yaşındaki torunu Rim ile "gözlerinin içini öperek" vedalaştığı görüntülerle gündem olan Halid Nebhan
görsel kaynağı: www.instagram.com/p/C06Sf-pCK3N

 

1990 öncesinde ABD'nin esas rakibi Sovyetler Birliği olduğundan ona karşı İslami hareketleri destekleyip "Yeşil Kuşak" hedeflediği malumumuz.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ise ABD, hegemonyasını meşrulaştıracak bir öteki arayışında "Radikal İslam" söylemini yarattı ve bir zamanlar kendisinin besleyip büyüttüğü Mücahidîn[1], bin Ladin, Taliban... asıl düşmanlar oluverdi. Radikal olanına karşılık, 11 Eylül saldırılarından sonra yani 2000'lerin başında Batı destekli "Ilımlı İslam" modelleri peyda oldu. O süreçte birisi de bizim kısmetimiz oldu.

Fakat yaklaşık 10 yıldır konjonktür değişmiş gözüküyor. Ekonomik olarak güç yitiren ABD'nin, kendisinin dünyanın jandarması olduğuna ikna etmesi zorlaşmış durumda. Artık bir mafya olduğunu gizlemeyen azgınlığı bundan kaynaklanıyor. Afganistan gibi çekilmek zorunda kaldığı yerlerden "bana yar olmayanı başkasına yar etmem" diyerek arkasında kaos bırakıp ayrılıyor, zaten temel amacı bölgeyi kaos durumunda tutmak olan ileri karakolu İsrail gibi mevziisini koruduğu yerlerde de vahşice hırçınlaşıyor. Tüm bunlara karşın yükselen tepkileri söndürecek bir ılımlı model de yaratamıyor. Çoğunlukla Müslüman halkların yaşadığı bölgede tepki gösterenlerin güç birliğinden korkan ABD merkezli emperyalizm, artık topyekun olarak İslam'ı hedef alıyor. İsveç, Hollanda gibi dış politikada ABD kuklası olmaktan öteye geçemeyen "gelişmiş" ülkelerde Kur’an yakanlar kollanıyor. [2]

Emperyalizmin bölgemizden tamamen def edilmesi, çoğu Müslüman olan komşu halkların dayanışmasına bağlı olduğundan bölgedeki halklar arasında ayrışmayı artıracak türde bir İslam ve de Arap karşıtlığının bizzat emperyalizm eliyle desteklendiği çıkarımına varabiliriz. Yani son zamanlarda masum bir İslam eleştirisi görüntüsüyle medyaya yansıyanlar aslında ABD&İsrail saldırısının birer unsurları, günümüzdeki gericiliğin aygıtlarıdır. Onların tuzağına da Türkiye'de kendini Atatürkçü sayan Batıcılar ve aşırı dinci saydıkları kimselerle "Alevilik İslam dışıdır" noktasında birleşen, çoğu Avrupa merkezli Alevi örgütlerinin etkisi altındaki Aleviler, İran'da da bazı reformcular ile İslam Cumhuriyeti karşıtları kolaylıkla düşüyor.

Teori dergisinin Arap Düşmanlığı Sorunu dosya başlıklı Nisan 2024 sayısında yer alan yazısında Şehmus Yıldırım Gençer'in belirtildiği gibi:
"Laiklik adına Filistin’e, Yemen'e ve diğerlerine düşmanlık yapanlarla aynı cepheye düşenlerin anlayamadığı şey, dünyada emperyalistlere karşı sadece laiklerin mücadele etmediğidir ve emperyalizme karşı mücadelenin ezilen uluslar için laiklikten çok daha önemli olduğudur." [3]

Güncel örneklerden Zülfikar Kadiroğlu, sokak röportajının videosunun kesilmemiş hailnde iddia ettiği gibi "kendi devrimini yaşamış" değil, büyük ihtimalle dolaşıma sokulmuş İslamofobik söylemlerin dolduruşuna gelmiş biridir. Tutuklanması dinci bir saikle yapılmış olabilir ama anti-emperyalist mücadelemiz adına İslam karşıtlığının yayılmaması olumludur. Yahut normal koşullarda Diamond Tema benim de merakla dinlemek isteyeceğim biri olabilirdi ama içinde bulunduğumuz konjonktürde en son ihtiyaç duyduğumuz şey İslam eleştirisidir.

