Ahmet Küçükkalfa yazdı: Kim bu Ebu'l Vefa? İKİNCİ BÖLÜM
Alevi Bektaşiler arasında pek çok efsane uydurulmasının dayanağı olarak gösterilen Ebu'l Vefa hakkında en kapsamlı aratırmalardan birisinin sahibi olan araştrmacı-yazar Ahmet Küçükkalfa tarafından kaleme alınan yazı dizisini sizlerle paylaşacağız. Özellikle Doğu Anadolu ocaklarını ayrıştırmak ve ekseninden çıkarmak için istismar edilen Ebu'l Vefa'nın kim olduğunu gelin, birlikte öğrenelim. İşte, çok konuşulacak yazı dizisinin ikinci bölümü:
İKİNCİ BÖLÜM
1.3.Anadolu Alevi-Kızılbaş Türkmenleri’nin piri Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli.
İran-Safevi-Türk devletinin oluşumuna yol açan İran-Erdebil Safevi dergâhı şeyhi Şeyh Haydar’ın, ardından Şeyh Cüneyd’in Anadolu’da başlayan faaliyetleri, Gök Tanrı ve Şamanizm’le hemhal Alevi Kızılbaş-Türkmenleri cezbediyordu. II. Bayezid’in (1481-1512) Anadolu’da oluşmaya başlayan, Sünni olmayan (heterodoks) faaliyetlere karşı bir düzenleme yapması zorunluluğu doğmuştu. Hünkâr Hacı Bektâş Veli Velâyetnamesi ilk kez bu dönemde yazıya geçirildi. Velâyetname’nin / Menâkıbnâme’nin ilk nüshasının yazım tarihi; Velâyetname’deki verilere göre (en erken) 1481 yılıdır (Gölpınarlı, 1958: XXV). II. Bayezid, Bektâşi geleneğine göre ikinci pir kabul edilen Balım Sultan’ı 1501’de Hacı Bektâş Dergâhı’nın şeyhliğine getirdi. Hünkâr Hacı Bektâş Veli türbesi onarıldı, çatısı kurşunla kaplandı. Balım Sultan’ın faaliyet ve uygulamaları sonunda Bektâşilik kurumsallaştı, Hacı Bektâş Dergâhı’na bağlı olarak, Osmanlı coğrafyasına yayılan sağlam bir Bektâşilik teşkilâtı kuruldu. (Ocak, 1992: 5/373-379) Anadolu heterodoksisinin (Sünni olmayan, ana akımla uyuşmayanların) merkezi de Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli Dergâhı oldu. (Faruki, 2001: 141-154)
Oruç Beğ’in (1288-1502) kaydettiği halk söylencesine göre, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli, dergâh yakınında konaklayan Şah İsmail’in rüyasına girmiş, Şah’ı geri döndürmüştü. (Oruç Beğ Tarihi, 2008: 17, 18) Tarihi süreçte, Osmanlı devletinin askeri güçlerinden biri olan yeniçerilerin manevi önderi-piri Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli olmuştu.
Sahte Şah İsmail taraftarlarının Hacı Bektâş dergâhının önünde düzenledikleri kurban töreninde görüldüğü gibi, muhtemelen çoğu Anadolu Kızılbaşı’nca Bektâşi pirlerine büyük saygı duyuluyordu. Sözlü gelenek, 1520’lerdeki ayaklanmanın önderlerinden biri olan Kalender Şah’ın mezarının Hacı Bektâş’ta olduğunu kabul etti. (Faruki, 2001: 141-154)
Gerek Balım Sultan’la kurumsallaşan, kuralları oluşturulan Bektâşilik, gerek Osmanlı devletinin sınırlarının genişlemesi ve merkezileşmesiyle, kuruluş devrinin vazgeçilmez unsurları olan alp-gazi-dervişlere dayalı geleneksel ordu yapısı da büyük çapta sonlanmıştı[1].
1.4.II. Bayezid’in hükümdarlığı ve Zeyniyye-Vefâiye’nin itibar kaybı.
Fatih’in ölümü sonrasında gelişen olaylar, Zeyniyye’ye (Zeyniyye-Vefâiye’ye) olumsuz olarak yansıdı. Şeyh Ebu’l Vefâ’nın çok iyi dostu ve hemşehrisi Konya-Karamanlı Sadrazam Mehmed Paşa, Şehzâde Cem tarafını tutuyordu. Amasya’da valilik yapan ve hayatı konusunda endişe eden Bayezid, Amasya’daki Halvetiyye şeyhi olan Çelebi Halife’nin (Cemal Halveti, ö.1494) manevi yardımını istemişti. Bayezid’in hükümdar olması, Halvetiye şeyhinin yıldızını parlatmıştı. Ebu’l Vefâ’nın ölümüne kadar (ö. 1491) geçen 10 yıllık dönemde Bayezid ve Ebu’l Vefâ arasında hiçbir görüşme gerçekleşmedi. Bayezid (d.1447), şehzadeliğinin son 27 yıllık döneminde (1464-1491) Ebul Vefâ’nın ululuğuna-yüceliğine şahit olmuştu. O, Ebu’l Vefâ’nın cenazesine katılmaktan ve şeyhin yüzünü açtırarak onun kudsiyetine son kez şahitlik etmekten de kendisini alıkoyamadı. (Öngören, 2014: 383-396)
Aşıkpaşazâde’nin damadı Seyyid Velâyed’in İşleri.
Seyyid Velâyed’in Sünni Zeyniyye Şeyhliği’ne hak kazanması.
Osmanlı devleti, Sünnilik dışı (heterodoks) inançlılar için Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli dergâhını muhatap kabul etmesiyle, başkentte farklı bir heterodoks inancın; devlete muhatap olması, sarayın cömert bağışlarından faydalanma imkânı kalmamıştı. Gerek Şeyh Ebu’l Vefâ’nın ölümü (öl. 1491), gerek Bayezid’in hükümdar olma sürecinde manevi himayesine sığındığı Şeyh Cemal Halveti’nin ölümüyle (öl. 1494), Osmanlı sarayının muhatap alacağı Sünni liderlikte de bir boşluk doğmuştu.
Aşıkpaşazâde’nin damadı Seyyid Velâyed, şans meleğinin kendisine nihayet göz kırptığını değerlendirmiş olmalıdır. O, 1494 yılında 2. Hac yolculuğuna çıktı (Beydilli, 2020: 164). Hac yolculuğuna çıkan Evliyâ Çelebi’nin (1611-1682) İstanbul’dan Mekke’ye 11 ayda ulaştığını (21 Mayıs 1671- 9 Nisan 1672) dikkate aldığımızda, Seyyid Velâyed’in Hac yolculuğu toplam 2 yıl sürmüş olmalıdır (Gemici, 2009: 97). Mekke’ye ulaşan Seyyid Velâyed, Mekke’de Zeyniyye tarikatının şeyhi Abdül-Muti’den Zeyniyye şeyhliği icazeti-izni almıştı (Beydilli, 2020: 164, Öngören, 2013: 367-371).
2. Zeyniyye dergâhının faaliyete geçtiği Abdullah Ağa Camisi’nin inşası.
İstanbul’un fethi sırasında Hz. Eyüp’ün mezarının keşfedilmesi örneğinde olduğu gibi, din büyüklerinin mezarlarının keşfedilmesi ve türbelerinin yapılması; Fetih sonrasında İstanbul’a göç ettirilen halkın manevi-moral değerlerini güçlendiren bir unsurdu. Fatih tepesinin Vefa semtine bakan kıyısında, günümüz Unkapanı-Saraçhane yoluna bitişik Haydar mahallesinde, ünlü sufi Sarı Saltık’ın birçok mezarlarından biri daha keşfedilmiş ve muhtemelen Sarı Saltık için bir yapı da inşa edilmişti. Saray ağalarından Abdullah Ağa’nın Sarı Saltık mezarı arazisinde yaptırdığı cami, 1492 yılı Kasım ayında tamamlanmıştı. Aşıkpaşazâde’ye ve Abdullah Ağa Camisi’nde faaliyete başlayan Seyyid Velâyed’in 2. Zeyniyye dergâhına ait günümüze ulaşan yapılar; İstanbul depremleri ve yangınları sonrasında yeniden yapılan yapılardır. (Eyice, 1991: 3-5; 1546 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri)
İstanbul’daki 2. Zeyniyye dergâhının açılışı ve itibar kaybı.
Aşıkpaşazâde Tarihi’nde veya Menâkıbı’nda bahsi geçen konular 1485 tarihinde son bulur. (Yavuz & Saraç, 2003: 45-47) Eklerle genişleyen eserin 1494 tarihinde II. Bayezıd’a sunulduğuna dair bir kayıt vardır. 1492 yılı Kasım ayında tamamlanan ve Sarı Saltık’ın kudsiyetini de sahip Abdullah Ağa’nın Camisi’nde ikinci bir Zeyniyye (Zeyniyye-Vefâiyye!) dergâhı; muhtemelen 1496 yılında Hac yolculuğundan Zeyniyye icazetnamesiyle (Zeyniyye Şeyhliği izniyle) dönen Seyyid Velâyed tarafından açılmış olmalıdır. (Bkz. Figure 3) Sarayın bağışlarıyla güçlenen Sünni tarikat, Yavuz Selim’in hükümdar olma sürecindeki olumsuz tutumu sebebiyle, Yavuz Selim döneminde (1512-1520) gözden düşmüştür. (Şahin, 2009: 37/ 75-77; İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, s. 275-276).
