Allah’ın Aslanı Hakk'a yürüyüşünün 1403. yılında anılıyor
Hz. Ali, Kûfe’de 40/661 yılında bir Hâricî olan Abdurrahman bin Mülcem tarafından sabah ibadet etmeye giderken zehirli bir hançerle yaralandı. Bu yaranın tesiriyle iki gün sonra 19 veya 21 Ramazan (26 veya 28 Ocak) 661 yılında şehit oldu. 26 Ocak 2024 Cuma günü için Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan hutbede Hz. Ali’nin şehadetine yer verilmedi.
Hz. Muhammed’in amcasının oğlu ve İslâm dininin yayılmasında en büyük gayret sahibi olan Hz. Ali, Kûfe’de 40/661 yılında sabah ibadet etmeye giderken bir Hâricî olan Abdurrahman bin Mülcem tarafından zehirli bir hançerle yaralandı. Bu yaranın tesiriyle iki gün sonra 19 veya 21 Ramazan (26 veya 28 Ocak) 661 yılında şehit oldu. Bugün Necef diye bilinen Kûfe’ye defnedildi.
ŞAH-I MERDAN ŞİR-İ YEZDAN HZ. ALİ KİMDİR?
Şah-ı Merdan Ali bin Ebî Talip, tam adıyla Ebü’l-Hasen Alî b. Ebî Tâlib el-Kureşî el-Hâşimî Hicret’ten 23 yıl önce, miladi 599-600 yıllarında Mekke'de dünyaya gelmiştir. Annesinin adı Fâtıma bint Esed’dir.
Tarihçiler, Ebu Talib ve Fatıma binti Esed’in evliliklerini, Haşimi bir kadın ve bir erkek arasında olan ilk evlilik olarak bilmişlerdir. Bu sebeple Hz. Ali (a.s) anne ve baba tarafından Haşimi olan ilk şahıstır.
Hz. Ali Kâbe’de doğan tek kişidir. Doğduğunda annesi ona Haydar, babası Ali ismini vermiştir. Haydar isminin küçüklüğünde annesi tarafından kendisine verilen bir lâkap olduğu da rivayet edilmektedir.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed bin Abdullah’ın amcasının oğlu ve damadı, Hz. Fatıma’nın eşi, 12 İmamların (a.s) ced ve babalarıdır.
HZ. MUHAMMED’İN MÜSAHİBİ HZ. ALİ
Hz. Ali İslâm Peygamberi’nin terbiyesinde büyümüş, onun dizinin dibinde bir çocukluk geçirmiştir. Beş veya altı yaşlarında Hz. Muhammed’in himayesine giren Hz. Ali’nin tam olarak kaç yaşında Allah Rasulü’nün yanından ayrıldığı belli değildir. Yaygın kanaat, hicrete kadar Hz. Peygamber’in himayesinde kaldığı şeklindedir. Bununla birlikte, bu sürecin Hz. Fatıma ile evliliğine kadar olduğu da zikredilmektedir.
Hz. Muhammed’e iman eden ilk kişidir. Hz.Peygamber, kendikardeşlik akdini, yani müsahipliğini Hz. Ali ile okumuştur. Rivayete göre Hz. Peygamber herkesi birisiyle kardeşleştirmiş, yalnız Hz. Ali kalmış ve gözleri yaşlı bir şekilde Allah Rasûlü’nün huzuruna çıkmıştı. Bunun üzerine, Hz. Peygamber onu kendisiyle kardeş (müsahip) ilan ederek, onurlandırmıştır.
HAKKINDA AYET İNDİRİLEN KİŞİ HZ. ALİ
Hz. Ali, Peygamber'in yatağına ölümü göze alıp yattığında, “İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah rızasına nail olmak için kendini feda eder, Allah rızasını alır. Allah kullarını esirger” (Bakara, 207) methiyesine ulaşandır.
Hz. Ali, İslâm Peygamberi Muhammed’in ardından Medine'ye giderken, hakkında, “Onlar, ayakta, otururken ve yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler, göklerin yerin yaradılışı hakkında derin düşünürler” (Al-i İmran, 191) ayeti nazil olan kişidir.
Ali b. EbuTalib, Hz. Peygamber'in emri ile katılmadığı Tebuk Savaşı hariç Hz. Peygamber'in tüm savaşlarına katılmış ve İslam’ın en cesur ve onur duyulan komutanı olmuştur.
HZ. ALİ’NİN HZ. FATIMA İLE EVLENMESİ
Rivayetlere göre Ali Hz. Fatıma’yı istemek için Peygamber’in yanına gelince çok heyecanlanmış, tek kelime edememiş, Allah Rasûlü’nün niyetini anlayıp, “Fatıma için mi geldin” suali üzerine evet diyebilmiştir.