Emperyalizmin gericiliği hep dini kullanmaz, Atatürk maskesiyle de kandırabilir bizleri.

Makarayı geriye doğru sarıp geçmişte düşülen tuzakları hatırlayalım:

29/12/2023 tarihinde Suudi Arabistan'da oynanması planlanan Süper Kupa finalinin iptaline neden olan süreç hafızamızda tazedir. [4] Cumhuriyetin 100. yılının da kutlanması planlanan bir müsabakanın, kazanılacak paraya bakılmadan bağımsızlık adına Türkiye'de oynanması en doğru karar olurdu bence. Ama yabancı bir ülkede oynama kararı alındıysa kuralları ev sahibi belirler, "şartname" dışına çıkıldığında ise onun itiraz hakkı doğar.

Maç iptali sonrası "muhalif" medyada estirilen Suud karşıtlığını ise yine günümüz konjonktüründe değerlendirmek gerekir.

 

https://x.com/geertwilderspvv/status/1740825570668110056
Atamızı bizden çok seven, büyük Türk milliyetçisi Geert Wilders (!)

 

ABD'nin sadık müttefiki olarak bilinegelen Suudi Arabistan yönetiminin, ABD'nin güç kaybı üzerine alternatiflere yöneldiği görülüyor. 7 yıl sonra İran'la normalleşme adımları [5], ABD'nin dayattığı petro-dolar sistemine en azından Çin'e petrol satışını yuan üzerinden yaparak tavır alması ve ABD hegemonyasının dayanağı olan doların rezerv para statüsünü kırmayı hedefleyerek günümüzün en ilerici hamlesini yapmayı düşünen BRICS topluluğuna İran ve Mısır ile birlikte üye olması [6], Suud düşmanlığının kimlere yaradığı hususunda bizi düşündürmeli. Emperyalizmin gericiliği hep dini kullanmaz, Atatürk maskesiyle de kandırabilir bizleri.

Makarayı daha da geriye saralım:
2022'de Türkiye gündeminde patlak veren "Pakistanlı sapıklar" yaygarasının Pakistan'da o sıralar esas gündem olan Imran Han eylemleriyle aynı döneme denk geldiğini unutamam. Kendisine yönelik ABD'den gelen tehdit mektubuna atıfla dış müdahale olarak görülen bir güvensizlik oylaması sonucunda 10/04/2022 tarihinde hükumetinin düşürülmesi üzerine eski başbakanları Imran Han'ın destekleyen geniş kitleler sokaklara dökülmüş, dolaylı olarak ABD emperyalizmini protesto etmişti. [7]

Pakistanlı eylemciler: "Imran Han'ı geri istiyoruz"
https://www.aljazeera.com/gallery/2022/4/11/photos-imran-khan-supporters-protest-pakistan-cities

Kader yoldaşı bir toplumun mücadelesinden haberdar olup onlarla dayanışma içinde olmamız gereken zamanlarda burada servis edilen gündem şuradakiler gibiydi: Pakistanlı sapıklar bitmiyorPakistanlı densizlerin Türk kadınlara yaptıkları hareketlere bakın! (Tarihlere dikkat: 14/04/2022)

Özellikle ibretlik bulduğum için haber içerikli bir yayın organına yakışmayan, toptancı ve suçlayıcı bir dile sahip bu yazıları paylaştım.

"Sınırları aşıp ülkemize akın akın gelen Pakistanlılar" gibi bir durum hiçbir zaman söz konusu olmadı. Belli sayıda gelen, çoğu turist olan Pakistanlıların arasındaki "sapık" oranı da muhtemelen aşağı yukarı bizim toplumumuzdaki kadardı. Ama Türkiye'de Pakistanlılara karşı negatif algı yaratma hamlesi başarılı oldu. Pakistan'da daha sonraları tutuklanan Imran Han ise hâlâ cezaevinde tutuluyor.

