© Alevi Haberler

DEM Parti Ebu’l Vefa üzerinden Alevileri avlamak istiyor!

DEM Parti tarafından Siirt’te toplanan “Alimler, Analar ve Pirler Buluşması” çalıştayından Ebu’l Vefa üzerinden “Alevileri Kürtleştirme projesi” çıktı. Az sayıda katılımın olduğu çalıştaya karşı Alevi Bektaşi toplumundan sert tepkiler geldi.

Siirt’te DEM Parti’nin Halklar ve İnançlar Komisyonu tarafından düzenlenen “Alimler, Analar ve Pirler Buluşması”ndan Ebu’l Vefa’nın alet edilerek Alevileri Kürtleştirme planı çıktı.

Akademisyen olduğu iddia edilen Dünayser Mendelkani planlarını “Toplumumuzun yeniden inşa edilmesi lazım” şeklinde açıkladı.

Siirt Belediyesi’nin konferans salonunda düzenlenen “Alimler, Analar ve Pirler Buluşması”nda Belediye Eşbaşkanları Sofya Alağaş ve Mehmet Kaysi, DEM Parti milletvekilleri, Said’i Nursi’nin heykelini dikmek isteyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili Hüda Kaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile DEM Parti il yöneticilerinin yanında, yönünü şaşırmış birkaç Alevi ocakzade de katıldı.

Derviş Cemal Ocağından Menşure Doğan, “Devletin inançlar üzerindeki hegemonya etkisini kırmak” başlığı ile konuştu.

Üryan Hızır Ocağı dedesi Veli Büyükşahin “Sünni ve Alevi toplumunun dinamik yapıları ile güçlü bağlar kurmak” başlığı ile bir sunum yaptı. Alevileri Kürtleştirme projesine destek veren Büyükşahin, “Farklılıklarımızı tanırsak, bir birimizi daha da güçlendirebiliriz. Yeni toplum inşa süreçleri de böyledir” ifadelerini kullanarak, “Kürt coğrafyasında gerek Alevilerin gerek Sünnilerin bir birilerini tanıması ve bir birlerine çok özenli olması gerekiyor” dedi.

Daha önce Erciş Belediye Başkanı iken “özyönetim çağrısı” ile başlayan ve yüzlerce yurttaşın ölümüne yol açan çatışmalarda aktif rol aldığı için tutuklanan ve terör örgütü üyesi, terör örgütü propagandası yapmak ve suç işlemek için alenen tahrik suçlarından tutuklanarak 10 yıl hapis cezasına çarptırılan DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu üyesi Diba Keskin ise, “Ortak bir dil ve pratiğin oluşabilmesinin zeminini yaratmak” başlığı ile sunum yaptı.

MENDELKANİ: YENİ BİR TOPLUM İNŞA ETMEMİZ LAZIM

Alevileri Kürtleştirme projesini anlatmak için, “Her iki inanç toplumları arasındaki ön yargıları kırmak” başlığı ile bir sunum yapan ilahiyatçı akademisyen olarak tanıtılan Dünayser Mendelkani’nin görevlendirildiği anlaşıldı.

Kürtlerin “Şemrexe” ve “Havârî” olarak adlandırılan iki inancı olduğunu öne süren Mendelkani’ye göre, Babâîlik hareketi “Havârî” inancının devamıydı.

“Ebul Vefa’nın ortaya çıkmasıyla sadece seyitlerden oluşan, iktidarın seyitlerde olmasını iddia eden, kendini devrimci gören seyitler grubu Kürtlerin arasına sığındılar” şeklinde konuşan Dünayser Mendelkani’ye göre Kürtlerin İslam’ı Ebu’l Vefa tarafından şekillendirilmişti!

“İnanç olarak biz İslam’da Vefaîyiz. İnançlarımız ve kültürlerimiz birdir. Köylerde, her yerde Vefaîliğin izini görebilirsiniz. Toplumumuzun kodları Vefaîlikte gizlidir. Toplumumuzun yeniden inşa edilmesi lazım” şeklinde konuşan Mendelkani Kürtlerde kadın ve erkeklerin birlikte Alevilerin semahlarındaki gibi sözlü zikir yaptığını iddia etti.

Dönemin Abbasi halifesinin Ebu’l Vefa’ya gönderdiği şarap kadehi yoluyla iddia ettiği gibi, zikir esnasında “dem” alınmasının da Kürtlere has olup olmadığını yanıtsız bırakan Mendelkani, şeyhin zikirde şarap içilmesini Horasan’da mı öğrendiği hakkında da yorum yapmadı.

EBU’L VEFA KİMDİR?

Anadolu’da kurulan ilk Alevi tekkelerini etkilediği kabul edilen Ebu’l Vefa, buna karşılık hiçbir zaman Anadolu’da bulunmadı. Ömrünü kendisine nisbet edilen “Bağdadî” mahlasına da uygun olarak Bağdat şehrinde tamamladı.

1026 yılından Irak’ın Kusan bölgesinde doğduğu kabul edilen Ebu’l Vefa’nın asıl adı  Muhammed bin Muhammed Arîz’dir.

Yaşadığına dair tek kaynak, Ebu’l Vefa’nın ölümünden tam 270 sene sonra Şehâbeddin Ahmed el-Vâsıtî tarafından kaleme alınan ve orjinali Paris Milli Kütüphanesi’nde bulunan “Tezkiretü’l-müttakin ve tebşıratü’l-muktedîn” adlı Arapça menâkıbnâmedir. Ebu’l Vefa’nın kendisinin herhangi bir eseri yoktur, varsa da günümüze ulaşmamıştır.

Söz konusu Menâkıbnâmeye göre, Ebu’l Vefa Horasan’a gitmiş, Buhara’da Türkler arasındaki inanç yorumlarını öğrenmiş ve daha sonra Bağdat’a dönmüş, burada Ebû Muhammed Abdullah bin Talha eş-Şenbekî’ye intisap etmiştir.

Şeyhi tarafından vefa ve sadakatinden dolayı ona “Ebu’l-Vefa” künyesi verilmiştir.

Ebu’l Vefa’nın Horasan’daki inanç akımlarından etkilendiğini gösteren bir işaret de, ibadet şekliyle ilgilidir. Nitekim, Ebu'l Vefa kadın erkek birlikte ibadeti ve Allah’a kendi dilinde seslenerek yapılan ibadeti Horasan’da Türklerden öğrenerek Irak’a getirmiş olmalıdır.

Ebu’l Vefa’nın Kürt zümreleri etkilediğine veya onları etrafında topladığına dair hiçbir bilgi yoktur. Tersine, Ebu’l Vefa’nın dini eğitim aldığı Horasan’da ve yaşamının geri kalan kısmında da çevresinde sürekli Türkler vardır.

Yine Menâkıbnâmeye göre, Ebu’l Vefa’nın en ileri gelen halifelerinin hemen tamamının Boğa bin Batu, Muhammed et-Türkmânî, Turhan, Tekin vb. tipik Türk isimleri taşıdığı veya onların Türkmen olduklarını gösteren nisbeleri bulunduğu görülmektedir.

Nitekim, Ebu’l Vefa’nın ölümünden yüzlerce yıl sonra Anadolu’da ortaya çıkan ve Vefaiyye tarikatına bağlılıkları kaydedilmiş olan Baba İlyas, Dede Garkın, Geyikli Baba, Şeyh Edebali ve daha pek çok Türk kökenli tekke kurucularının varlığı bilinse de, Vefaiyye tarikatını sürdüren tek bir Kürt tekke kurucusu yoktur.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER