Karakaya’dan iftira: Özdemir cemevlerini ibadethane olarak görmediğini söyledi!
Türkiye çapında bir etkinlik olarak duyurulan 10 Aralık mitinginin fiyasko ile sonuçlanması inkârcılar cephesinde panik yarattı. Sorumluyu bulamayan inkârcılar çareyi Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’e iftira atmakta aradılar. İnkârcıların genel başkan yardımcısı Karakaya tarafından ortaya atılan iftiraya göre, “Ali Rıza Özdemir cemevlerini ibadethane olarak görmediğini söylemiş!
Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Anadolu Alevi Canlar Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Cem Vakfı, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve PKK teröristlerinin resimlerini şubelerine asan DAD olmak üzere, 9 Alevi tabelalı örgütün çağrıcı olduğu, ancak Cem Vakfı’nın son anda katılmama kararı aldığı 10 Aralık mitinginin fiyasko ile sonuçlanması inkârcılar cephesinde büyük bir paniğe neden oldu.
“Kitlesel olarak katılacaklarını” açıklayan HEDEP, CHP, çok sayıda sosyalist tabelalar kullanan örgütler, İHD, Eğitim-Sen, KESK gibi destekçilerine rağmen, 10 Aralık’ta Kadıköy iskele meydanında sadece 1500-2000 kadar insan bulunuyordu.
Kendilerini “çatı örgütü” olarak tanımlayan, ama Alevi inanç toplumu içerisinde hiçbir kitlesel desteği olmayan “Alevi tabelalı” örgütler bütün umutlarını, destek aldıkları örgütlerin miting alanına getireceği insan sayısına bağlamışlardı.
FİYASKO MİTİNGİN SORUMLUSU ARANIYOR
Doğu Anadolu’da kitlesel Alevi katliamları düzenleyen Cibranlı Halit Bey’in kızkardeşi ile evliyken şeriat devleti kurmak için Elazığ, Bingöl ve Diyarbakır dolaylarında isyana teşebbüs ettiği için idam edilen Şeyh Sait’ten “Kürt halk kahramanı” yaratmakla meşgul olan HEDEP ve türevleri “Alevi yandaşları”na istedikleri desteği vermediler.
CHP ise, sadece üyelerine mitingi haber veren mesajlar çekmekle yetindi.
Sosyalist tabelalı diğer örgütler ise, zaten başka etkinliklerden de bilindiği üzere, “tabansız”, Kadıköy, Beyoğlu gibi semtlerde bohem yaşayan entelektüellerin bir araya geldiği örgütlerdi.
Dolayısıyla, “devlet operasyon yaptı” gibi saçma bir gerekçeye sığınmaya çalışan kimi “kurnaz tilki”lerin açıklamaları inkârcıların kendi aralarındaki tartışmayı daha da şiddetlendirdi.
BAŞARISIZLIĞI BAŞARIYA ÇEVİRME HAMLESİ KARAKAYA’DAN GELDİ
Mitinge katılımın beklenenden düşük olmasının sorumlusu suçluyu bulmak için birbirlerine düşen inkârcılar cephesinin yardımına PSAKD İçereköy şube başkanı ve ABF genel başkan yardımcısı İbrahim Karakaya yetişti!
Karakaya’ya göre, başarısızlık söz konusu değildi. Hatta, başarılı olmuşlardı!
Alevîler içerisinde fitne yaratmakla görevli siteye demeç veren Karakaya, 9 Aralık günü İstanbul Valiliği’nin daveti ile ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’in de katılımı ile bir araya gelen Alevî dedeler ve STK temsilcileri toplantı hakkında, kendisini kahramanlaştıran bir senaryo yazarak, başarısız olduklarını gizlemeye çalıştı.
Karakaya, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın “Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde devletin kucağına bıraktığı bomba” olduğunu iddia ederek, Başkanlığa “Alevi Diyaneti” benzetmesi yapmıştı.
“Başkanlık yaptığı çalışmalarda Alevileri Alevilere karşı bölmeye yönelik çalışma yürütüyor. Köylere kadar giderek insanları maaşa bağlayıp rüşvetler vererek kendisine bağlamaya çalışıyor” şeklinde sözlerine devam eden ABF Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Karakaya ağır bir ithamda da bulunuyordu.