Bedir savaşından sonra, Hz. Ali 25 yaşında Hz. Muhammed’in biricik kızı Hz. Fatıma ile evlendi. Nikahlarını da Hz. Muhammed kıymıştır.
Hz. Ali Hz. Fatıma hayatta olduğu müddetçe başka birisiyle evlenmemiştir. Hz. Fatıma ile Hasan, Hüseyin, Muhassin isimli oğulları ve Zeyneb, Ümmü Gülsüm adlı iki kızları olmuştur.
HZ. ALİ’NİN LÂKAPLARI
Hz. Peygamber tarafından Hz. Ali’ye Ebu Turab (Toprağın babası) lakabı verilmiştir. Ebû Turab dışında el- Murteza ve Esedullahi’l-Galib de Hz. Ali’ye nispet edilen lakaplardandır. Murtaza Allah’ın razı olduğu kişi manasına gelir. Esedullahi’l- Galib ise savaşlardaki cesareti, yiğitliği sebebiyle kendisine nispet edilmiştir.
Aynı zamanda Hz. Ali çocukken dahi puta tapmadığı için, daha sonraları “Kerramallahu vecheh” (Allah onun yüzünü şereflendirsin) duasıyla anılmıştır.
Tasavvuf dairesinde ise, Hz. Ali’ye “Şâh-ı Velâyet” ve “Sultânü’l-Evliyâ” ile zulüm ve haksızlıklar karşısında geri adım atmaması sebebiyle Haydar-ı Kerrar, Kur’an-ı Natık, Seyfullah gibi lâkaplar da kullanılmıştır.
Uhud savaşında gösterdiği kahramanlıkların neticesi olarak “La Seyfe illa zulfigar, la feta illa Ali” cümlesinin Cebrail tarafından bu savaşta Hz. Ali’nin methi için söylendiği kabul edilir.
HZ. ALİ’NİN VELAYETİ
Hz. Peygamber son hac görevinden sonra Hakk Tealâ’nın Tebliğ ayetindeki emri ile halkın Gadir-i Hum bölgesinde toplanmalarını istedi.
Sonra Gadir hutbesini okuyup, İmam Ali’nin elini kaldırarak, şöyle buyurdu:
“Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah’ım onu sevenleri sev ve ona düşman olanlara düşman ol.”
Bu hutbeden sonra Ömer b. Hattab gibi kimi sahabeler İmam Ali’yi kutladılar ve ona “Emir’ül Müminin” lakabıyla hitap ettiler.
Kur’an ve hadis konusundaki derin ilminden dolayı hem Halife Ebubekir’in hem de Ömer’in özellikle fıkhi meselelerde fikrine müracaat ettikleri Hazreti Ali'nin, Peygamber'in Mekke'den Medine'ye hicret ettiği günün İslam tarihi için başlangıç kabul edilmesine dair teklifi de kabul edildi.
İSLÂM BİLGİSİ VE İMANIN KAYNAĞI HZ. ALİ
Bütün İslâm kaynakları, Hazreti Ali'nin, Müslümanlar arasındaki ilim, takva, ihlas, samimiyet, fedakarlık, şefkat, kahramanlık gibi yüksek ahlaki ve insani vasıflar bakımından kimseyle karşılaştırılamayacak müstesna bir makama sahip bulunduğunu, Kur’an ve sünneti en iyi bilenlerden biri olduğunu ittifakla belirtir.
Hazreti Ali, Kur’an-ı Kerim konusundaki derin bilgisinden faydalanmak isteyenleri kendisine soru sormaya teşvik eder, ayetlerin nerede ve ne zaman nazil olduğunu çok iyi bilirdi. Kur’an bilgisinin eşsizliği nedeniyle kendisine Kur’an-ı Natık, yani konuşan Kur’an denilmiştir.
İslam toplumunda ilk bilimsel çalışmalar O’nun döneminde başlamıştır. Bu amaçla Hz. Ali’nin bir bilim bakanlığı kurduğu da belirtilmektedir.
HZ. ALİ’NİN ŞEHİT EDİLMESİ
Hz. Ali sabah erkenden insanları ibadete davet etmek için mescidin bahçesine çıktığı sırada İbn Mülcem zehirli bir hançerle Allah’ın aslanı, adaletin ve bilgeliğin simgesi, yiğitlerin serveri, Ali b. Ebî Talib’i yaralamış, Müminlerin Emiri aldığı yaranın tesiriyle iki gün sonra 19 veya 21 Ramazan 40’ta (26 veya 28 Ocak 661)’de vefat etmiştir.
26 Ocak 2024 Cuma günü için Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan hutbede Hz. Ali’nin şehadetine yer verilmedi.
ALEVİLER VE HZ. ALİ
Hz. Peygamber’in vefatının ardından ortaya çıkan ve üçüncü halifenin öldürülmesinden sonra da şiddetlenen hilâfet münakaşalarında Ali tarafını tutanlara el-Aleviyye veya şîatü Alî (Ali’ye bağlı olanlar, Ali taraftarları) deniliyordu.
