Ayrıntı yayınları Atatürk'ün ismini sansürledi!

Mahmut Erciyas'tan Hollandaca Alevi deyişleri kitabıHaberi görüntüle

Türk edebiyatı yerine 'Türkçe Edebiyat' okurlar için 'Türkiyeli okur' tanımı kullandığı için boykot edilen yayınevlerinden Ayrıntı Yayınları skandala doymuyor.

Gerçekedebiyat.com sitesinin ortaya çıkardığı olayda, Musa Kaplan adlı bir meczubun yazdığı anlaşılan Ulaş Yoldaş adlı kitabın yeni baskısında, Rasih Ulaş Bardakçı’nın 1971-1972’de yaptığı savunmalara yer verildi.

Ulaş Bardakçı’nın savunmasında kullandığı "Atatürk" adı, Ayrıntı Yayınları tarafından mühstehçen yayınlardaki çirkinlikte sansürlendi.

Ayrıntı Yayınları, resmi mahkeme zabıtlarında (yani belge) Atatürk adı yerine yıldız (****) koyarak sansür uyguladığı görüldü. 

KİTAPTAN ÇİRKİN SANSÜR ÖRNEKLERİ

"Dikkat edilsin savcıya, *****ü milli mücadele ruhunu ne hale soktuğu görülecektir. (...)  Emperyalizme ve yerli oligarşiye karşı silah çektiğimizi ilan ettik. Bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye için savaştığımızı ilan ettik. (...) Gelelim savcının ağzından eksik etmediği******çülüğe." (s.147)

AYRINTI YAYINLARI'NIN NANELERİ

Ayrıntı Yayınları, bunca kamuoyu baskısına rağmen Türk Edebiyatı demiyor.

Web sitelerinde “Türkçe Edebiyat” tanımı hala duruyor.

Yayınladığı bütün kitaplarının arka kapaklarında Türk okur yerine Türkiyeli okur ibareleri yer alıyor.

ULAŞ BARDAKÇI ve ATATÜRKÇÜLÜK

Bilindiği gibi Türk solunun çıkış noktası 'Tam bağımsız Türkiye' şiarıydı.

Bu şiar Mustafa Kemal Atatürk'ün temsil ettiği bir temel felsefi devrimciliği ifade ediyordu.

Türkiye'nin ölümünden sonraki siyasi yöneticilerin 1947'den başlayanak Atatürk'ün bu temel ilkesini ayaklar altına alarak ABD ve Batı'yla tek yanlı sömürge ilişkisine girmesi, yapılan gizli açık anlaşmalar Türk gençliğini rahatsız etmişti.

68 kuşağındaki Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan gibi birçok devrimci bu nedenle devrimciliğe Atatürkçülükle başlamışlar, ona derin saygı duymuşlardı.

Günümüzde 'sol' kulvarı işgal edenlerse soldan Atatürk'ü koparmak için bu tür akla hayale gelmeyecek nafile ve alçakça yöntemlere başvuruyorlar!

(Ayrıntı Yayınları'nın yayın yönetmeninin 'Türkçe edebiyat' adına tepkilere verdiği yanıt)

Ulaş Bardakçı Nevşehir doğumluydu, ancak ortaoğrenimini Ankara'da tamamlamış ODTÜ fizik bölümüne devam ederken devrimci hareketlere katılmıştı.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın serbest bırakılması için İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un kaçırılması eylemi ve 6 Ocak 1969’da ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Komer’in arabasının yakılma eyleminde yer almıştı.

Ancak Balyoz Harekatı’yla yakalanmış Mahir Çayan'la birlikte dava devam ederken 29 Kasım 1971 tarihinde Maltepe Cezaevi’nden firar etmişti.

Maalesef acı son 19  Şubat 1972 günü sabaha karşı Arnavutköy Üvez Sokak’ta güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülmek oldu.

Ulaş Bardakçı, 1971 yılında yargılandığı sıkıyönetim mahkemesinde Atatürkçülüğünü şu sözlerle dile getirmişti: "...Şunu herkes öğrensin ki: Emperyalizm ve yöneticileri, zamanın büyük devrimcilerini aziz, evliya haline getirir, doktrinlerinin devrimci yanlarını küllendirir, statik, statükocu yanlarını ortaya atar, kendileri için kabul edilebilir yanlarını reklam eder. Arkalarından ah-vah edilir, radyoda program düzenlenir. Artık ölen bir devrimci değil, bir evliyadır. Bu şekilde zararsız hale getirilen devrimciler her fırsatta halka sunulur. Artık o halkın kurtarıcısı değil hâkim sınıfların paravanasıdır. Mustafa Kemal’in başına gelen tamı tamına budur. Anadolu ihtilalinin lideri gitmiş yerine mavi gözlü dev gelmiştir. Artık o bağımsız Türkiye için savaşan devrimci değil, şapka, ceket-pantolon değiştiren büyük bir terzidir…”

Gerçekedebiyat.com