Karakaya’ya göre, “En son Ali Rıza Özdemir söz hakkı aldı ve cemevlerinin ibadethane olarak görmediğini söyledi ve ben de hemen kendisine itiraz ettim ve bu şekilde konuşamayacağını ifade ettim. Cevdet Yılmaz da gerginlik olmaması için Ali Rıza Özdemir’den mikrofonu aldı ve kendisi konuştu. Toplantı bu şekilde sona erdi.”
ALEVİ DEDELERİ: BÖYLE BİR KONUŞMA OLMADI!
ABF Genel Başkan yardımcısı ve PSAKD İçerenköy şube başkanı İbrahim Karakaya’nın Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’in söylediğini iddia ettiği cümle yenilir-yutulur türden değildi.
Başkan Özdemir’in böyle bir cümle sarfetmesi olasılığının çok düşük olması bir yana, herhangi bir devlet görevlisinin benzer bir açıklamasının toplantıda infial yaratması beklenirdi.
Ancak, toplantı sonrasında da, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na karşı olan kesimlerden de herhangi bir tepki gelmemişti.
Biz de, bunun üzerine, toplantıya katılan Alevi dedeleri ve STK temsilcilerine işin aslını sorduk.
Sorularımızı yönelttiğimiz onun üzerinde katılımcı, Başkan Özdemir’in ağzından böyle bir cümle duymadıklarını kesin ifadelerle belirttiler.
Başkan Özdemir’e oldukça yakın mesafede oturan, Cem Vakfı’nı temsilen toplatıya katılan Eşref Doğan Dede, bu iddiayı hayal mahsulü olarak tanımladı ve iddiayı kesin ifadelerle reddetti.
Yine, Başkan Özdemir’e yakın mesafede ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İstanbul Valisi Davut Gül ile aynı masada Karacaahmet Dergahı’nı temsilen oturan Muharrem Ercan Dede de böyle bir cümlenin “uydurma” olduğunu belirterek, iddia sahibini ayıpladı.
Aynı şekilde, Seyit Nur Dede Ocağı’nı temsilen toplantıda bulunan Baki Güngör Dede de, toplantıdaki konuşmaları başından sonuna kadar dikkatle izlediğini vurgulayarak, Başkan Özdemir’e yönelik Karakaya’nın iddiasını yalanladı.
Görüşlerine başvurduğumuz çok sayıda katılımcı da, Karakaya'nın iddiasını kesinlikle reddettiler. Pek çok Alevî katılımcı, bu iddiayı "günah" ve "iftira" olarak niteledi. Karakaya, anlaşılan başrolü kendisine verdiği kahramanlık senaryosunu yazarken kantarın topuzunu fena halde kaçırmıştı!
Karakaya iftirasının hesabını elbette yüce Türk yargısı önünde verecektir. Ama, kendisine bundan sonraki yaşamı için yapacağımız tavsiyeyi Hacı Bektaş Velî’den aldık:
“Büyük düşman odur ki: ilki nefsani istek ve arzulardır. İkinci kibir ve sapıklıktır. Üçüncü hilekârlık ve yalancılıktır.”
BAŞKAN ÖZDEMİR’İN CEMEVLERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ NEDİR?
Olur ki, Alevi-Beltaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir'in cemevlerininn statüsü hakkında görüşlerini de merak edenler olacaktır.
Meraklı okur için, Başkan Özdemir'in 18 Temmuz 2022 tarihinde, gündemdeki tartışmalara yönelik olarak yazdığı yazıyı okumak için TIKLAYIN
Biz yine de buraya, yazıdan bir kaç pasaj ekleyelim:
-“Cem evlerini ibadethane olarak kabul etmiyoruz” demenin bir anlamı yoktur. Bu, bomboş bir cümledir. Boş sözü, boş kişiler söyler! Türkiye’nin böyle boş söylemlerle kaybedecek zamanı yoktur.
-Cem evlerinin ibadethane olduğu hem Türk yargısı hem de AİHM tarafından kabul edilmiştir. Cem evlerini ibadethane olarak görmemek, sadece Alevi toplumuna saygısızlık değil, aynı zamanda hukuk tanımamaktır.
-Cem evlerine Alevilerin talepleri doğrultusunda statü vermek, hem hukukun hem de devlet aklının gereğidir.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.