Akademisyenler Cemevleri Sempozyumu’nu değerlendirdi
KÜLTÜR SANATAkademisyenler, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ‘Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını’ Sempozyumunu Alevihaberler.com.tr sitesine değerlendirdi. Akademisyenlere göre, sonuçlarının kalıcı olması için bu tür çalışmalar Alevilikle ilgili enstitü ya da araştırma merkezi olan üniversitelerde yapılmalı. YÖK, bu çalışmaları koordine etmeli, Alevilik ile ilgili kurumlar da bu çalışmalara özel önem vermeli.
İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Dönmez ve Prof. Dr. Ali Selçuk, 8-9 Nisan tarihleri arasında Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını” başlıklı sempozyumu Alevihaberler.com.tr sitesine değerlendirdi.
YÖK ‘ALEVİLİK’ ÇALIŞMALARINI KOORDİNE ETMELİ
İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Dönmez’in değerlendirmeleri şöyle:
Sempozyumu kısaca değerlendirir misiniz?
‘Alevilik’ olgusunun devlet tarafından ilk kez telaffuz edilmesi çok önemli. Devlet ilk defa İnönü Üniversitesinde Alevilik Enstitüsü kurdu örneğin. Bu Türkiye için bir milattır. Devlet bununla kalmamalı, Diyanet teşkilatı çatısı altındaki imamlara da Alevilikle ilgili hizmet içi eğitim vermelidir.
Ancak, bu eğitimi ilahiyatçılar değil sahada çalışan sosyologlar vermelidir. Alevi kesim, ilahiyatçıların verdiği bilgiyi taraflı görüyor çünkü.
Ben doktorada bir öğrencime Malatya’daki din kültürü öğretmenlerinin Alevilikle ilgili algısını çalıştırıyorum örneğin. Çünkü din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleriyle ilgili bilimsel veri yok. Aleviliği devletteki öğretmenler de bilmiyor.
Alevilik ve Aleviler hakkındaki çalışmaların üniversitelerin bilimsel çalışmalarına katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Tabii, hatta bu tür çalışmaların yapıldığı üniversitelerde Alevilikle ilgili enstitü ya da araştırma merkezi olmalı. Daha da önemlisi, üniversitenin eğitim fakültelerinde Alevilikle ilgili çalışma yapan akademisyenleri olmalı. Eğer yoksa, "Dostlar bizi pazarda görsün." oluyor.
Türkiye’deki Alevi derneklerinin bu çalışmalara eğilmesi lazım. Bu tür çalışmalar Alevi STK’larına yol gösterici, ufuk açıcı olmalı. Ben, 25 yıldır Alevilikle ilgili çalışıyorum. Uluslararası çalışmalarım var.
Yükseköğretim Kurumu YÖK, Aleviliği bilimsel açıdan inceleyen kurumları koordine etmeli. Şu anda Türkiye’de Alevilikle ilgili 24 araştırma merkezi ve 2 enstitü var, ikisi de kaderine terk edilmiş durumda. Maddi olarak desteklenmiyorlar. Bu merkezler rektörlerin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bırakılmış durumda.
Türkiye’ye yol gösterecek, Alevilikle ilgili çalışma göremiyoruz. Dediğim gibi YÖK, çalışmaları koordine etmeli. Bu enstitülere atanan öğretim üyelerinin Alevilikle ilgili çalışıyor olması lazım. Yoksa, bu birimler etkisiz kalır.
ALEVİLİK KONUSUNDA UZMAN KADRO
Bu tür bilimsel çalışmalar Alevi-Bektaşilerin gündelik ve sosyal hayatına dokunabiliyor mu sizce?
Tabii ki ama bu tür kurumlarda çalışanların Alevilik konusunda uzman olması lazım. Sadece Alevi olması yetmez, sahayı bilmeli. Sahayı bilmiyorsa Alevi olsa ne oluyor?
Alevi ocaklarının da bilimsel olarak ele alınması lazım. Örneğin, ocak sistemi şehir hayatına nasıl adapte edilecek?
YÖK, bununla ilgili koordinasyon sağlamalı ki, doğru kararlar alabilelim. İki ileri bir geri olmasın.
YURTTAŞLARIMIZ DA FAYDALANIYORLAR
Oturum Başkanı Prof. Dr. Ali Selçuk ise sempozyumun ardından şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sempozyum son derece başarılıydı.
Bu tür çalışmalar genellikle akademi çevresinde etkili oluyor. Örneğin, benim görev yaptığım Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümünde Alevilik, Bektaşilik araştırmaları derslerimiz var. Alevi yurttaşlarımız ilgileniyor ve gelişmeleri takip ediyorsa bu çalışmalar Alevi-Bektaşilerin gündelik ve sosyal hayatına dokunur tabii. Ancak, birey kendi inanç ve kültürünü takip etmiyorsa yapacak bir şey yok.
Sosyal medyada veya televizyonlarda bu tür akademik çalışmalar yayımlanmıyorsa, örneğin Amasya’nın bir Alevi köyündeki yurttaşın nasıl haberi olacak?
Bu tür sempozyumlardan akademi dışındaki yurttaşlarımız da yararlanıyor. Bu, oturumlar arasındaki sohbetlerden anlaşılıyor.
‘CEMEVLERİ: DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI’ SEMPOZYUMU
8-9 Nisan 2025 tarihlerinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını” başlıklı sempozyum, Alevilik ve Bektaşilik kültürünün akademik, mimari, hukuki ve toplumsal boyutlarını ele aldı.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın organizasyonuyla düzenlenen etkinlik, çok sayıda akademisyeni, araştırmacıyı ve inanç önderini bir araya getirdi.
Açılışta Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Naci Bostancı konuşma yaptı.
Programda Prof. Dr. Erdal Aksoy, Prof. Dr. İbrahim Gül, Prof. Dr. Selçuk Peker gibi birçok isim sunumlarıyla yer aldı.
Sempozyumda öne çıkan konular şöyle:
Cem ibadetinde On İki Hizmet’in Kur’an ve sünnetten temellendirilmesi
Alevi yazılı kaynaklarında cem erkânı
Cemevlerinin mimari ve hukuki statüsü
Kadınların cemevlerindeki rolü
Zülfikar sembolünün anlamı
Cemevlerinin doğal afetlerde sığınma mekânı işlevi
Ayrıca sempozyum kapsamında bağlama dinletileri ve zakirlik geleneğine dair müzikal sunumlar da yer aldı.
Sempozyum, devlet kurumları ile Alevi toplumu arasındaki ilişkilerin akademik bir zemin üzerinden değerlendirilmesini hedefliyor. Sunulan bildiriler, Aleviliğin tarihsel mirasının geleceğe taşınmasında önemli birer kaynak olacak.
KARSU PİRHASANOĞLU
İlginizi Çekebilir