Kimsenin inancına karışmak haddimiz olamaz ama komşu halkları ve kültürlerini asıl düşman belleyecek biçimde zihni formatlanmış ve onları ezmek için ABD işbirlikçiliğine hazır kıvama getirilmiş "Türkler" bizden değildir.

Aydın Ünal'ın yazısına geri dönersem, Suriyeli sığınmacıların fazlalığının Türkiye’ye yük olmadığına katılamam. Bu fazlalığın getirdiği ekonomik sorunlardan milletin şikayetçi olması doğaldır. Sığınmacıların düşük ücretle sigortasız çalıştırılması da ekonomimize katkı değil, tipik emek sömürüsüdür.

Sığınmacıların fazlalığı sorunu doğru bir dış politika ile çözülebilir ve sığınmacıların çoğu ülkelerine dönebilir. Bu da komşu devletlerle işbirliği gerektiren bir meseledir. Bu noktada Aydın Ünal'ın yazısındaki Esedci, İrancı suçlamaları sorunludur. Tüm komşulara kayıtsız güvenilebileceğini iddia edemesek de temkinli biçimde işbirliğine yanaşmak varken doğrudan önyargılı olmak mantıksızlıktır. Bölge ülkeleri arasında güvensizlik, sadece emperyalizme yarar. Zaten Aydın Ünal'ın yazısının başında anılan Kayseri olayları ile El Bab'daki Türkiye karşıtı provokasyonların, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye ile Suriye arasında yeniden diplomatik ilişkiler kurulabileceğini ifade etmesinin ardından patlak vermesi rastlantı değildir. [8]

Sığınmacılar dışında turist, öğrenci ya da göçmen olarak gelen komşu halklara mensup kimselerin sayıca fazlalığı gibi bir problemimiz olmamasının yanı sıra sığınmacıların da kimliğiyle ilgili bir meselemiz olamaz. Ortalama bir Anadolulu ile Suriyeli, Filistinli, Yemenli, Pakistanlı... birbirinden çok farklı değildir. İşte bu hususta Aydın Ünal kısmen haklıdır:
Kimsenin inancına karışmak haddimiz olamaz ama komşu halkları ve kültürlerini asıl düşman belleyecek biçimde zihni formatlanmış ve onları ezmek için ABD işbirlikçiliğine hazır kıvama getirilmiş "Türkler" bizden değildir.

KAYNAKLAR:

[1] Afgan mücahitler

[2] Okuma önerisi:
www.aydinlik.com.tr/haber/alman-ve-isvicreli-komunistlerden-kuran-yakmaya-tepki-batinin-hos-gordugu-eylemler-412446

[3] Şehmus Yıldırım Gençer, Arap Düşmanlığının Kökleri ve Arap Dostluğunun Zorunluluğu, Teori dergisi Nisan 2024 sayısı, sayfa 6
    Teori dergisinin bu sayısını, Arap düşmanlığını besleyen sığ ve tek yanlı tarih yaklaşımlarına yanıt niteliğindeki değerli yazıları için de öneririm. Dergiye ulaşamayanlara bizzat temin edebilirim.

[4] www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/super-kupa-final-macina-iliskin-yasanan-gelismeler-hakkinda-bilgilendirme

[5] www.aa.com.tr/tr/dunya/suudi-arabistan-iran-yakinlasmasindan-israil-disinda-tum-bolge-ulkeleri-memnun/2859192

[6] www.aydinlik.com.tr/haber/brics-abdnin-dolar-ve-enerji-hegemonyasini-kiriyor-444008

[7] www.aydinlik.com.tr/video/pakistan-abd-darbesine-direniyor-312601
    Okuma önerisi: www.aa.com.tr/tr/analiz/yeni-pakistandan-eski-pakistana-imran-hanin-dusurulusu/2561668

[8] www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-suriyeyle-iliskiler-kurulmamasi-icin-hicbir-sebep-yok/3260829

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!