Emevîler’in son dönemlerinden itibaren Hz. Ali’nin soyundan gelenler, özellikle Hasan ve Hüseyin’in neslinden olanlar için şerif, seyyid, emîr gibi lakaplar yanında, “Ali’ye mensup” anlamına gelen Alevî nisbesi de kullanılmaya başlamış zamanla, İslâm içi ihtilaflarda Hz. Ali’ye taraf olan inanç sahiplerinin topluluk ismi olarak kullanılan genel bir tanımlamaya dönüşmüştür.
Hz. Ali’ye duyulan sevgi ve bağlılık, Alevî Bektaşî yolunun özüdür, temelidir. Hz. Ali, Alevi inanç toplumunda en üst mürşid makamındaki kişi olarak değerlendirilir.
Alevî Bektaşî yolunun kurucusu Hacı Bektaş Velî ve Alevî Bektaşî ocaklarının kurucu dedelerinin soyları da Ehl-i Beyt evlâtları üzerinden Hz. Ali’ye bağlanır.
Hz. Muhammed’in “Ali’yi seven beni sever, beni seven Allah’ı sever” hadisine uygun olarak, Alevîler, Hz. Ali bağlılığını İslâm inancına itikadın en yüksek işareti olarak değerlendirirler.
Bu noktada “tevelle ve teberra”, yani; Ehl-i Beyt’e dost olanlarla dost olmak, düşman olanlarla ayrı durmak ilkesi, Alevîlerin iman ve itikad dairesinde en hassas olduğu ilkelerden birisidir.
Yer yoğiken, gök yoğiken var olan,
Arş yüzünde kandildeki nûr olan,
Gahi merkez olup, gahi yer olan,
Ali’dir ki, Şah-ı Merdan Ali’dir.
HZ. ALİ’NİN SÖZLERİNDEN BAZILARI
“Sen ey insan, apaçık bir kitapsın. Öyle bir kitap ki, harfleriyle yüreğin okunur.”
“İki şey vardır ki, sonu bulunmaz: Bilgi ve akıl.”
“Bilgin ölü olsa da diridir. Cahil diri olsa da ölüdür.”
“Sana karşı kusurlu davranan kişi bağışlamanı dilerse bağışla. Çünkü, Allah’ın iyilikleri onun kötülüklerinden çok daha büyük olcaktır.”
“Eğer yoksullaşırsan, yoksulluğunu gönül varsıllığı ile tedavi et.”
“Sırrı erdemli insanlardan başkasına verme. Zira o sır yanlızca erdemli insanlarda sır olarak kalabilir.”
“Başkalarının sırrı sana emanet edilirse, onlara sahip çık. Dostlarının ayıplarını görürsen, üstünü ört ve sakla.”
“Yerilen aşağılık kişiler, saygınlık döşeklerine oturacak olursa biz, ayağa kalkarız.”
“Zulme ve zalime boyun eğen kimse, hem hakkından olur hem de şerefini yitirir.”
“Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref bulunmaz.”
“Dert ve sıkıntının şiddetine sabır göster. Zirra onun da sonu gelecektir. Bil ki sabır, asalet derecesidir.”
“Özgür insan tarafından yapıldığında iyilik, bir Nisan yağmuru damlasının sedef kabuğunda inciye dönüşmesi gibidir. Tutsaklığı babadan devralanlar içinse, yılların ağzındaki zehir gibidir.”
“Emrin altında bulunanlar için yüreğinde muhabbet, merhamet duyguları ve lutuf eğilimleri besle. Sakın çaresizlerin başında, kendilerini yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme. Çünkü, onlar iki sınıftır; Ya dinden kardeşin, ya da yaradılıştan eştir sana.”
“Ne kötüdür haram yemek; zulmün en kötüsüyse zayıfa zulmetmek...”
“Sana sert davranana karşı yumuşak ol. Belki o da yumuşar. Düşmanına üstünlükle muamele et ve onu bağışla.”
“Konuğuna gücün yettiğince ikramda bulun. Öyle ki, ona saygıdan seni mirasçı saysınlar.”
“İki tür insan vardır; Bilen ve dinleyen. Diğerleri ise yaramaz çökeltilerdir.”
“Bilim insanın güzelliğidir. Onu kazanmak için gayret göster. Onu kazan ki, kahrıyla yaşayan bir insan olma.”
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Facebook Yorum
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Ṣeyh Hamit Erten
28-01-2024 15:47Eyvallah hocam hem günün anlamını cok güzel ifade etmissin, hem de hz muhammet, in Damadîna ve eyl,i betine tahmülleri olmayanlara güzel bir hatırlatma ve yoksunluklarını belirtmissin..Ask ile huu