AVF Genel Başkanı Doğan: 15 Ağustos'ta açılışta olacağız!
GÜNDEMAlevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Haydar Baki Doğan, devletin tüm kurumlarından her türlü destek aldıkları halde, Alevi toplumunda kendilerine muhalif görüntüsü veren inkarcı cephenin Hacı Bektaş Veli anma etkinliklerini tehdit ve şantajla tekellerine alma girişimlerine karşı bir açıklama yayınladı. AVF Genel Başkanı Doğan, 15 Ağustos'ta yapılacak açılışta olacaklarını duyurduğu açıklamasında "yıllar boyunca etkinliklerin ana sponsoru olan Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğini alarak tüm gönüllü belediyeler ve tüm Alevi kurumlarının ortaklaşa düzenlemesi yerine, sadece tek bir büyükşehir belediyesini bakanlıkla karşı karşıya getirmesi ve Alevi kurumlarının çoğunluğunu organizasyondan dışlaması “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” düsturunun yuvası dergâhımızın bulunduğu belediyeye ve anmalarımıza hiç yakışmamıştır" dedi.
Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Haydar Baki Doğan, inkarcı çevrelerin kendileri dışında Hacı Bektaş Veli anma etkinliği düzenlenmesine yönelik yayınladıkları tehditkar açıklamalara karşı sosyal medyadan cevap verdi.
AVF Genel Başkanı Doğan, Alevilerin elle tutulur tek somut kazanımının AİHM'de alınan kararlar olduğunu vurgulayarak, "kurulma şekline yaptığımız tüm itirazlarımıza rağmen, bu toprakların son 500 yıllık tarihinde önemli bir adım olarak Alevi toplumu adına kurulan bu kurumu topyekûn reddetmek yerine, yeni ve tecrübesiz olan bu kurumu gerekli yerlerde eleştirerek, gerekli yerlerde sahip çıkarak Alevi toplumuna faydalı olacağına kanaat getirdik" dedi.
"Üzüntüyle tanık olduk ki, Hacıbektaş Belediyesi’nin yeni seçilen başkanının, akıl hocası eski belediye başkanı ile yaptığı ilk icraat, 61 yıllık Hacıbektaş anma etkinliklerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne pazarlamak oldu" ifadelerinin yer aldığı açıklamada AVF Genel Başkanı Doğan, 15 Ağustos'ta düzenlenecek açılışta olacaklarını bildirerek şunları söyledi: "“Kraldan çok kralcı” belediye bürokratları ile yeni seçilen basiretsiz ve beceriksiz belediye başkanının Hacıbektaş anma etkinliklerini uluslararası boyutta tanıtmayı en iyi şekilde yapacak olan ve yıllar boyunca etkinliklerin ana sponsoru olan Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğini alarak tüm gönüllü belediyeler ve tüm Alevi kurumlarının ortaklaşa düzenlemesi yerine, sadece tek bir büyükşehir belediyesini bakanlıkla karşı karşıya getirmesi ve Alevi kurumlarının çoğunluğunu organizasyondan dışlaması “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” düsturunun yuvası dergâhımızın bulunduğu belediyeye ve anmalarımıza hiç yakışmamıştır."
İşte o yazı:
Bu yazı, Aleviliği; Hakk - Muhammed -Ali yolundan çıkarmaya çalışanlarla aynı yolda olmadığımıza dair ve binlerce yıllık Alevilik inancımız yerine Aleviliği İslam dışı göstermeye çalışarak farklı bir Alevilik algısı yaratma çabası içinde olanlara verilen bir yanıttır.
Son bir haftadır giderek dozunu artıran, Aleviliği kendi tekelinde gören, kimi sözde başkan, kimi sözde dede, bazı grupların, kendilerinden farklı düşünen ve hareket eden Alevi kurumlarını ve toplumunu tehdit edecek düzeyde yazılar yayınlamalarını kabul etmiyoruz.
Üç sene önce Karacaahmet Sultan Dergâhı’nda toplanan 300’e yakın cemevi yetkili yöneticisinin imzası ile Aleviliğin, Hakk Muhammed Ali Yolu ve İslam'ın Özü olduğunu kamuoyuna deklare etmiştik.
30 yıllık Aleviliğin inanç merkezi olan cemevlerinin kurumsallaşmasının somut ve elde tutulur en önemli başarısı Cem Vakfı’nın hukuki mücadeleleridir.
