Hacı Bektaş Velî ve Bektaşiliğin kırılma noktası
GÜNDEMHacı Bektaş Velî, XIII. asrın başlarında Horasan’dan Anadolu’ya gelerek tekkesini kurmuş ve Anadolu’nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasında önemli rol oynamıştır. Yeniçeri Ocağı’nın pîri kabul edilmiştir. Bektaşilik ve Hacı Bektaş Velî Dergâhı açısından en önemli kırılma noktalarından biri Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması olmuştur
Bektaşilik, XIII. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelip Sulucakaraöyük’te (bugünkü Hacıbektaş) tekkesini kuran Hacı Bektaş Velî tarafından kurulduğu kabul edilen tarikattır. Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşundaki rolü dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca nüfuzunu korumuş olması, oynadığı siyasi roller, farklı dinî inanç ve telakkileri birleştirici yapısı ve devletin XVI. yüzyıldan itibaren resmen tanıdığı tek Gayrisünnî tarikat olması sebebiyle en çok ilgi çeken ve en çok araştırılan tarikattır. Tarikatın kurucusu kabul edilen Hacı Bektaş Velî ve Bektaşilik, özellikle Anadolu’nun İslamlaşması sürecinde diğer tasavvuf ve tarikat ekolleri gibi önemli bir yere sahiptir.
EN ÇOK KUTSALLAŞTIRILAN İSİM
Doğu-Batı ekseninde, Müslüman Türk kültürünün teşekkülüne, gelişmesine ve yaşanmasına önemli katkı sağlayan ve sayıları oldukça fazla olan tarihî şahsiyetler arasında Ahmet Yesevî (ö. 1166), Hacı Bektaş Velî (ö. 1270) ve Yunus Emre (ö. 1320-21) gibi isimler karşımıza çıkmaktadır. Bu üç şahsiyetten ilki Orta Asya’da yaşamış, ikincisi Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmiş yerleşmiş ve burada vefat etmiş, üçüncüsü ise Anadolu’da doğmuş yaşamış ve ölmüştür.
Bu şahsiyetler arasında, özellikle Anadolu ve Balkan coğrafyası özelinde düşünüldüğünde, Hacı Bektaş Velî’nin şöhret ve etkisi diğerlerine nispetle daha fazladır. Ne Mevlana Celaleddin-i Rûmî ne Yunus Emre ne de Anadolu’da yaşamış başka hiçbir sûfî onun kadar güçlü bir kutsallaştırmanın konusu olmuştur. Hacı Bektaş Velî’nin bu denli şöhret ve etkiye sahip olmasında XIII. yüzyıl Selçuklu Anadolusu’nda Babaî hareketinin lideri Baba İlyas-ı Hoarasanî’nin çevresinde bulunması, XIV. yüzyılda kuruluşunda ve daha sonraki dönemlerde Yeniçeri Ocağı’nın pîri kabul edilmesi ve nihayetinde XVI. yüzyılda kendi adını alacak olan Bektaşilik tarikatının ortaya çıkması etkili olmuştur. Ancak yaşadığı dönem ve çevreden hiçbir yazılı kaynak veya belge bugüne intikal etmediğinden Hacı Bektaş Velî’nin tarihî kimliğini belirleyebilmek zordur. Vilâyetnâme, Aşıkpaşazâde ve Mustafa Âlî’nin verdiği bilgilere göre Hacı Bektaş Velî, Ahmet Yesevî’nin takipçilerinden biri olarak Horasan’dan Anadolu’ya İslâm’ı yaymak üzere gelmiş, eski adı Sulucakaraöyük olup günümüzde Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinin merkezinde kalan bölgede tekkesini kurmuş bir mutasavvıftır.
ABDAL MUSA VE BALIM SULTAN
Hacı Bektaş Velî’yi menkıbeler aracılığıyla, yeni kurulmakta olan Osmanlı Beyliği ile Orta ve Batı Anadolu’da tanıtarak adeta tekrar hayata kavuşturan Abdal Musa olmuştur. XIV. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra Hacı Bektaş Velî Tekkesi’nin şeyhi olan Abdal Musa, beraberindeki bir kısım Haydarî dervişleriyle birlikte yeni kurulmakta olan Osmanlı Beyliği topraklarına gitmiş, orada Orhan Gazi’nin hizmetine girerek fetihlere katılmış ve başarılı olmuştur. Fakat onun gerçekleştirdiği asıl büyük iş, birlikte savaştığı Osmanlı gazilerine Hacı Bektaş Velî’nin menkıbelerini tanıtması olmuştur.