İlk Hac yolculuğundan Sünni-Zeyniyye şeyhliği icâzetnamesiyle dönen Seyyid Velâyed’in, Iraklı Şeyh Ebu’l Vefâ Menâkıbnâmesi’ni keşfi meselesi.
Seyyid Velâyed’in anlatımına göre; O, 1475 yılında ilk Hac yolculuğuna çıkmış, aylar süren bir yolculuktan sonra yolu üzerindeki Mısır’a ulaşmış, Mısır’da Iraklı Ebu’l Vefâ’ya ait bir menâkıbnâmeye rastlamış, Mısır’lı şeyhten temin ettiği menâkıbnâmeyi Türkçe’ye çevirtme süreci; Seyyid Velâyed’in Zeyniyye şeyhliği izni ile taçlanan ikinci Hac yolculuğuna çıktığı tarih olan 1494 yılında tamamlanmıştı. (Beydilli, 2020: 164, Özkul, 2008: 114)[2]
Seyyid Velâyed, Türkçe olarak hazırlattığı Iraklı Ebu’l Vefâ Menâkıbnâmesi’nin başlangıç bölümüne kendi aile tarihini yani kendi menâkıbnâmesini de ekletmiştir. Seyyid Velâyed Menâkıbnâmesi’ne göre: “Seyyid Velâyed’in soy atası Seyyid Pir Hayâtü’d-din, Iraklı Vefâiyye tarikatının kurucusu Ebü’l-Vefâ ile kardeş çocuklarıymış. Seyyid Ebü’l Vefâ henüz küçük yaşta olan Seyyid Hayâtü’d-din’i evlât edinmiş ve yetişmesinde büyük emek sarfetmiş. Soy ata Hayâtü’d-din’inde, menâkıbları çokmuş (Özkul, 2008: 114, vr. 7b, Şahin, 2009: 75-77, Beydilli, 2020: 161-180) Seyyid Velâyed tasarımı olan bu her iki Menâkıbnâme’yi dönem kaynaklarında
Figure 3: Seyyid Velâyed Türbesi (sol) ve Aşıkpaşazâde Camisi (Abdullah Ağa Camisi !!!) doğrulayacak herhangi bir bilgi bulunmaz. Ebû’l-Vefâ Menâkıbnâmesi’nin hiçbir yerinde Seyyid Hayâtü’d-din’nin adı geçmez. Menâkıbnâme’de adı geçen tek akrabası Ebu’l-Vefâ’nın üvey kardesi Sâlim’in oglu Matara’dır. (Kaçmaz, 2006: 20)
Günümüze ulaşan Arapça (Iraklı) Ebu’l Vefâ Menâkıbnâmesi 1473-74'tarihlidir. Sözkonusu tarih ilginç bir şekilde Seyyid Velâyed’in ilk Hac yolculuğu tarihi ile çakışmaktadır. (Özkul, 2008: 59, 114)
KAYNAKÇA:
[1]Bu konuyu Yahudilik tarihindeki benzer bir gelişmeyle açıklamak mümkündür; Babil dönüşü Ezra liderliğinde, tapınak, ibadet ve sınıflar arası ilişkiler açısından Tevrat’ın Levililer ve Sayılar kısmında yer alan birçok kuralın konulmasıyla; sinagog, düzenli dua geleneği ve Tevrat okumalarıyla kurumsallaşan Yahudi toplumunda, birçok kişinin (aynı zaman diliminde veya farklı dönemlerde!) peygamberlik yaptığı dönemler geride kalmıştı. (Gürkan, 2013: 43/ 187-197, Tevrat, 2. Krallar: 2-5)
[2]Seyyid Velâyed’in yakın arkadşı olan Mecdi Efendi’ye göre Seyyid Velâyed 3 defa Hac’a gitmistir. Seyyid Velâyed’in ilk Hac ziyaretini M.1475 (H.880), ikincisini [M.1484 (H.899)] üçüncüsünü [M.1514 (H.920)] tarihinde gerçekleştirmiştir.
Kaçmaz, 2006:15, 20-21; Mecdi Mehmed Efendi, 1989: Sakaik-i Numâniyye Ve Zeyilleri, İstanbul: Çağrı Yay., c. 1, s. 302-304.
Kaçmaz, Seyyid Velâyed’in 2. Hac ziyaretinde; hem Sünni inanç karşıtı heterodoks (Iraklı) Şeyh Ebu’l Vefâ Menâkıbnâmesi’ni temin edip tercüme ettirdiğini, hem Sünni inançlı Zeyniyye şeyhliği icazeti aldığı sonucuna varmıştır ki bu birbirine zıt iki oluşum, tarihi akışla da uyumsuzdur. . Kaçmaz’ın 2. Hac ziyareti tarihi ile adı geçen yazarların 2. Hac ziyareti tespitleri arasında uyumsuzluk vardır.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.