Cem Vakfı'nın, 2005’te Başbakanlık, daha sonra AYM’de açmış olduğu davalar neticesinde, Türkiye’deki iç hukukun tükenmesinin ardından gidilen AİHM Büyük Dairesi'nin, 2016 Nisan ayında vermiş olduğu nihai kararla Alevilerin hak ve talepleri yeni bir aşamaya taşınmıştır.
AİHM kararlarını takip etmekle görevli Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, Alevilerin hakkını teslim etmeyen Türkiye’ye bildirdiği yaptırımlar öncesi son süre zarfında iktidar alel acele Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurmuştur.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı (ABKCB)’nın, Alevi kurumlarının fikri alınmadan, tepeden inmeci bir şekilde kurulması ile ilgili tüm itirazlarımızı herkesten önce, tüm engellemelere rağmen en geniş ve en yüksek sesle, tüm siyasi parti temsilcilerine iletmiş, bunu kamuoyuyla paylaşmıştık.
Bir torba yasa ve daha sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi sonucu ile kurulan bu kurumun kuruluş şeklini ve yapısını en çok eleştirenlerin başında bizler geldik.
Günün sonunda, kurulma şekline yaptığımız tüm itirazlarımıza rağmen, bu toprakların son 500 yıllık tarihinde önemli bir adım olarak Alevi toplumu adına kurulan bu kurumu topyekûn reddetmek yerine, yeni ve tecrübesiz olan bu kurumu gerekli yerlerde eleştirerek, gerekli yerlerde sahip çıkarak Alevi toplumuna faydalı olacağına kanaat getirdik.
ABKCB’nın Alevi ansiklopedisi projesinin durdurulması gerektiğini Kültür ve Turizm Bakanı’na bizzat doğrudan ilettik. Bu başkanlığın bir inanç toplumuna hizmet kurumu olduğunu, sadece cemevlerine hizmetle görevli olduğunu ve Aleviliği tanımlama gibi bir konumda olmadığını hep söyledik.
Bu başkanlığın inanç hizmet kurumu olarak Kültür Bakanlığı’na değil, doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlı olması gerektiğini her platformda dile getirdik.
Türkiye Cumhuriyeti Genel Bütçesi’nden Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan pay ile karşılaştırıldığında Alevi toplumunun inanç hizmetleri için en az 30 milyar T.L. ayrılması gerektiğini savunduk.
Bu eleştirilerle birlikte, Aleviler’in de vergileriyle bütçesi oluşan bu kurumun her kuruşunun Alevi toplumunun gecikmiş hakkı olduğunu da savunduk.
Bu meyanda kararlılıkla ifade etmek isteriz ki, İçişleri Bakanlığı üzerinden milyonlarca lira almayı kendilerine hak görürken, AVF olarak sözde duruşumuzu eleştiren kurumların, şimdiye kadar ABKCB’den bir tek kuruş destek almayan federasyonumuza haram lokmanın ne olduğunu öğretmeye yeltenmesi tek kelime ile arsızlıktır.
Sonuçta cevabı ve hesabı verilmesi gerek soru şudur: devletin genel bütçeden payı bazı kurum başkanlarının cebine sokması mı doğrudur, yoksa devletin bünyesinde kurduğu kuruma bütçe ayırması mı?
Bu kurum olmadığı takdirde, Alevi toplumunun gecikmiş genel taleplerini 30 yıldır birbirinden farklı düşünen ve bir araya gelemeyen kurumlar mı yürütecektir?
Elbette, ABKCB’nın gençlik kampında bir siyasi ideolojinin işaretleri yapılması yanlıştır.
Bu noktada tüm Alevi kurumlarının hassasiyeti olarak şunu da vurgulamak isteriz ki, bu hassasiyet her kurumun mitinglerinde ve toplantılarında dikkate alınmalı ve inancımız hiçbir ideoloji ile bağlantılı gösterilmemelidir. İnanç ve siyaset kesinlikle birbirinden ayrılmalıdır.
Fakat bizim gördüğümüz, bize yoldan, Alevi değerlerinden bahseden ama bizim anladığımız Hakk Muhammed Ali Yolu’nun Aleviliğini değil, sosyopolitik bir Alevilik savunan bu gruplar boğazlarına kadar siyasete batmış durumdadırlar.