Bektaşilik tarihinde Hacı Bektaş Velî’den sonra en önemli ve etkin şahsiyet XVI. yüzyılda Bektaşiliği yeni baştan düzenleyip günümüzde de bilinmekte olan kimliğine kavuşturan Balım Sultan’dır. Bu dönem aynı zamanda Bektaşilik içerisinde günümüze kadar devam eden iki farklı anlayışı, Yol Evlatları/Babagân kolu ile Bel Evlatları/Çelebiler kolunu ortaya çıkarmıştır.
YENİÇERİ OCAĞININ KALDIRILMASI
Bektaşilik tarihinde olduğu kadar Hacı Bektaş Velî Dergâhı açısından da en önemli kırılma noktalarından birisi hiç şüphesiz ki 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra Bektaşiliğin yasaklandığı dönemdir. Yeniçeri Ocağı, bu dönemde gerçekleşen bir dizi olay neticesinde 17 Haziran 1826 tarihinde kaldırılmıştır. Vakʻa-i Hayriyye adı verilen Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması esnasındaki yeniçeri isyanlarına bazı Bektaşî babalarının karışmış olması, isyan sırasında Bektaşî babaları tarafından işletilen kahvehanelerin yeniçerilerin toplandıkları ve isyan planları yaptıkları yerler haline gelmesi gibi sebeplerden dolayı, devlet idaresi tarafından isyana karışanlarla ve diğer Bektaşilerin durumunun görüşülmesi için 8 Temmuz 1826 tarihinde yapılan toplantı neticesinde kadim kabul edilen Bektaşi tekkeleri hariç diğer tekkelerin yıkılması, tekkelerde bulunan şeyh ve dervişlerin soruşturmaya tabi tutulması, Hacı Bektaş Velî ve Kızıl Deli Sultan tekkelerine diğer tarikatlardan türbedar atanması ve Bektaşi tekkelerin vakıflarına el konulması gibi bir dizi karar alınmıştır.
NAKŞİBENDİ TEKKESİNE DÖNÜŞTÜRME GİRİŞİMİ
Bektaşiliğin yasaklı dönemi diyebileceğimiz 1826 sonrasındaki süreçte, tarikatın merkezi konumunda olan Hacı Bektaş Velî Dergâhı’nda idarî anlamda bazı değişiklikler yapılmıştır. Dergâhın postnişinliğine Nakşibendî şeyhler atanmak suretiyle dergâh, Nakşibendilik öğretilerinin öğretileceği ve ritüellerinin uygulanacağı bir Nakşi takkesine dönüştürülmek istenmiştir. 1826 yılında Nakşibendî Şeyhi Kayserili Şeyh Mehmed Said Efendi tekkenin şeyhliğine atanırken, Hacı Bektaş Şeyhi ve zamanın Çelebisi olan Mehmed Hamdullah Efendi halkın fesadına sebep olduğu gerekçesi ile Amasya’ya sürgün edilmiş, dergahın Dedebabası olan Sivaslı Mehmed Nebi Dedebaba ise Nakşibendi şeyhinin gözetimini kabul etmek şartıyla dergâhta tutulmuştur.
DERGAHTA ÜÇLÜ YAPI OLUŞMASI
1826 sonrasında devam eden süreç takip edildiğinde, Hacı Bektaş Velî Dergâhı’nda üçlü bir yapının ortaya çıktığı ve dergâhın yönetimi noktasında Çelebiler ile Babagân arasında geçmişten beri var olan rekabete üçüncü bir unsur olarak Nakşî şeyhlerin katıldığı görülmektedir. Hacı Bektaş Velî Dergâhı’nın 1925 yılında kapatılmasına kadar, dönem dönem farklılıklar olmakla beraber, dergâhın yönetimine resmiyette Nakşî şeyhlerin atanmaya devam ettiğini, fiili olarak Bektaşî babalarının dergâhı yönettiğini, Çelebiler’in ise Hacı Bektaş Velî Vakfı’nın idaresini yürüttüklerini söylemek mümkündür.
İlginizi Çekebilir