Tüm kurumlar önce bağırsaklarını temizlemelidirler.
Hem dede, hem belediye başkanı mı dersiniz, hem cemevi başkanı mı dersiniz?
Hem dede, hem kurum başkanı, hem milletvekili mi dersiniz?
Hem ABKCB’nı eleştirip, hem iktidar partisinin belediyelerinden, hem muhalefet parti belediyelerinden maaş alan federasyon başkanları mı dersiniz?
Hem devrimcilikten dem vurup, hem Sivas Katliamı davasındaki sanık avukatlarının büyük boy resimlerini cemevlerine asan federasyon başkanları mı dersiniz?
Hem eski bakan Süleyman Soylu’nun bakanlık döneminde kurulan ABKCB’nı reddettiğini söyleyip, hem de kendi üyelerinden ve tüm Alevi toplumundan gizlice Soylu’dan gizlice milyonlarca TL alan kurum başkanları mı dersiniz?
Her sene iktidar partisi belediyesinden 7-8 milyon TL proje desteği alan bir federasyon, cemevi yönetimi mi dersiniz?
Açık açık, “biz her ay İçişleri Bakanlığına düzenli rapor veriyoruz”, diyen kurum başkanları mı dersiniz?
Şu hususun altını özenle çizmek isteriz ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın davetine gittiğimizde bizi “haram lokma” yemekle suçlayanlar, diğer ülke Cumhurbaşkanları önünde en şık takım elbiselerini giyip poz veren yoldan çıkmış kişiler bize yol hakkında konuşma hakkına sahip değillerdir.
Önce kendini bil, ne ararsan kendinde bulursun. Biz, eleştiri yapmadan önce kendimize bakıyoruz.
Federasyonumuzun eski başkanlarından biri siyasi bir partinin PM’sine girdiği gün başkanlık görevini, bileşenimiz vakıf yönetimindeki diğer bir arkadaşımız milletvekili aday listesine girdiği gün yöneticiliğini bırakarak etik bir davranış sergilemişlerdir.
Ancak, üzüntüyle tanık olduk ki, Hacıbektaş Belediyesi’nin yeni seçilen başkanının, akıl hocası eski belediye başkanı ile yaptığı ilk icraat, 61 yıllık Hacıbektaş anma etkinliklerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne pazarlamak oldu.
“Kraldan çok kralcı” belediye bürokratları ile yeni seçilen basiretsiz ve beceriksiz belediye başkanının Hacıbektaş anma etkinliklerini uluslararası boyutta tanıtmayı en iyi şekilde yapacak olan ve yıllar boyunca etkinliklerin ana sponsoru olan Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğini alarak tüm gönüllü belediyeler ve tüm Alevi kurumlarının ortaklaşa düzenlemesi yerine, sadece tek bir büyükşehir belediyesini bakanlıkla karşı karşıya getirmesi ve Alevi kurumlarının çoğunluğunu organizasyondan dışlaması “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” düsturunun yuvası dergâhımızın bulunduğu belediyeye ve anmalarımıza hiç yakışmamıştır.
Bu belediye yönetimi ile her sene sadece anma etkinliklerinde değil, her alanda yönetim boşluğu olacağı açıktır.
Biz AVF olarak 15 Ağustos’ta açılışta olacağız.
Çağrımızdır, 16 Ağustos’ta dergâhın avlusunda başta Ulusoy ailesi olmak üzere tüm kurumlarla Birlik Cem’inde olmak istiyoruz.
17 Ağustos’ta Anayasa hukukçularımız ile AİHM kararları ve din-devlet ilişkilerini tartışacağımız panelimize tüm dostlarımızı bekliyoruz.
Onur ödülünün diğer Alevi Kurumlarının önerisi “Cumartesi Anneleri” yerine bizim önerimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmesi talebimizi tekrar buradan duyuruyoruz.
Davet edildiğimiz takdirde, her türlü eksikliğine rağmen belediyenin açılış etkinliklerine de katılmaya hazırız.
Nefsimize hâkim olamayıp seviyemizi bu denli düşürdüğümüz için tüm kamuoyundan özür diliyoruz.
Dr. Haydar Baki Doğan
AVF Genel Başkanı
İlginizi Çekebilir